Filmlerin arkasındaki kadın: Zeynep Atakan

Zeynep Atakan, Barış Manço Kültür Merkezi'nde düzenlenen söyleşide sinemayla tanışma öyküsünü, filmografisini ve bağımsız film yapımcılığını anlattı

11 Mart 2019 - 14:41

Kısa Film Yönetmenleri Derneği’nin 2018 yılının Aralık ayında başlattığı Ustalarla Buluşma Söyleşileri tamamlandı. Kısa filmciler ve yönetmenlerin buluştuğu bu söyleşi dizisinde şimdiye kadar Emin Alper, Ezel Akay, Yeşim Ustaoğlu ve Uğur İçbak konuşmacı olarak yer aldı. 7 Mart Perşembe günü düzenlenen son söyleşinin konuğu ise bu defa bir yönetmen değil sinema yapımcısı oldu. “Nuri Bilge Ceylan sinemasının arkasındaki kadın” olarak anılan Zeynep Atakan, Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Burak Kaplan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, sinemayla tanışma öyküsünü, filmografisini ve bağımsız film yapımcılığının önemli noktalarını sinemaseverlerle konuştu.

FASSBINDER ETKİSİ

Sinema filmi yapımcılığına Kutluğ Ataman’ın Lola+Bilidikid- filmiyle başlayan Atakan, resim okurken sinemaya geçiş hikayesini şu sözlerle anlattı: “Ben şanslı bir çocukluk geçirdim. Çok aydın bir ailede büyüdüm. Hafta sonları sinema ve tiyatroya giderdik. Bir gün Fassbinder filmi izledim ve yönetmen olmaya karar verdim.  Filmi izledikten sonra ‘anladım ama anlamadım’ diyerek o filme bir daha gittim. Daha sonra film festivalleri devam etti ve bu festivaller aracılığıyla bir şekilde sinemacılarla, yönetmenlerle tanıştım. Resim okurken kafamda sinema vardı ve ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Yeniden sınava girdim ve sinema okudum. Asistanlık ve yönetmen yardımcılığı yaptım. Ancak yönetmen olmayacağımı kısa sürede anladım. Sinan Çetin’le bir setteyken benim yapımcı olacağımı söylemişti.”

“YAPIMCILIK ZOR İŞ”

Türkiye’de sinema yapımcılığının genelde yatırımcıyla karıştırıldığını ifade eden Atakan, Burak Kaplan’ın “Türkiye’de sinema yapımcılığı nasıl bir dönüşüm geçirdi?” sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: “Türkiye’de yapımcı ve yatırımcı birbirine karıştırılıyor. Son dönem dizileri bu kavramı hayatımıza soktu. Yeşilçam kendi içinde bir dinamizm yaratmış ve bu süreç 90’lı yıllara kadar bir şekilde yürümüş. Çünkü Yeşilçam kapalı bir aile gibiydi. Ama işler değişti. Dünyaya bir daha gelsem yine sinema yapımcısı olurum ama çok zor yapılan işler.”

İklimler

NURİ BİLGE CEYLAN’LA TANIŞMA

Nuri Bilge Ceylan’ın son 5 filminin yapımcılığını üstlenen Atakan, yönetmenle tanışma ve onunla çalışma serüvenini ise şöyle anlattı: “Ben sinema öğrencisiyken iletişim alanı yaratmak şimdiki kadar kolay değildi. Fransız Kültür Merkezi’nde kısa film günleri olurdu ve yönetmenlerle film sohbetleri yapar çay içerdik. Bu buluşmalara Nuri Bilge Ceylan da gelirdi. Çok iyi fotoğrafçı olduğunu biliyordum ve sohbetimiz de olmuştu. Ama aradan uzun yıllar geçti ve birbirimizi görememiştik. Berlin Film Festivali’nde Kasaba filmi forum kısmında gösterilmişti ben de o festivaldeydim. Daha sonra Mayıs Sıkıntısı filmi Antalya Film Festivali’nde gösterildi ve tekrar tanıştık. Daha sonra buluştuk, konuştuk ve İklimler’de beraber çalıştık. Aslında zamanında çok büyük konuşarak şöyle demiştim. ‘Kendi yapımcılığını üstlenen yönetmenlerle çalışmayacağım’ ama Nuri Bilge Ceylan’da bu tam tersi oldu.

İklimler filminde 14 kişiyle beraberdik ve her işe koştum o filmde. Sahada her işi yaptım ve çok mutlu oldum. Üç Maymun da çok büyük bir prodüksiyon değildi ama Bir Zamanlar Anadolu’ya geldiğimizde işin rengi değişti. Ben şunu söylüyordum Nuri Bilge’ye ‘Sen hayal et arkasında biz olacağız’. İlk iki film çok zor olmadığı için yapım kısmı daha kontrollü oldu. Yani aşama aşama gelişti yapımcılık kısmı da.

Nuri Bilge Ceylan’ın sineması sürekli araştırma demek. Yapım şartlarının biçimi farklı farklı yürüyor. Beni etkileyen de bu. Ahlât Ağacı’nda her şeyi düşündük ve tadını çıkararak yeni modeller yarattık. Yeni oyuncuları da işin içine katmayı seven biriyim.”

“YÖNETMENİN BAĞIMSIZ OLMASINI SAĞLIYORUM”

Çok fazla yönetmenin kendisine senaryo gönderdiğini söyleyen Atakan, yönetmen ve yapımcı arasında gelişmesi gereken uyumu ise şöyle özetledi:“Aslında ben yönetmenin senaryosuna bakmıyorum, yönetmenin sanatla olan ilişkisine bakıyorum. Bana göre yönetmenle yapımcı arasında bir uyum olmalı. Alışkanlıklar ve çalışma metotları benzer olmalı. Ben yönetmenin özgür olmasına olanak sağlayacak bir ortam yaratmak işitiyorum ama yönetmenin de buna açık olması lazım. Yönetmenlerin keyif almasını isterim.”


ARŞİV