Bir Kadıköy otobüsünde tiyatro

Seyircisini 58 dakikalık bir sefere çıkaran “Çok Uzak Çok Yakın” adlı tiyatro oyunu Kadıköy’den kalkan bir otobüste geçiyor. Oyunun yönetmeni Burcu Halaçoğlu, “Gündelik hayatta her an başımıza gelebilecek bir olay üzerine bir hikaye anlatıyorum. Seyirciye de, bu kadar yakınında oynanan bu oyuna dahil olma önerisiyle gidiyoruz. Sonrası ona kalmış.” diyor

23 Mayıs 2022 - 16:45

TiyatroPol alternatif oyun sahneleme biçimlerini uygulayan bir tiyatro ekibi. 2013'te İstanbul'da Burcu Halaçoğlu, Evrim Doğan ve Cansu Başlılar tarafından kurulan bu alternatif  tiyatro, ilk oyunlarını Harbiye’de bir “ev”de sahneye koymuşlardı. Şimdi ise çıtayı biraz daha yükseğe koyup, bir belediye otobüsünü kendilerine sahne, yolcuları da seyirci bellediler.

Geçenlerde yapılan gösterimlerden birine ben de bir arkadaşımla yolcu-seyirci vasfıyla iştirak ettim. Her şey, bize otobüse nereden bineceğimiz sorusunun sorulmasıyla başladı esasen yani oyundan birkaç gün önce. İki seçenek vardı; Kadıköy İskele Otobüs Durağı (Haldun Taner Tiyatrosu Yanı – Atatürk Anıtı) ya da Kadıköy Altıyol otobüs durağı (stadyum yönü). Biz iskele durağını seçtik. Oyunun başlayacağı ilan edilen zamandan 15 dakika önce vardık bile durağa. Bu arada arkadaşım olaydan bihaber, ben her şeyi biliyorum. O sanıyor ki tiyatroya gideceğiz. Durağa gelince de otobüse binip bir tiyatro salonuna gideceğimizi sanıyor. Ama sürprizi bozmamak için, son dakikaya dek ser verip sır vermiyorum.

YENİ SAHNE; HALK OTOBÜSÜ

Bir cumartesi akşamı olduğundan, Kadıköy iğne atsan yere düşmeyecek kıvamda. Otobüs durağı da dolu. Kimin ‘gerçek yolcu’ kimin ‘yolcu-seyirci’ olduğunu tahmin etmeye çalışıyorum. Derken üzerinde TiyatroPol yazılı bir görevli gelip bize biniş kartlarımızı veriyor. Bir tür akbil olan bu kartların üzerinde, yolculuk boyunca Arex Sigorta tarafından sigortalandığımız yazıyor. Günlük hayatta otobüse nasıl biniyorsanız öyle davranın diyor tiyatro görevlisi.  Sonra beklemeye başlıyoruz. Gelmeyen otobüs için sigara yakılır biliyorsunuz! Ben de sigaramı ateşlememle otobüsün gelişi bir oluyor. İşte TiyatroPol yazılı boş otobüsümüz göründü. Otobüsün yan tarafındaki ışıklı levhada “halkotobüsüisthenew stage” (halk otobüsü yeni sahne) yazıyor.

