Kadıköy’ün oyuncularından ‘Mor’ bir oyun

İlçenin yeni tiyatrolarından Kadıköy Halk Tiyatrosu, ilk oyunu ‘’Mor’’ ile kadına şiddet konusuna parmak basıyor. Tiyatronun kurucusu Yalçıner çifti, ‘’Sanatçının ortaya koyduğu yapıtın bir derdinin olması gerek. Toplumsal meseleler, sorunlar, acılar besliyor bizleri’’ diyor

24 Ocak 2018 - 19:50

Kadıköylü tiyatrocu çift Ali ve Ayşegül Yalçıner tarafından geçen yıl kurulan Kadıköy Halk Tiyatrosu, kadınlara yönelik şiddeti tiyatro sahnesine taşıyor. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde Ocak ayında prömiyeri yapılan ‘’Mor’’ oyunu,  bir sığınma evinde yaşayan beş kadının hikâyesini aktarıyor. Oyundaki karakterler, yaşadıkları şiddet hikayelerinin yanı sıra; günlük yaşamlarını, çekişmelerini, sosyal hayatlarını, alışkanlıklarını, dedikodularını, sırlarını birbirleriyle ve seyirciyle paylaşıyor. Bunu yaparken karakterler kimi zaman duygusal anlar yaşayıp ağlıyor, kimi zaman komik durumlara düşüp kahkahalar atıyor, attırıyor.

Dramaturjisini Ragıp Ertuğrul’un, müziklerini Bülent Bayrak’ın, kostüm tasarımını Merih Sualp’in yaptığı oyunda; Ayşegül Yalçıner, Canan Tuğaner, Eda Özdemir, Eser Rüzgar, Hafize Balkan ve Nilsu Akman rol alıyor.

Biz de Yalçıner çiftiyle  hem tiyatroyu, hem oyunu hem de Kadıköy’ü konuştuk.  

Kendinizi okurlarımıza tanıtır mısınız?

Ayşegül Yalçıner: İstanbul’da doğdum. 2001/2003 arasında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nden Tiyatro Tekamül eğitimi aldım. 2006’da Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü %100 yetenek bursuyla kazandım, 2011’de mezun oldum. Duru Tiyatro, Dilek Türker / Tiyatro Ayna, BKM, Tiyatro Yeniden, Versus Tiyatro çalıştığım tiyatrolardan bazıları. 2004 yılında kamera oyunculuğuna adım attım. Televizyon projelerimden bazıları; Elif dizisinde 220 bölüm Kiraz karakteri; İstanbul Şahidimdir dizisinde Ayşegül karakteri; Hatırla Sevgili dizisinde İlkay Devrim karakteri; Bütün Çocuklarım dizisinde Ebru karakteri... Uluslararası festivallere giden Düğüm isimli bir bağımsız bir sinema filminde ve yine festivallerden ödül almış 15 kadar kısa metraj filmde oynadım.2013 yılından beri yerli dizilerde dublaj yapıyorum. Geçen yıldan beri de Oscar Oyunculuk Akademisi’nde temel oyunculuk dersi veriyorum.

Ali Yalçıner: Samsun’da doğdum. 2002’de Avam tiyatro ile profesyonel tiyatro hayatına başladım. 2004’ten bu yana Sarıyer Sanat Tiyatrosu’nda çalışıyorum. 2015 – 2016 yılları arasında Beşiktaş Belediyesi Sanat Kurulu üyeliği yaptım.

Kadıköy Halk Tiyatrosu’nu ne zaman ve nasıl kurdunuz?

Aslında yıllardır birlikte tiyatro yapıyoruz. Ancak Kadıköy Halk tiyatrosu adı altında proje üretmeye başladığımız yıl 2016. Hayata dair bir derdimiz olduğu için tiyatro yapıyoruz. Ve derdi olan oyunlar üretmek hedefimiz.

Tiyatronun nasıl bir çizgisi var, ne tür oyunlar sahneliyorsunuz?

Toplumsal sorunlara dair oyunları, insanın iç dünyasını gösterebildiği oyunları olabildiği kadar doğal anlatan oyunlar sahneleyen bir tiyatroyuz. Gerçekçi, cesur, dürüst tiyatro yapmaktan yanayız.

Kadıköy’de sabit bir sahneniz var mı yoksa çeşitli sahnelere konuk mu oluyorsunuz?

