Güldüren, ağlatan, düşündüren ve müziğiyle duygu dolu anlar yaşatan Hababam Sınıfı, 50 yaşında. Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı adlı romanından uyarlanan, Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini, Melih Kibar’ın müziğini yaptığı Hababam Sınıfı filminin beyazperdede ilk gösteriminin üzerinden 50 yıl geçti. Ama her seferinde ilk defa izliyormuş hissini yaşatıyor. Adile Naşit’in çaldığı tenefüs zili ile merdivenlerde yaşanan koşturmaca, Münir Özkul’un “okul sadece çatısı olan yer değil okul her yerdir” cümlesinin yer aldığı sayısız sahnenin hafızamızdaki yeri hala tazeliğini koruyor.
Mahmut Hoca karakterine Münir Özkul, İnek Şaban’a Kemal Sunal, Damat Ferit’e Tarık Akan, Güdük Necmi’ye Halit Akçatepe hayat verdi. Okula veda gecesinde kol kola girilerek hep bir ağızdan söylenen “arkası gelmez dertlerimin” şarkısının gözlerde bıraktığı o hüzün.
Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi de 18 Nisan Cuma günü sinema araştırmacısı Ünsal Elbeyli’nin Hababam Sınıfı filminin 50. yılı kutlaması adına yaptığı özel bir söyleşiye ev sahipliği yaptı. Kadıköy Belediyesi Feneryolu Gönüllüleri’nin destek verdiği “Hababam Sınıfı Filminin 50. Yılı Kutlaması” söyleşisinin konukları ise filmin hayatta kalan oyuncularıydı.
Ünsal Elbeyli’nin film üzerine verdiği bilgilerin ardından oyuncuların film ekibine nasıl dahil olduklarını ve film sürecinde yaşadıkları anıları anlatması yüzleri güldürürken, Kemal Sunal, Tarık Akan gibi hayatını kaybeden oyuncuların fotoğraflarının sahnedeki perdede yer alması ise salonda duygu dolu anlar yaşattı.
Söyleşide canlandırdıkları karakterlerle filme hayat veren oyuncularla, film ekibine nasıl dahil olduklarını konuştuk.
Hababam Sınıfı filminin kopya veren öğrencisi Postal Rıza karakterine hayat veren Ercan Gezmiş, filme Halit Akçatepe tavsiyesiyle dahil olduğunu anlattı. Seçmelere yoğun başvuru olduğunu söyleyen Gezmiş, “ Arzu Film İstiklal Caddesi’nde. Sora sora buldum. Önünde bir kuyruk. Anlatmam mümkün değil. Arzu Film’e çıktım. Münir Özkul, Tarık Akan, Kemal Sunal, Adile Naşit, Halit Akçatepe oturuyor. Ben kekelemeye başladım. Halit abi beni gördü ‘Gel Ercan’ dedi. Orada ‘yeğenim gibidir.’ dedi. Sonra Ertem abi ile tanıştırdı. Öylece dahil oldum.”
“GÜNDE 7 SEANS, 54 HAFTA KAPALI GİŞE”
“17 Nisan 1975‘te Valide Sultan Kasrı’nda filmi çekmeye başladığımız zaman çoğumuz 17 yaşındaydık. Sinema nedir? Film nedir? bilmiyorduk.” diyen Ercan Gezmiş, “Ertem abi bizi orada büyük ustalarla kaynaştırdı. Ertem Eğilmez ‘öyle bir yapıta imza atıyorsunuz ki bunu yıllar sonra anlayacaksınız’ derdi. O zaman sinemalar bin 500 kişilik. Günde 7 seans, 54 hafta kapalı gişe oynadı. Dünya literatüründe birinciyiz. Çok değerli. Şu an 7. nesil izliyor. Diğer nesillerde izleyecek.” dedi.