SEYİRCİNİN SÖZ HAKKI

Aynen günlük hayattaki gibi (!), pek de sıra gözetmeden, hafif sıra kapmacalarla biniyoruz. Ayakta bileti olanlar kendilerine bir köşe seçiyor, oturmalı biletliler de her yeri en iyi görebilecekleri koltuklara yerleşmeye çalışıyorlar. Biz en arkadayız. Otobüs hareket ediyor, Şehremaneti’nden sola kıvrılıp Rıhtım Caddesi’ni tırmanmaya başlıyor. Kim oyuncu kim seyirci pek  bil(e)miyoruz.  Boğa’yı geçtikten sonra ikinci durağa varıyoruz. Buradan da binenler oluyor. Belirsizlik sürüyor. Otobüsün dışındaki meraklı yaya gözleri arasından sıyrılarak Hasanpaşa’ya doğru gidiyoruz. İçimden ‘Benim eve mi gideceğiz acaba’ diye düşünüp gülümsüyorum. Az evvel başlayan mırıldanmaların dozu artıyor, yüksek sesle konuşmalar başlıyor. Derken bir tartışma kopuveriyor. Şoförümüz, Fikirtepe gökdelenlerinden yansıyan ışıkların vurduğu ama hala yarı karanlık olan çıkmaz bir sokağın ortasında duruveriyor. Oyunun en yüksek anlarından biri bu kanımca. Sonra olaylar gelişiyor, oyun sahneleniyor otobüs içinde. Kimi zaman seyirci de dahil oluyor, eğer isterse. Yani izleyici, olaylara seyirci kalmak yerine isterse kendi sözünü de söyleyebiliyor.

İşin sırrını bozmamak için daha fazla detay veremiyorum. Olaylar oluyor, replikler söyleniyor. Enteresan bir şekilde oyun bitiyor. Oyuncuları alkışlayamıyoruz bile. Dönüş yoluna geçiyoruz. 58 dakikalık seferimiz sonunda Çarşı durağında iniyoruz biz, kafamızın içinde dönmeye devam eden replikler ve onların hissettirdikleriyle beraberce…

BİR OTOBÜSTE, HEM YAKIN HEM UZAK

7 Şubat’ta prömiyerini yapan “Çok Uzak Çok Yakın” adlı bu oyunun tanıtım metninde “Bu şehirde her gün yolda, sokakta, otobüste karşılaşan insanlar… Birbirine dokunan ya da çarpışan hayatlar… Ne kadar değiyoruz birbirimize ya da ne kadar mesafeliyiz? Tüm bu insanlara yakın mıyız, uzak mı? Peki ya yanımızdakilere? Bir akşam İstanbul’daki herhangi bir duraktan bir otobüse binsek, karşılaşsak ve yola çıksak? O akşam, o otobüste, birlikte yolculuk edeceğiniz insanlara dikkatli bakın. Adnan, Cemre, Serhat ve Sibel’e de…” deniliyor.

Yapımcılığını Erkan Akbulut’un üstlendiği oyunda, Buğra Can Şahin, Cansu Başlılar, Erkan Akbulut ve Burcu Halaçoğlu rol alıyor. Şoförlüğünü Sinan Akbulut’un yaptığı bu projenin asistanı Mesut Savaş. Fotoğrafları Hakan Onat çekti, afiş tasarımında da Buse Halaçoğlu’nun imzası var.

Siz de bu tiyatro otobüsüne 28 Mayıs’ta binebilirsiniz. Bunun için [email protected] adresine mail atmanız yeterli. Biz şimdi sözü, Çok Uzak Çok Yakın’ı hem yazıp hem yöneten, hem de rol alan Burcu Halaçoğlu’na bırakalım;

  • Bu sefer neden bir otobüsü seçtiniz?

Otobüs o zamanlar aklıma takılan konular için çok uygun bir atmosferdi.  Ara ara otobüste mi olsa fikirleri atıyorduk ortaya zaten. Bir de üzerine covid eklenince... Birbirimize çok yakın ve aynı zamanda çok uzak olduğumuz yerler toplu taşıma araçları.  Birbiriyle karşılaşması zor olan farklı sosyal ve ekonomik sınıftan insanların her gün bir birine çarptığı ortamlar.

  • Bir oyun olsun otobüste geçsin mi dediniz önce yoksa sen önce oyunu yazdın, sonra mekan olarak mı otobüsü seçtiniz? Ya da nasıl gelişti bu süreç diye toparlayayım soruyu.

