Amacı Olmayan Grup

‘Çakallarla Dans’ serisinin yazarı olarak tanınan Ali Tanrıverdi’nin ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu gençlik komedisi “Amacı Olmayan Grup” dijital platformda yayına giriyor

11 Şubat 2022 - 08:48

Çakallarla Dans, Görevimiz Tatil filmlerinde senarist imzasıyla tanıdığımız Ali Tanrıverdi ilk kez yönetmen koltuğuna oturdu ve “Amacı Olmayan Grup” filmini çekti. SugarWorkz yapımı olan filmin başrollerinde Sarp Bozkurt, Naz Çağla Irmak, Gamze Karaduman, Ali Barkın, Hülya Gülşen Irmak ve Hakan Bilgin yer alıyor. Müfit Can Saçıntı, Derya Şensoy, Hande Katipoğlu, Ceyhun Yılmaz, Şevket Çoruh ve Didem Balçın gibi usta isimler de konuk oyuncu kadrosunda.

2013'te kurulan ve yaklaşık 1 milyon üyesi bulunan bir sosyal medya oluşumu Amacı Olmayan Grup'tan yola çıkılarak Ali Tanrıverdi ve Murat Şeker tarafından aynı adla senaryolaştırılan film, pandemi öncesi çekildi ama öyküsündeki kahramanların yaşadıklarına benzer talihsizlikleri üst üste yaşadı. Film 18 Şubat’ta Netflix’te yayında olacak. Kadıköy’ü mesken yutan SugarWorkz ofisini ziyaret edip Ali Tanrıverdi ile ilk yönetmenlik deneyimini konuştuk.

* Neden amacı olmayan grup?

10 senedir Çakallarla Dans’ı yapıyoruz. 10 sene yapmamızın esbab-ı mucibesi alttan yeni bir neslin geliyor oluşu. İki senede bir Çakallarla Dans’ı çektiğimiz için genç kitle ile hemhal olduk, gelişimini gördük, kendimiz de geliştik. Her zaman gençlerin gelecekle ilgili bir sıkıntısı vardı ama teknolojinin göbeğinde büyüyen, bilgiye erişme konusunda sınırsız imkânları olan, önü açılsa çok acayip şeyler yapacak bir nesil. Dünyanın içinde bulunduğu durum ve ülke şartları uygun olmadığı için kozasından fırlayamayan, içten yanmalı kişilere dönüşüyor.

Amacı Olmayan Grup’ta bu gençlerin hikâyesini anlattık. Sarp Bozkurt’un oynadığı Onur karakteri bu gençlerden; yani ne iş yapacağına karar verememiş, ne ailesi ne toplum, ne de devlet tarafından doğru yönlendirilemediği için yönünü kaybetmiş genç bir adam. Ve hiçbir amacının olmadığını görüyor. “Benim amacım yok, kankam var o da amaçsız, bakkal Metin var o da amaçsız” diye düşünüyor ve Amacı Olmayan Grup diye bir grup kurup ve bir milyon üyeye ulaşıyorlar.

TOPLUMSAL KOMEDİ

  • * Yani gerçekte böyle bir grup var?

Evet var. Bizim filmimizdeki Onur ve Sercan karakteri gerçekten Onur ve Sercan, oyuncularımızla tanıştılar, birlikte vakit geçirdiler. İkinci nedenimiz Murat Abi’nin (Şeker) çektiği Görevimiz Tatil filmiyle toplumsal komedi damarını kaşımaya başladık. Çünkü toplumun dibinde enerji biriktikçe, sorunlar biriktikçe mizah oraya evrilmeli diye düşünenleriz. Amacı Olmayan Grup’un felsefi yapılma sebebi de toplumsal komedi başlığı altında gençleri ele almak.

  • * Size göre gençlerin amacı yok mu?

Var ama amaçlarının yeşermesi desteklenmiyor.

* Peki sizin bu hayattaki amacınız ne?

