Erken Dönem Müziğe Kadıköy katkısı

Kadıköy Belediyesi dünya mirası kabul edilen Erken Dönem Müziğinin korunması ve yaşatılması projesine katkıda bulunuyor

04 Mart 2021 - 00:16

Avrupa’da eşzamanlı olarak gerçekleşen konserler ve etkinliklerle kutlanan Erken Dönem Müzik Günü, Ortaçağ’dan 18.yüzyılın sonuna kadar, yazılı veya sözlü gelenekle aktarılan bin yıldan fazla bir müzik dönemini kapsıyor. Daha iyi bir yaşam için Avrupa’da önde gelen kentlerin ortaklaşa projeler gerçekleştirmesi amacıyla kurulan ve Kadıköy Belediyesi’nin de üyesi olduğu “Eurocities”, Erken Dönem Müzik Günü projesi ile sanatseverlere eşsiz bir müzik şöleni sunuyor. Program 21 Mart 2021’de “Bach Cantata” performansı ile internet üzerinden kutlanacak. Kadıköy Belediyesi’nin de yer alacağı proje için seslendirilecek konser ve kayıt, Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde 1 Mart 2021’de seyircisiz olarak yapıldı. 

Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen konserde J.S. Bach’ın Cantata- Chorele BVW 146 eserini birinci kemanda Aslı Erdal, ikinci kemanda Başak Erdem Atasoy, viyolada Öykü Koçoğlu, trompette Aras Yıldıran çalıyor. Konserin orkestra şefliğini ise Volkan Akkoç yapıyor. Eseri İstanbul Devlet Opera ve Balesi koro üyelerinden oluşan topluluk seslendiriyor. Gazete Kadıköy olarak projenin oluşumunda yer alan Yeldeğirmeni Sanat Merkezi Yöneticisi Saba Sümer ve orkestrada yer alan sanatçılarla konuştuk. 

“DÜNYA MİRASI SAYILIYOR”

Projenin detayları hakkında konuşan ve büyük bir emek sonucu bu aşamaya gelindiğini söyleyen Saba Sümer, “Eurocities, daha iyi bir yaşam için kurulmuş bir Avrupa kentler ağıdır. Bu sebepten Kadıköy Belediyesi’nin böylesine büyük bir grubun parçası olması bizim için çok değerli. Erken dönem müziği dediğimiz şey Roma imparatorluğunun bitme dönemi yani milattan sonra 400’ler ile Rönesans’a kadar olan sözlü veya yazılı olarak aktarılan bir müzik biçimidir. O dönemleri yaşatmak için farklı enstrümanlarla bu tür etkinlikler yapılıyor. 21 Mart’ta kutlanan Erken Dönem Müzik Günü dünya mirası sayılıyor. Projenin amacı erken dönem müziğini yaşatmak ve seyirciyle paylaşmaktır. Provalara geçtiğimiz haftalarda başladık ve en iyi şekilde hazırlandık.” dedi. 

Sümer şöyle devam etti: “Kadıköy Belediyesi’nin pandemi orkestrasıyla sanata ve sanatçıya desteği sürüyor. Bu projenin de böyle bir katkısı var. Salgın döneminde biraz sanatsız kaldık, çok yakın bir zamanda tekrardan normalleşeceğimize inanıyorum. Sanatın iyileştirici bir gücü olduğunu düşünüyorum tüm kötü günleri sanatla atlatacağız.” 

“HER PERFORMANS YENİ BİR HEYECAN”

Orkestranın şefliğini yürüten ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk çok sesli kadınlar korosu olan “Sirene” grubunun kurucusu olan Volkan Akkoç, yaklaşık 30 yıldır sanat ile uğraştığını vurguluyor. Akkoç şöyle devam ediyor; “Çok heyecanlı ve güzel duygular yaşıyorum. Özellikle Avrupa kentleriyle ortaklaşa yürütülen projeler hem ülkemiz adına hem de ülkemizdeki sanatçılar adına çok değerli projeler oluyor ve ortaya son derece güzel sanat ürünleri çıkıyor. İnsanlık tarihine baktığımız zaman kültür ve sanat belirli bir ivmeyle geçmişten günümüze değer kazanarak devam ediyor. Şu anda korona virüsünden dolayı farklı pratiklerle bunu sürdürmeye çalışıyoruz. Bu sebepten bizim için her performans yeni bir heyecan demek oluyor.” 

Bir sanatçı olarak salgın döneminde en zor şeyin sahneden uzak kalmak olduğunu vurgulayan Volkan Akkoç, “Özellikle sahne anında duygularımız, hissiyatımız ve müziğimiz bizi en çok besleyen durumlardır. Ekonomiden ziyade bizim için en değerli durum sahneden alınan hazdır bu sebepten bir an önce normale dönmeyi dört gözle bekliyoruz.” dedi. 

“HER DETAYI TİTİZLİKLE ÇALIŞTIK”

Klasik müzik eğitimine henüz 10 yaşındayken başladığını belirten viyola sanatçısı Öykü Koçoğlu, Kadıköy Belediyesi’nin böyle bir projede yer almasının sanatçıya ve sanata değer kazandıracağına dikkat çekiyor: “Böylesine değerli bir organizasyonun parçası olmak çok gurur verici. Özellikle provalarda her detayı titizlikle çalıştık. Kadıköy izleyicisi sanata verdiği değer açısından çok farklı bir yere sahip. Bunu Yeldeğeirmeni Sanat Merkezi dahil olmak üzere Caddebostan Kültür Merkezi’nde, Süreyya Operası’nda da görmek mümkün. Bir insanın 10 yaşında başladığı ve günde 8-9 saatini harcadığı her şeyin değer kazanacağını düşünüyorum. Klasik müzik bu emekten dolayı kültür olmaktan ziyade bizim için yaşam biçimine dönüşüyor.” 


ARŞİV