Hem deneysel hem geleneksel; minyatür

4 kadın sanatçı, Caddebostan’da deneysel minyatür sergisi açıyor

30 Mayıs 2018 - 12:21

Sanatçılar Canan Demirel, Esra Karaduman, Hilal Arpacıoğlu ve Yasemin Akyol’dan oluşan sanatçı grubunun, minyatür sanatından deneysel yansımalar sunan ilk ortak sergisi, ‘Deneysel Geleneksel’ açılıyor. Ceylan Harmancı küratörlüğünde karma sergi, 2 Haziran’da Caddebostan Kültür Merkezi'nde izleyiciyle buluşacak.

İlk bakışta tarzları birbirinden oldukça farklı dört sanatçıyı biraraya getiren bu karma sergi, aynı zamanda onları birleştiren ortak noktaları sergiliyor. Yıllarca geleneksel sanatlar eğitimi almış sanatçılar, geçmişte içselleştirmiş oldukları teknikleri, klasik sanatların katı kurallarına bağlı kalmadan, yeni deneysel çalışmalarında özgürce kullanarak edindikleri özgün tarzlarını bu sergide ortaya koyuyorlar. Minyatür ve tezhip sanatları üzerinde uzmanlaşmış, ve yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli koleksiyonlarda eserleri bulunan bu dörtlü, özgün tarz, renk ve bakış açıları ile sanatseverleri farklı dünyalara taşıyacak. İnce detaylar barındıran, farklı yorum ve malzemelerle oluşturulan tasarımlarda, bu sanatın şiirsel anlatımı ön plana çıkıyor.

Yeniliklere açık bir bakış açısına sahip olan Canan Demirel, grafik tasarım tecrübesine minyatür tekniklerini de katarak günümüze uyarladığı çalışmalar yapmaktadır. Klasik minyatürde sıkça rastlanan istifleme yönteminin aksine çarpıcı bir sadelikle, minimalist grafiksel tasarımların içinde olağanüstü bir detayla Bizans’ı, Osmanlı’yı ve günümüzü yorumluyor.  “Kelimelerin resmini çiziyorum” diyen Esra Karaduman, aslen tarihi olayları belgeleyen bir kitap sanatı olan minyatürü, bu sergide farklı bir bakış açısıyla, şiirsel bir biçimde ele alıyor. Sanatçı, günümüzde tablo niteliği taşıyan eserlerinde  kitaplardan kendi ruhuna değen satırların yansımalarını nakşediyor. İlhamını doğadan alan Hilal Arpacıoğlu, salyangozların yaratılışını, doğayı ve hayatı en iyi anlatacak imge olarak seçmiştir. Sürrealist bir tarz ile geleneksel öğeleri uyumlu bir biçimde harmanlayan sanatçı, hayatı sorgularken günümüz sıkıntılarını alegoriler kullanarak resmediyor. Eserlerinde İstanbul temasını ağırlıklı olarak işleyen Yasemin Akyol, hayalindeki kenti bir nara benzetiyor. “Dıştan bakınca şehir, nar misali bir bütün gibi gözükmekte olsa da, derinliklerine inildiğinde binbir “tane” hayat ve çeşitlilik ile bizi şaşırtıyor.” Minyatür kelimesinin, Latince "kırmızı ile boyamak" anlamına gelen “miniare” kelimesinden türetilmiş olduğu gerçeğinden hareketle, Akyol’un eserlerinde ayrı bir yer tutan kırmızının tonlarının klasik minyatürün yansımaları olduğu da düşünülebilir.   

BU TOPRAKLARIN SANATLARI…

Küratör Ceylan Harmancı, bu serginin amacının sanatçıların aynı tekniklerle, aynı eğitimle, Osmanlı sanatı olarak başladıkları noktadan yola çıkıp bu kadar ayrı tarzların oluşabildiğini göz önüne getirmek olduğunu söylüyor.

‘’Yetenekli ve fırça darbesinin ( yani tekniklere çok iyi hakim olan) çok iyi olmasının yanısıra, sanatçıların tarzlarının özgün olması benim için en önemli unsur’’ diyen Harmancı, sanatçı seçimini de buna göre yaptığını anlatıyor; ‘’Geleneksel sanatların klasik kurallarının dışına çıkmak ve kendine has bir tarz bulmak küçümsenmeyecek kadar zor bir kreatif proses. Bu teknikleri öğrenmek için, nefsi terbiye eden disiplinli bir eğitimden geçmek gerekiyor. Sabır ve adanmışlık gerektiren alt yapı oluşana kadar nakkaşın özgün çalışma imkanı pek fazla olmuyor. Ancak içindeki özgür sanatçı ruhu öne çıkan, edindiği teknikleri hayal gücü ile birlikte ayrı bir boyuta taşıyabiliyor.’’

Ceylan Harmancı, geleneksel bir sanat olan minyatürü, neden deneysel bir kurguyla izleyiciye sunmak istediğini de ‘’Bu toprakların kendine has, zaman içinde asla önemini kaybetmeyecek muhteşem sanatları olduğu fikrindeyim. Kendime bu güzel sanatları daha geniş kitlelere taşıma ve tanıtma misyonunu edindim. Geçmiş tarihte yaratılan klasik eserlerin sunulmasının tartışılmaz bir önemi olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde, tarihi eserleri taklit etmeden aynı teknikleri uygulayarak günümüzü yansıtan modern minyatürlere yer vermek isteyenleri de gönülden cesaretlendiriyorum.’’ Sözleriyle açıklıyor.

Sergiye, klasik sanatlara/minyatüre mesafeli olan sanatseverleri de davet eden Ceylan Harmancı, ‘’Mutlaka gelsinler! Nice geleneksel sanatlara ön yargılı kişileri bu sanatların büyülü güzelliğini tanıtarak şaşırtma mutluluğunu yaşadım.  Önceden ‘Ben minyatür hiç sevmem’  diyip, düzenlediğim sergilerdeki tablolara hayran kalıp koleksiyonlarına minyatürü/geleneksel sanatları dahil eden koleksiyonerlerim var’’ ifadesini kullanıyor.

7 Haziran’a dek açık kalacak olan 50 eserlik sergiden elde edilen gelirin bir kısmı, köy okullarında okuyan ihtiyaç sahibi çocukların eğitimlerine katkıda bulunmak amacıyla, “Güneş Umuttur” projesine aktarılacak.  


ARŞİV