Bir “küçük” Kadıköy

İzmir’de yaşayan sanatçı Alper Bıçaklıoğlu, diorama çalışmalarında Kadıköy’ün sokaklarından esinleniyor. Hayal ile gerçek arasında bir yerde durduğunu söyleyen Bıçaklıoğlu ile Kadıköy’ün sokak sanatını ve diorama çalışmalarını konuştuk

24 Aralık 2020 - 12:28

Kadıköy, grafitileriyle, duvar resimleriyle ve sokak sanatının birçok örneği ile İstanbul’un özgün semtlerinden biri. Sokak sanatı anlamında birçok ilkin ve yeniliğin ortaya çıktığı ilçe, aynı zamanda farklı şehirlerde yaşayan sanatçılara da ilham oluyor. İzmir’de yaşamını sürdüren Alper Bıçaklıoğlu da Kadıköy’ün sokaklarından, ruhundan ve sokakla ilişkisinden etkilenen bir sanatçı. Uzun yıllardır diorama sanatıyla eserler ortaya koyan Bıçaklıoğlu, hayal gücünü gerçekle birleştirerek sokakların, binaların ve mekânların minyatürlerini yapıyor. Yaptığı çalışmaları Instagram hesabı üzerinden paylaşan Bıçaklıoğlu ile İzmir’den Kadıköy’e kurduğu sanat köprüsünü, Kadıköy’den neden etkilendiğini ve sanatsal çalışmalarını hangi tekniklerle oluşturduğunu konuştuk.

İZMİR’DEN KADIKÖY’E BİR DOKUNUŞ

Bıçaklıoğlu sanatsal çalışmalarına 1998 yılında grafiti yaparak başlamış. Daha sonraki yıllarda da sokak sanatının farklı alanlarında eserler üretmeye devam etmiş. Onun ifadesiyle grafiti çalışmaları aynı zamanda şu an yaptığı sokak minyatürlerinin temellerini atmış. 2010 yılında “Otomorfoz” adlı ilk kişisel sergisini açan Bıçaklıoğlu, profesyonel sanat hayatına girmiş.

Bıçaklıoğlu 2016 yılından beri ilgilendiği ve eserler ürettiği diaroma sanatını ise şöyle tanımlıyor: “Birçok farklı sanat disiplinini içinde barındıran, iyi bir gözlem, analiz gerektiren bir sanat. Çok geniş bir malzeme bilgisine dayanıyor. Ben yaptığım işe ‘iyi huylu delilik’ diyorum. Çünkü ileri seviyede bir tutku ve sabır gerektiriyor. Aslında rölyef olarak üretimler yapıyorum lakin bunun da kendi içinde bir hikayesi var. İki boyuttan üç boyuta giden bir yol izliyorum. Her bir parçayı bir diğeriyle birleştirdiğimde ise hepsi kendi içinde farklı hikayeler saklayan sokaklar, binalar ve duvarlar oluşuyor.”

KADIKÖY’LE İLK TANIŞMA

Üretimlerinde farklı disiplinleri harmanlamayı ve  çeşitlendirmeyi sevdiğini ifade eden Bıçaklıoğlu, “Eserlerim birçok tekniğin biraraya gelmesiyle oluşuyor. Belli bir teknikten bahsedemeyeceğim kadar çeşitli aslında. Sokak minyatürleri yapıyorum ve malzememde sokak, şehir ve insan ilişkisini ortaya koymaya çalışıyorum. Yani bu üçünün karışımı gibi. 10 yılı aşkın bir süredir üretiyorum, kişisel ve karma sergilere katılıyorum. Ama diorama ile sanatsal üretimlerimde kendimi en doğru biçimde ifade edebildiğimi düşünüyorum.” diyor.

Bıçaklıoğlu’nun sanatında öne çıkan önemli bir unsur da geri dönüşüm malzemelerinden yararlanması. Karton, boya, dolgu malzemeleri ve metal gibi ürünleri geri dönüşümden edindiğini söyleyen Bıçaklıoğlu, Kadıköy ile olan ilişkisini ise şu sözlerle anlatıyor: “İzmir’de yaşıyor ve üretiyorum ama üretimlerim sadece İzmir ile sınırlı değil. Kadıköy ile sanatsal anlamda 2012 yılında Hush Gallery’deki ikinci kişisel sergim ile tanıştım. Ama bunun öncesinde Kadıköy sokaklarına stickerlarımı ve çeşitli minik işlerimi yerleştirmiştim. Yaklaşık iki yıl önce de Moda sokaklarına minyatür sokak (mobese) kamerası ve minyatür klimalar yerleştirdim. Kör noktalara, grafitili duvarlara uyguladığım bu çalışmayı bir sokak sanatçısının etiketini bırakması gibi değerlendirebiliriz. Klimalar bir yerde küresel ısınmaya gönderme yapıyor, evet minikler ama gerçek dünyada etkileri bir o kadar büyük ve düşündürücü.”

“ÖZGÜR HİSSETTİRİYOR”

Dünyanın farklı şehirlerinin sokaklarını modellediğini söyleyen Bıçaklıoğlu, Kadıköy’ün sokak sanatı anlamında çok önemli bir semt olduğunu ifade ediyor. “Kadıköy’ün sokakları günceli yansıtıyor ve yaşıyor” diyen Bıçaklıoğlu, “Kadıköy sokaklarını tercih etmemini sebebi ise bir sanatçı gibi beni de özgür hissettirmesi. Tarihi yapıların çekiciliği de var tabii. Farklı sanat disiplinlerinde ürün ortaya koyan sanatçıların yaşadığı, ürettiği bir semt. Sanatçılar bir doku bırakıyor ve bu güzel hissettiriyor. Bunun dışında tabii ki çeşitli grafiti ve mural sanatçılarının bulunduğu binalar benim için oldukça çekici. Kadıköy sadece bana değil, birçok sanata ve sanatçıya bu anlamda olanak sağlıyor.”

Yeldeğirmeni’ni sevdiğini söyleyen Bıçaklıoğlu’nun çalışmalarındaki Kadıköy sokakları aslında bire bir gerçek değil. Hayal ile gerçek arasında gezinen Bıçaklıoğlu, “İlk başlardaki üretimlerim daha çok replika gibiydi. Öyle başlamıştım ama birebir yaptığım modellemelere kendi yorumumu katmaya başladım. Aslında her diaroma ile kendi şehrimi oluşturuyorum. Bunlar ne kadar ayrı gözükseler de birleştiğinde benim gözümden, hayalimden yarattığım bir şehri oluşturuyorlar.” diyor.

Alper Bıçaklıoğlu'nu takip etmek için Instagram hesabını ziyaret edebilirsiniz. 


ARŞİV