Birincisi, kaç sene olduğunun hiçbir önemi yok, kesinlikle sağlıklı bir yaşam. İkincisi de yaptığı işi iyi yapmaya çalışmak için mücadele eden insanlardan biriyim. Her işin bir zorluğu var ama hiç birimiz sırtında mal taşıyarak, hamallık yapan ailesine ekmek götürmeye çalışan bir adamdan daha zor bir iş yapmıyoruz. İşimi iyi yapmaya, her seferinde kendimi biraz daha geliştirmeye çalışıyorum. Nerede eksiğim olduğuna, neyi daha iyi yapabileceğime bakıyorum. Mesela mizansenlerde kelime hatası yapıyorum bir yazara yakışmaz daha fazla oku bunu tedavi et diyorum. Ve bu hiç bitmiyor. Her seferinde kendimi ne kadar geliştirdiğimle ilgilenmeye çalışıyorum.

“SÜREÇ YÖNETİLEMEDİ”

  • * Amacı Olmayan Grup sizin yönettiğiniz ilk film. Bu filmin başına neler geldi?

Evet ilk film (gülüyor). Ve bu filmin başına gelen Çorumlunun başına gelmedi. Film 2019’un Eylül ayında çekildi. Nisan’da vizyona girecektik. Korona vakaları artmaya başlayınca dağıtımcıyla konuşup gösterimi erteledik. Sonrasında inanılmaz noktalara geldik. Düşünsenize dışarıdan gelen siparişin poşetini cifliyor, evde eldivenle geziyorduk.

Filmin dijital mecraya satışını yaptık. Vizyona girdikten beş ay sonra Netflix’te yayınlanacaktı. Fakat sinemalar kapandı. Metrolar, metrobüsler, AVM’ler doluyken sinemalar kapalıydı. Turizme yönelindi ve sinema, tiyatro ve konser tarafı eksik bırakıldı. O süreç yönetilemedi. 2020 Kasım’da vizyona girecektik tekrar kapanma geldi. Diğer yandan bizim sektör Türkiye’nin en şeffaf sektörlerinden biri; internet sitesine girince ne kadar harcadığın, ne kadar gişe yaptığın, karşılığında ne kadar hasılat elde ettiğini herkes görebiliyor. Filmi iki sene önce çekmişiz,  ama vizyona çıkmadan gider gösteremiyorsun, Netflix için de vizyona girdikten sonra beş ay geçmesi gerekiyor. Televizyon kanallarına satmak ve onlarda yayına girmesi için de Netflix gösterimi üzerinden altı ay geçmesi gerekiyor. Biz de o bedeli göz önüne alarak Eylül’de kısa süreliğine gösterime soktuk.

* Bir filmi nasıl gösteremediğinizi de çekecek misiniz?

İnşallah onu da yaparım. İlk filmimin bu süreci yaşamasını istemezdim ama bireysel olarak baktığımda sağlıklıyım diyorum. İki sene içinde korona yüzünden işi bozulan bir sürü esnaf var. Benim yaşadığım hayal kırıklığı dükkânını kapatmak zorunda olan bir insanın hayal kırıklığından daha büyük değil.

“SİNEMANIN ÖLECEĞİNE İNANMIYORUM”

* Pandemi sinema sektörünü nasıl etkiledi ve sizce bundan sonra nasıl etkileyecek?

Pandemi ile birlikte sinemalar kapanınca oyuna dijital platformlar girdi. Fakat ben sinemanın öleceğine hiçbir zaman inanmıyorum. Dijital platfomda film izlemek evde yalnız da yapabildiğiniz bir şey, oysa sinema daha toplu bir terapi gibi. Beş yüz kişi ile aynı anda kahkaha atıp, ağlamak bunlar insan bünyesinin almak istediği duygular. Yani dijital platformlar da lazım sinema da lazım. Sinemada ekonomik krizin etkisi var.

* Ekonomik krizin mi, pandeminin mi?

