Alternatif tiyatro biçimleri kurmaya çalışan ‘vetiyatro’, Moda’daki Altkatsanat’ta üretimlerine başladı.
Alternatif tiyatro biçimleri kurmaya çalışan ‘vetiyatro’, Moda’daki Altkatsanat’ta üretimlerine başladı.‘Su Çatlağını Bulur’ oyunu Hrant Dink özelinde, tüm faili meçhul aydın cinayetlerine dikkat çeken vetiyatro'nun kurucusu Nevzat Süs, ‘Hrant’ı sahneye taşımak boynumuzun borcuydu’ diyor.
Gökçe UYGUN
Fotoğraflar: Cem Ersavcı/ Tunahan YURDAKUL
Ankara'dan gelip, kendilerine Kadıköy'ü mesken tutan oyuncular onlar.. “Halktan yana ve özgülükçü alternatif deneysel tiyatro” anlayışlarına uygun olarak, bir özgürlük arayışını anlatan “Martı” adlı çocuk oyunu ile perdelerini açtılar. Yetişkinleri ise çok daha acıtıcı ve sorgulatıcı bir oyun bekliyor Altkatsanat'ın sahnesinde; Hrant Dink cinayetini konu alan “Su Çatlağını Bulur”...
Altkat Sanat Atölyesi'nde sanat üreten Kadıköy Modalı “vetiyatro” ekibinden bahsediyoruz. Ekibin kurucularından Nevzat Süs, kendilerini anlatıyor...
-“Altkat” farklı çağrışımlara açık bir kelime. Tiyatro yapılan bir yer içi neden bu ismi seçtiniz?
Aynen dediğiniz gibi hem metaforik hem de somut anlamı var. Somut anlamda burası zaten bir zemin katı! Hem biz hem halkımız hep alt katlarda bulunuyor, üst katlarda yaşayanlar başkaları. Ayrıca oyun tarzımız da bilinçaltına ilişkin...
-Sizler Ankara Değişim Atölyesi Oyuncuları idiniz... İstanbul'a niye ve ne zaman geldiniz?
Önce sadece Ankara'da, sonra da hem Ankara hem İstanbul’da faaliyetlerimizi sürdürdük çünkü İstanbul’da şube açmıştık. Türkiye'de ilk kez bir tiyatronun şubesi vardı. Ama daha sonra teknik bazı sorunlar yaşadık. 2006'da tamamen İstanbul’a yerleştik çünkü Ankara bizim için daralmaya başlamıştı sanatsal olarak. Sanatın merkezi olduğu için İstanbul’u tercih ettik.
-İstanbul’da da hemen Kadıköy’ü mekân bellediniz...
Evet çünkü çok seviyoruz Kadıköy’ü. Burası daha temiz kalmış bir semt insanı, yaşam biçimi, kültürüyle.. Çok mutluyuz burada olmaktan, burada tiyatro yapmaktan. Buraya ilk geldiğimizde sabit bir mekanımız yoktu, Kadıköy'ün pek çok sahnesinde oyunlarımızı sergiledik.
-Özel tiyatroların salon bulma sıkıntısı var değil mi?
Evet elbette. Hatta özel tiyatroları bırakın, devlet ve şehir tiyatroları da zor durumda, çünkü iktidarın tiyatroyla hesaplaşması var. Tiyatroları özelleştirmekten söz ediyorlar. Muammer Karaca, DT Küçük Sahne kapatıldı. Bizim yakada da Duru Tiyatro zor durumda... Bir okulun bahçesinde tiyatro mutlaka olmalıdır. Duru Tiyatro olmasa bile başka bir tiyatro. Keşke her mahallede bir tiyatro grubu olsa...
-Ama şimdi Altkat’ınız var...
Sürekli sahne arayışı, göç etme durumu yeni bir şey üretme adına elimizi kolumuzu bağlıyordu. Bu yüzden kendimize ait bir yer hep istedik ama şartlar oluşmuyordu. Şimdi şartlar oluştu.
‘DENEYSEL İŞLERİN PEŞİNDEYİZ’
-Çok tiyatro var memlekette. Siz kendiniz nerede konumlandırıyorsunuz?
Türkiye’de tiyatro salonu adı altında çok mekân var ama bunlar çoğunlukla konferans salonu. Zaten teknik olarak da ruhen de tiyatroya uygun değiller. Rahat kadife koltuklarda verili anlayışla sunulan oyunları izlemekle yetinenlere hitap ediyor. Biz bunun tersine alt katta olduğumuz için, underground bir tiyatro gurubu olduğumuz için daha çok deneysel işlerin peşindeyiz. Alternatif tiyatrolar bir tür laboratuvar özelliği taşır. Oyuncular buralarda kendilerini ve yapacaklar oyunu didikleyerek yeni oyunculuk arayışlarına girerler. Bu, Türkiye'de epeydir olamayan bir şey. Biz bunu yeniden yeşertmek istiyoruz. Kendi başımıza kimsenin müdahalesi olmadan yeni oyunculuk teknikleri aramak, bunları seyirciye göstermek arzusundayız.