Sabit bir sahnemiz yok maalesef. İstanbul’un çeşitli salonlarında oyunlarımızı sahneliyoruz. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, Profilo Kültür Merkezi, CKM, Kozzy, Barış Manço Kültür Merkezi gibi salonlarda oyunlarımız izlenebilir. Biletlerimiz Biletix ve oynadığımız tiyatroların gişelerinden temin edilebilir.

‘’Mor’’ oyununu hazırlamaya, kadına şiddet gibi önemli bir toplumsal yaraya parmak basmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında cevap sorunuzda var. Biz de size bir soru soralım hemen; “nedir tiyatro?” Ya da soruyu şöyle soralım; Komedi midir sadece? Ya da ‘’Televizyon ünlülerini gidelim de dünya gözüyle canlı canlı bir görelim midir?” Bizce derdi olmalıdır yani, bir şeyler söylemelidir seyirciye. Bizler de dert edindiğimiz bir konuyu dilimiz döndüğünce anlatmak için seçtik bu konuyu.

Oyunun adı ile hem kadınların vücutlarındaki şiddet izi renge hem de kadın dayanışmasına işaret ettiğinizi düşündüm. Öyle mi?

Evet, mor rengi kadın hareketlerini temsil eden renk. Ayrıca kadına şiddet dediğimizde de akla gelen ilk renk. Bu nedenlerle oyunumuzun adını ve afiş rengini mor olarak belirledik.

Mor feminist bir oyun mu?

Kadına şiddet konusuna duyarlı bir erkeğin kendi penceresinden,  sosyal probleme bakışı demek daha doğru olur oyun için. “Ekibinizde feminist kadınlar var mı?” diye sorarsanız; bu sorunun cevabı da evet olur. (gülümsüyorlar)

Sizler tiyatrocu bir çift olarak kendi adınıza (ve genelde sanat dünyası adına) sanatçının toplumsal meselelerde bir misyonu olduğuna inanıyor musunuz?

Az önce bahsettiğimiz gibi, sanatçının ortaya koyduğu yapıtın bir derdinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Toplumsal meseleler, sorunlar, acılar besliyor bizleri. Ancak günümüzde sanatçıların (özellikle tiyatro ile uğraşanların) derdi tiyatrolarını ayakta tutabilmek, oyun sahneye koyma aşamasında bile maddi zorluklarla boğuşmak gibi duruyor.

"Şiddet görmek için kadın olmamız, şiddete hayır demek için insan olmamız yeter" diyorsunuz. Sizler bu toplumda yaşayan iki birey/sanatçı olarak kadına şiddet  sorununa ve çözümüne bakışınız nedir?

Ali Yalçıner; Oyunumuzda da görüleceği gibi biz çözüm üretmekten ziyade var olan ve her geçen gün çığ gibi büyüyen bu konunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. O kadar alıştık ki toplum olarak bu olaylara, sosyal medya hesaplarımızda paylaşmaktan başka bir şey yapamaz haldeyiz. Biz anlatmakla yükümlüyüz. Sorunun temelinin eğitim olduğunu biliyoruz ancak bunun için bir yaptırım gücümüz yok. Kendi adımıza konuyu ne kadar gündemde tutarsak, ne kadar çok insana ulaşırsak o kadar iyi olur diyoruz.

Ayşegül Yalçıner; Şiddet ve baskı toplum olarak fazlaca benimsediğimiz ve sürekli yaşadığımız sorunlar. Bizim insan olarak empatiye ve daha derin düşünmeye ihtiyacımız var. Sorunun çözümü çok basit aslında; sana nasıl davranılmasını istiyorsan, karşındakine öyle davran.

Tanıtım metninde oyunun konusu kısaca anlatılıyor ama siz biraz daha detay verir misiniz?

Beş kadının sığınma evinde geçirdikleri bir gece… Oturuyorlar, dizi seyrediyorlar, eğleniyorlar, şarkı söylüyorlar ve daha önce anlatmadıkları hikayelerini anlatıyorlar.

Sığınmaevindeki bu 5 kadının hikayesi kurgu mu gerçeklerden mi yola çıkıldı? Nasıl kaleme alındı bu hikayeler?

Hikayelerin hepsi gerçek. Ancak yaklaşık 10 hikayeden 5 hikayeye indirgedik. Örneğin Kadın 5, hala cazaevinde ancak bizim oyunumuzun kurgusunda cezaevine düşmüyor. Kadınların isimleri yok mesela. Yer ve zaman da belirtmedik. Şiddetin sosyal statü, meslek, eğitim düzeyi, gelir seviyesi, yaş, coğrafya  yani kısaca kadın ayırmadığını vurgulamak adına kullanmadık bunları.

