TİYATROLARA ÖDENEK CEZASI!

Devlet ve şehir tiyatroları üzerinde kurulan baskının ardından şimdi de özel tiyatrolar ödenek kesintisiyle cezalandırılıyor.

09 Ocak 2014 - 07:56
Semra ÇELEBİ
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı, her yıl ödenek ayırdığı tiyatrolar içinde duruşuyla ve oyunlarıyla dikkat çeken 20’ye yakın tiyatroya yardımı kesti. Bu tiyatroların çoğununun muhalif duruşa sahip, Gezi direnişine destek vermiş tiyatrolar olması dikkat çekti. Kimler yok ki bakanlık yardımı verilmeyerek cezalandırılanlar arasında; Genco Erkal, Ferhan Şensoy, Haluk Bilginer, Emre Kınay, Zafer Diper, Levent Kırca’nın tiyatroları ile Ankara Sanat Tiyatrosu, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, Destar Tiyatro ve diğerleri…
Bakanlık bununla da kalmadı, izleyicilerin ve tiyatroların vergileriyle oluşturulan ödenekten yardım yapmaya uygun bulduğu tiyatrolara da “genel ahlak” kriteri getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı yardım yaptığı özel tiyatrolara “genel ahlak kurallarına uygun” oyun sergilemeleri için protokol imzalama zorunluluğu getirdi. Bakanlığa göre “genel ahlaka uygun olmayan” oyun sahneleyen tiyatro grubuna verilen yardım 15 gün içinde faiziyle birlikte geri alınacak!
 
‘DAYANAĞIMIZ ÖDENEKLER DEĞİL İZLEYİCİLERİMİZ’
Yaşanan bu gelişmelerin ardından tiyatrocular Sanatçılar Girişimi adı altında bir araya gelerek bir bildiri yayımladı. Aralarında Genco Erkal, Ferhan Şensoy, Rutkay Aziz, Orhan Aydın ve Gülriz Sururi gibi tiyatrocuların bulunduğu Sanatçılar Girişimi’nin Ses Tiyatrosu’nda açıkladığı bildirisinde ödenekten çok izleyici desteğine ihtiyaç duyulduğu vurgusu yapıldı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Destek için başvuran, başvurmayan, başvurup destek alan, başvurup destek alamayan, destek alıp da reddeden biz tiyatrocular, bir bütün halinde bu kurnazlığın da maskesini düşüreceğiz. Susmuyoruz, susmayacağız! Uygar dünyanın bu konudaki yöntemi de özgürlük ve özerklik kavramlarında yatar. Biz tiyatrocular diyoruz ki: Sanat özgürdür, kurumları özerktir!
Özgürlük ve hukuk mücadelemizi kol kola genişletirken; dayanağımız ödenekler değil, bu duruma sessiz kalmayacağına inandığımız seyircimizin destek, dayanışma ve alkışlarıdır.”
 
KADIKÖY’ÜN TİYATROLARI DA HEDEFTE
Bu sezon ödenek alamayan tiyatrolar arasında Kadıköy’ün önemli tiyatroları da bulunuyor. Haluk Bilginer’in Oyun Atölyesi, Zafer Diper’in Bizim Tiyaro’su, Emre Kınay’ın Duru Tiyatro’su bunlardan sadece bazıları…
Bir bildiriyle susmayacaklarını açıklayan özel tiyatrolar öncelikle hukuk mücadelesi başlattı, Bakanlığa dava açtı/ açıyor. Hukuk mücadelesinin yanı sıra dayanışmayı büyüterek oyunlarını her yerde izleyiciyle buluşturma çabasındalar.
Ödeneği kesilen tiyatrolar arasında bulunan Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu /Tiyatro Boğaziçi bir kampanya başlatarak yerel yönetimlere ve izleyicilere oyunlara destek çağrısında bulunuyor.
Kadıköy Belediyesi’ni de ziyaret eden Tiyatro Boğaziçi grubundan Duygu Dalyanoğlu’yla tiyatrolara yönelik baskıdan ve başlattıkları kampanyadan konuştuk.
 
“KİME GÖRE NEYE GÖRE AHLAK KRİTERİ?”

-Tiyatro Boğaziçi’ye ödenek kesintisinin nedeni olarak nasıl bir açıklama yapıldı?
Bunun nedenleriyle ilgili yapılan yazılı açıklama şöyleydi: “Yönetmeliğimizin 9. Maddesindeki değerlendirme ölçütleri gereği bütçe olanaklarını göz önünde bulundurduğumuzda grubunuza destek olamıyoruz.” 20 gruba da böyle bir açıklama gitti.
 