-Sizler birtakım duyarlılıkları olan, hayata soldan bakan insanlarsınız. Bu, tiyatro üretiminize nasıl yansıyor?
Aydınlıkçı değilseniz, topluma hayata iktidara muhalif bir kanattan bakmıyorsanız, zaten sanat yapamazsınız ki. Sanat muhalif bir yan içerir, muhalif insanlar tarafından yapılır. Yoksa ancak iktidarın yanında olursunuz, orada size belirlenen alan içinde ‘sanat’ yaparsınız.
-Ama siz sınırların dışındasınız...
Tabi ki dışında olmak zorundayız! Adı da üstünde altkat!
-Belki tam da bu nedenle ilk oyun için ağır bir konuyu, Hrant Dink’in katledilişini konu edindiniz.... Hrant ile babanızı aynı gece kaybettiğinizi söylemiştiniz galada...
Evet, oyunun adı Su Çatlağını Bulur. 17 Kasım’da prömiyer yaptık. Bu konuyu seçtik ama tek neden benim konuyla olan bu duygusal bağım değil elbette. Bu ülkenin aydınlığını savunan herkes Hrant’la duygusal bir bağ oluşturuyor. Öldürülen sadece o değil, toplum katledildi, insanların özgürce kendini ifade hakkı katledildi. Hrant bir sembol.
-Sahnede, seyircilerin tam karşısına ayna koymanız, bir tür “yüzleşme” daveti mi?
Oyun başlıyor, seyirci 1.5 dakika boyunca kendilerine bakıyor.
-Peki ya finaldeki gazete metaforu?
Kaldırıma düşen Hrant’ın bedeninin üstüne gazete örtülmesi, Hrant'ın gazeteci olması.... Ayna vicdanımız, onun üstünün gazetelerle örtülmesi metaforu oyunda başat bir noktada duruyor.
-Tül perde ardından bir çocukluk sahnesi var....
Hrant, içindeki çocuğu taşımasaydı bu söylediklerini dile getirmezdi. Oyunda da bunu göstermeye çalıştık. Çocuk yanımızı gizliyoruz perdelerin ardına. Çünkü toplum silahla, biber gazıyla, copla bastırılmış. Oysa çocuklar içlerinden geleni, yalan dolan olmadan korkusuzca pat diye söylerler.
Biz bunu kaybettik. Bir de biz her şeyi çok çabuk unutuyoruz. ‘Hrant da kim?’ diyenler duydum! Belleğimiz yok. Bu oyun gibi üretimler olmalı toplumun belleğini taze tutmak için. Ancak böyle Hrant’ı, Sivas’ı, Maraş’ı ve daha pek çok acıyı unutmayız. Sanatçı, toplumun harekete geçmesini sağlayacak bir unsurdur. Bu oyun da bu yüzden var! Kadıköylü dostları oyuna bekliyoruz.
Aralık’ta Su Çatlağını Bulur
Tiyatro ekibinin ortaklaşa yazdığı, hazırlanışı 3 yıl süren ve Nevzat Süs’ün yönettiği Su Çatlağını Bulur oyununda; Müge Saut, Aykut Söyük, Eda Sırt, Erkan Akbulut, Ezgi Burçin Serdar ve Esra Lora Yılmaz rol alıyor. Müzikleri Arto Tunçboyacıyan’a ait olan oyunun ışık tasarımı Emre Sarı yaptı. 14-21-28 Aralık Cuma Saat: 20:30, 8-15-22-29 Aralık Cumartesi Saat: 20:30, 23 Aralık Pazar Saat: 17:00, 27 Aralık Perşembe Saat: 20:30
‘Martı’, Kadıköy'de uçuyor!
Richard Bach'ın ünlü öyküsünden yararlanılarak hazırlanan oyun black light adlı özel bir teknikle sunuluyor. Oyunun tanıtım broşüründe, “Giderek umutlarımızı yitirdiğimiz bir noktada yeniden Martı Jonathan Livingston’a kulak vermek, Martı’dan söz etmek, onun özgürlük arayışını göstermek çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik olacaktır. Sadece çocuklar mı? Bu oyunu yetişkinlerde izlemeli, buna ne kadar ihtiyacımız olduğunu göreceksiniz” deniliyor.
8-15-22-29 Aralık Cumartesi günleri saat 13:00’te Martı, 16 Aralık Pazar Saat:13:00 (Prömiyer) ve 23-30 Aralık Pazar Saat: 13:00’te de Eller adlı çocuk oyunları Altkatsanat’ta sahnelenecek.
0536 214 27 33