Bu oyunu izleyenler ne bulacak, neyi görecekler?

Zaten bildikleri kadına şiddet konusunun farklı  bir anlatımını görecekler. Toplumun hemen her kesiminde utançtan, çaresizlikten, korkudan kimseye anlatamadıkları olayları anlatmaları gerektiğini düşünecekler. Ne kadar az paylaştığımızın, ne kadar az iletişim kurduğumuzun farkına varacaklar diye umut ediyoruz.

Kimler bu oyunu izlemeye mutlaka gelmeli sizce?

Herkes gelmeli; kadın, erkek izlemeli bu oyunu. Sosyal sorumluluk projesi neticede. Umarız gereken imkanı sağlarız ve Türkiye’yi karış karış gezeriz. Hatta biz oyunun liselerde oynatılması için gerekli girişimlerde de bulunacağız.

Mor oyununu en yakın ne zaman/nerede izlemek mümkün olacak?

Oyunumuzun hazırlık süresince bizlere prova alanı, sahne desteği veren Barış Manço Kültür Merkezi yöneticisi Kadriye Zihnierdem hanımefendi ve kültür merkezi çalışanları nezdinde Kadıköy Belediyesi’ne, gala sponsorumuz Beşiktaş Belediyesi’ne teşekkür ederiz. Şu an belli olan tarihlerimiz şunlar; 27 Ocak Cumartesi 20.30 Barış Manço Kültür Merkezi, 25 Şubat  Pazar saat 20.00’da Caddebostan Kültür Merkezi ve 8 Mart Perşembe saat 20.30’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi. Bu tarihlerde Kadıköylüler bizleri yalnız bırakmasın.

Biraz da Kadıköy ve tiyatroyu konuşalım. Bu tiyatroya ‘Kadıköy’ adını verdiğinize göre, Kadıköylüsünüzdür. Burayla nasıl bir bağınız var?

Ayşegül Yalçıner: Ben doğma, büyüme Kadıköy’lüyüm. Ali de 15 yıldan fazladır Kadıköy’de oturuyor. Kadıköy’de tanıştık, Kadıköy’de evlendik, oğlumuz Kadıköy’de doğdu, Kadıköy’de oturuyoruz ve hep Kadıköy’de yaşamak istiyoruz…

Kadıköy son süreçte, her konuda olduğu gibi sanatta da popülerleşti. Bu yoğunluğu neye bağlıyor, nasıl yorumluyorsunuz?

Ayşegül Yalçıner; Kadıköy özgür yaşayabildiğimiz küçük bir mahalle gibi. Bahariye’ye çıktığımızda gün içinde en az 20 tanıdıkla selamlaşıyoruz. Herkes birbirini tanıyor, kimse kimseye karışmıyor. Kadıköy dışında yaşayıp buraya taşınanlar; daha samimi, daha özgür bir çevrede yaşamak istediği için geliyorlar bence. Örneğin benim tanıdığım bir çok yönetmen arkadaşım Cihangir’den buraya bu sebeplerle taşındı. Yalnız kentsel dönüşüm meselesi biraz korkutuyor bizi.

Siz de burada tiyatro üreten bir yapı olarak, Kadıköy’ün tiyatro dünyasına dair görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Kadıköy’de birbiriyle ilişkide olan, güzel işler üreten, samimi ekipler var. Ama bir taraftan da kendinden başkasının tiyatro yaptığına inanmayan, sırf TV ünlüsü oldu diye elitist takılan meslektaşlarımız var. Samimi olanla, yukarıdan bakanın ürettiği işler arasında da doğallık açısından dağlar kadar fark oluyor tabii.

Kadıköy seyircisine dair neler söylemek istersiniz?

Kadıköy seyircisi candır. Ancak son dönemde herkesin kapıldığı şöhret izleme alışkanlığının az da olsa onları da etkilediğini düşünüyoruz. Aman bu alışkanlıktan uzak dursunlar.

Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun üyesi misiniz? Bu platform hakkındaki görüşleriniz neler?

Üye değiliz. Platform üyesi olan tiyatroların hemen hepsi arkadaşımız. Güzel şeyler yapıyorlar. Çalışmaya devam etsinler. Tiyatro adına yapılan her şeyi desteklemekten başka yapacak neyimiz var ki?

http://www.kadikoyhalktiyatrosu.com/ 0538 277 81 88


ARŞİV