İstanbul’da şimdiki adı Yıldız Teknik Üniversitesi, o zamanki ismi ise İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde mühendislik okuyan Dilaver Gür, filmde tahtaya çizdiği ünlü kaçış planı ve matematik problemleri ile hatırlanıyor. Filmde ismi ile oynayan tek kişinin kendisi olduğunu söyleyen Dilaver Gür, “Mühendisliğin gece bölümünde okuyordum. Gece bölümünde olunca gündüzleri çok zamanımız oluyordu. Gazete de o oyuncu ilanını görünce hem bütçeme katkı hem de güzel bir şey olur diye Arzu Film’e gittim. İçeri girdiğimde bir jüri vardı. O zaman hepsini yan yana göremediğimiz müthiş insanlar. Münir Özkul, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Ertem Eğilmez… 8 kişilik bir jüri ile karşı karşıya kaldım. Görüşmenin üzerine biz size haber edeceğiz dediler. Sonra bana filmde yer almanıza karar verildi diye mektup geldi.”
“ÇOCUKLARIM VE HABABAM SINIFI MİRASIM”
Film çekimine başlamadan önce Tarık Akan, Kemal Sunal, Adile Naşit ve Münir Özkul gibi sanatçıların yer aldığı üst kadro ile kendisi gibi seçmelerle ekibe dahil olan alt kadronun 15 gün boyunca birlikte zaman geçirdiğini, kaynaşma sağlandıktan sonra 16. günde çekime başlandığını ifade eden Gür, “50 yıl geçmiş ama hala ilk günkü gibi. Çünkü herkes filmde kendinden bir şeyler buluyor. Ailecek izlenebilecek bir film. Hakaret yok, dini öğeler ön planda değil. Paylaşım var. Bir çocuklarım bir de Hababam Sınıfı benim mirasım.” diyerek filme olan sevgisini dile getiriyor.
“EĞİTİM SİSTEMİNİ ELEŞTİRİYOR”
Filmde Kalem Şakir rolü ile izlediğimiz Bülent İğdiroğlu da hikayesini şöyle anlatıyor: “Tevfik Gelenbe Tiyatrosu’nda çocuk oyuncu olarak başladım. Oradayken filmde oynar mısın diye teklif geldi. O zaman 22 yaşındaydım. Ertem abi hemen kadroya aldı. Hababam Sınıfı’nda herkes kendisiydi. Kimse rol yapmadı. Çok büyük oyuncularla oynadık. Münir Özkul, Adile Naşit…İnanılmaz sanatçılar. Onlar bile rol yapmadı. Hissederek oynadılar. Çok güzel bir projede yer aldığımı şimdi daha iyi anlıyorum. Hala insanlar izliyor, film onlara bir şeyler veriyor. Eğitim sistemini eleştiren bir film. Zengin aile çocuklarının nasıl para ile yatılı okullara atıldığını gösteriyor. Ailece izlenebilecek ender filmlerden biri. 50 yıl önce Ertem Eğilmez gibi bir dahinin yarattığı bir film. İki servetim var: biri oğlum diğeri de Hababam Sınıfı. İkisi de beni ölümsüzleştiriyor. İyi ki o projede olmuşuz. Bizim için bir gurur kaynağı.”
“GURUR DUYUYORUZ”
“Kikirik olarak sigara içenlere gözcülük yapıyordum. Mahmut hocanın gelişini haber veriyordum.” diyerek anlatmaya başlayan Gazanfer Şener, “İstiklal Caddesi’nde yürürken Arzu Film’in önündeki sırayı gördüm. Çok kalabalıktı. Şansımı denemek istedim. Ben de sırayı girdim. Kabul ettiler. Bir filmin 50 yıl boyunca vizyonda kalması muhteşem. Bu bir ilk ve bununla gurur duyuyoruz. Ertem abi uzun soluklu bir film olacak demişti. Biz ise 3 ya da 4 yıl sonra unutulur diyerek gülümsemiştik. Ertem abinin dediği gibi oldu. 50 yıl sonra yine aynı sıraya oturmak onur verici. “ Adile Naşit’in bir anne, Münir Özkul’un ise baba gibi olduğunu söyleyen Şener, Adile Naşit ile sek sek oynama anısını da yüzünde bir gülümseme ve özlem duyarak anlattı.
Etkinliğin sonunda oyunculara ve söyleşinin moderatörü Ünsal Elbeyli’ye teşekkür plaketi verildi.