Bu sorun pandemi öncesinde de başlamıştı. Sinema ekonomik krizi ilk hisseden yerlerden biri oluyor. Çünkü sinema çalışan kesim için hafta sonları yapılabilecek en normal lükstü. İnsanlar yüz - yüz elli liraya sinema bileti alıp bir şeyler de atıştırabiliyorlardı. Şimdi geldiğimiz noktada durum öyle değil. Elektrik faturası arttı, doğalgaz faturası arttı ama maaşta bir artış yok. O yüzden insanlar geçinmek için bir şeylerden kısmaya başlıyor. Ayda iki kez sinemaya gidiyorsa bir defa gitmeye başlıyor. Onda da “değecek film olsun” diyor. Total izleyici bunu dediği zaman sinema sektörü küçülmeye başlıyor.

*Amacı Olmayan Grup 18 Şubat’ta yayında olacak. Ne hissediyorsunuz?

Sinemadaki gibi olmasa da sanki ilk defa vizyona çıkıyormuş gibi hissediyorum. Öyle bir heyecanı var.

* Geri dönüşleri de o zaman alacaksınız…

Aynen öyle. Çoğu insanın da beğeneceğine inanıyorum.

* Filmin de kalabalık bir kadrosu var. Biraz ondan bahsedelim.

Biz Murat abiyle futbolu çok sevdiğimiz için altyapıya çok inanıyoruz. Ben de alttan yetiştiğim için benim çektiğim filmde de Sarp Bozkurt, Ali Barkın gibi daha genç oyuncularla rol aldı. Potansiyeli olan genç arkadaşlarımızla, usta oyuncuları bir araya getirdik. Pandemi girmesiydi istediğimiz sonuç olacaktı. Ama bu filmin değerini düşüren bir şey değil.

ÇAKALLARLA DANS 6 GELİYOR

* Gelelim Çakallarla Dans’a. Sanırım altıncısı çekilecek. Sanırım artık Çakallarla Dans kahramanlarıyla yaşıyorsunuz? Kaç yıldır varlar?

Tabii canım. Yazılmaya 2009’da başlandı.

* Yani 13 yıldır onlarla birliktesiniz. Ve 13 yıldır Kadıköy’deler sanırım. Ne yapıyorlar?

(Gülüyor) Valla Çakallar Kadıköy’de palazlandı. Benim için Çakallarla Dans bir okul. Müjdat Gezen’in okulunda okumasam da Şevket Çoruh, İlker Ayrık vardı. Levent Kırca’nın tornasından geçmesem de Didem Balçın, Murat Akkoyunlu vardı. Hakan Bilgin, Timur Acar gibi usta tiyatrocular vardı. Bu yüzden geldiğimiz nokta açısından da oyuncularımız için de gurur duyuyorum. Şevket abi bir tiyatro ve kavuk sahibi. İlker abi tv’de çok başarılı işler yaptı, tiyatrosu var. Timur Acar, Moda Sahne’de devam ediyor. Murat Akkoyunlu, Bir Baba Hamlet’teki oyunla Afife Jale Ödülü’nü aldı. Didem Balçın DasDas ekibinde. O yüzden Çakallarla Dans bundan yıllar sonra birilerinin belgeselini çekmesi gereken bir hikâye olma yolunda hızla ilerliyor.

* Altıncısı ne zaman çekilecek ve bizi nasıl bir hikâye bekliyor?

Kısmetse haziran sonu temmuz gibi çekecek, sene sonu vizyona gireceğiz. Altıncı film daha önceki beş filmi izleyen için sürpriz olacak. Tabii ki Çakallarla Dans atmosferi gereği dönemin Türkiye’sini yansıtmak zorunda çünkü bir sokak filmi. Bu yüzden enflasyona yenilmiş çakalların barınma ve umutsuzluk sorunlarıyla baş etmeye çalışırken yaşadıklarını anlatacak.


ARŞİV