Çıkış noktası olarak otobüs vardı. Sonrasında otobüste ne olsun ki hem o sıralar kafaya taktığım soruları sorayım hem de canlı kanlı bir şey olsun dedik. Bu son haline de gelmeden önce aynı temalara farklı hikayelerle değindiğim bir kaç farklı versiyon daha yazmıştım. Ama son hali en sade, samimi ve içime sineni oldu.

  • Eminim oyunu izleyen herkese kalan bir şeyler vardır.. Siz  yazıp yönetirken,  neye dikkat çekmek, neyi anlatmak istediniz?

Doğrudan anlatmak istediğim bir şey yok aslında. Gündelik hayatta her an başımıza gelebilecek bir olay üzerine bir hikaye anlatıyorum. Bir hikayeyi deneyimleyişimiz nerede olduğumuza, kimi görüdüğümüze, dinlediğimize, kendi hislerimize, düşüncelerimize ve yargılarımıza göre değişiyor. Oyunda seyirciye kendi mekanında ve bu kadar yakınında oynanan bu oyuna dahil olma önerisi ile gidiyoruz. Sonrası ona kalmış.

  • Çok Uzak Çok Yakın ismi ile neye işaret ediyorsunuz?

Yazarken bazı şeyler vardı aklımda ama şimdi herşeye işaret ediyor gibi. Ekip olarak türlü şekillerde kullanıp şakasını yapabiliyoruz. Ama doğruluk payı da var hem gerçek anlamda hem de metafor olarak bir sürü anlam çağrıştırıyor ve bu çağrışımlarım çoğunu oyunla ilişkilendirebiliyorum.

AHTAPOT GİBİ OYUNCU

  • Seyirci için olduğu kadar oyuncular için de farklı bir deneyim diye düşünüyorum. Mesela provaları otobüste mi yaptınız? İlk aklıma gelen soru oldu. Oyuncular açısından bu deneyimi anlatır mısınız?

Evet, bizim için de çok farklı bir deneyim. Oyun alanın birden 360 derece oluyor, herkesle iletişim halindesin ve bir yandan da oyuna devam ediyorsun. Zorlayıcı, bazen ahtapot gibi olmamız gerekiyor. Sık sık bu imgeyi kullanıyoruz, ama çok oyunsu, eğlenceli ve tatmin edici. İlk provamızı otobüste yaptık evet. Çocuklar gibi eğlenmiştik otobüsün içinde. Sonrasında otobüse teknik nedenlerden dolayı ulaşamadığımız için mekanda tahminimizden az prova alabildik maalesef. Yine de otobüste yaptığımız provalar en verimli provalarımızdı.

ATMOSFERİ SEYİRCİ BELİRLİYOR

  • Ben seyirci olarak oldukça gerildim bazı anlarda ki bu da sizlerin başarınızdan kaynaklanıyor bence. Muhtemelen her temsilde her seyirci kitlesinin tepkisi farklıdır ama genel olarak ne söylersiniz seyircilerin izleme/müdahale biçimlerine yönelik?

Seyirci oyunumuzun atmosferini belirleyen en temel öğe. Bazen seyircilerden hiç müdahale gelmiyor ve biz evet oyunumuzu pürüzsüz ve harika oynamış oluyoruz. Ama bizim oyunun ruhu o değil. Bazen bir seyircinin oyuna inanarak dahil olması tüm atmosferi değiştiriyor ve bizim hikayemizi, konuşmalarımızı ve dış dünyamızı canlı kılıyor. O zaman birlikte oynamaya başlıyoruz. O yüzden her oyun seyirci arasından birileri oyuncu zannediliyor. Kim oyuncu, kim seyirci karışıyor bazen. Oyunun da tadı bence öyle çıkıyor.

  • Oyunun Kadıköy'de geçmesinin özel bir nedeni var mı?

Kadıköy hem ulaşılabilirlik hem de taşıdığı kozmopolitlik hem de otobüs rotası açısından elimizdeki birkaç seçenekten birisiydi.  Neyse ki Kadıköy'de idari birimlerden izin alabildik.

 

 

 

 


ARŞİV