-Çok genel bir açıklama aslında bu…
Tabi çok genel. Her tiyatroya göre özel bir neden yok dediğiniz gibi. Bu bahsettiğimiz değerlendirme ölçütleri de tüm tiyatroların sağladığı koşullar aslında. Örneğin; Kültür sanat ve turizm değerlerini yayıcı, tanıtıcı, destekleyici olma, çıkarılan oyunların sosyal kültürel gelişime katkısı, önceki projelerde başarı elde edilmiş olması, yerli metinlerle yerli ve Türk yazarların yetiştirilmesi gibi kriterler var. Zaten bu tiyatroların geçmişte başarılı olduğu ortada çünkü hepsi önceki yıllarda yardım almış ve hepsi de yardım aldıkları için gereklerini yerine getirmiş tiyatrolar ya da aralarında birçok yerli metinle başlayanlar var.
Burada tabi daha politik ya da alternatif tiyatrolara dönük bir tavır olduğu da söyleniyor, bunu göreceğiz. Birçok tiyatro bu bahsettiğim kriterlere uygun oldukları iddiasıyla Kültür Bakanlığına idari mahkemeler üzerinden dava açmış durumda.
 
-Tiyatro Boğaziçi dava açtı mı?
Evet. Biz de bu hafta içerisinde açtık. Ve hatta tiyatrolar arasında şöyle bir plan var; daha netleşmiş değil ama bütün tiyatrolar dava açtıktan sonra bunu bir basın açıklamasıyla duyuracaklar.
 
-Ödenek alamayan tiyatroların ortak özelliği Gezi’ye destek veren tiyatrolar olmaları mı? Yani böyle bir izleniminiz var mı sizinde?
Böyle bir izlenim var diyebilirim ama şunu da biliyoruz Gezi’ye destek verenler ağırlıkta olabilir ama Gezi’ye destek verdiği halde yardım alan gruplar da var. Biz Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu olarak sadece Gezi’ye destek veren ya da politik olan gibi genel bir tanımdan ziyade seküler (dinden bağımsız olan, laik) tiyatroların tasfiyesi olarak adlandırıyoruz bu süreci. Bu sadece Bakanlık yardımını almakla da ilgili değil. Biz kerhen almış olsaydık ve o genel ahlak kriterine uymamış olsaydık gelecek yıl alamayacaktık zaten. Kime göre ahlak, neyin ahlakı? Biz nasıl bu kritere göre oyun çıkarabiliriz ki…
 
-Genel ahlak kriteri nasıl belirlenecek? Bunun kontrolü nasıl yapılacak? Birinin şikâyetiyle mi olacak?
Normalde Kültür Bakanlığı’ndan bir ödenek aldığınızda o oyunu belirli sayıda oynamak zorundasınız. Bunun yanında yerine getirmek zorunda olduğunuz başka yükümlülükler de var. Oyunu 27 Mart’ta ücretsiz oynamak ya da oyunu 25 kere ücretli oynamak ve her oyuna Kültür Bakanlığı temsilcilerene davetiye göndermek gibi zorunluluklar var. Bu sefer de şöyle bir madde geçiyor protokolde: Eğer Kültür Bakanlığı temsilcisi oyunu izlediğinde genel ahlaka uygun olmadığına karar verirse ödenek kesiliyor ve faiziyle geri alınıyor. Zaten oyun metnini de istiyorlar. Dolayısıyla daha izlemeden sadece oyunu okuduklarında da ödenek kesintisine gitme hakları var. Genel ahlak kriteri çok muğlak bir ifade. Tamamen bir Kültür Bakanlığı yetkilisinin ahlak anlayışıyla ödenek kesintisinden bahsediyoruz.
 
-Tiyatro Boğaziçi olarak bir kampanya başlatacaksınız. Bu kampanyadan bahseder misiniz?
Biz BGST olara Kasım ayında ödenek kesintisinin ardından hukuk mücadelesine başladık zaten. Ama kendi aramızda şunu da konuştuk; bu sadece bu sezon yardım almak ya da almamakla ilgili değil. Bize en büyük desteği seyirci verecek. Sonuçta bu ödeneği vergileriyle oluşturan halk. Biz seyircimizle ne kadar çok buluşursak maddi ve manevi olarak bu ödeneğin kat kat üstünde bir destekle ayakta kalacağız. Bu yüzden hangi partiden olursa olsun bütün yerel yönetimlere salonlarını ya da alt yapılarını tiyatro topluluklarına açmaya ve halkın kendi tiyatrosuna sahip çıkmaya imkan vermeye çağırıyoruz.
İstanbul’daki yerel yönetimlerle görüşmeye başladık. Olumlu sonuçlar almaya başladık. Diğer tiyatro gruplarına da birlikte hareket etme çağrısında bulunduk. Alternatif festivaller yapmayı önerenler var. Diliyorum ki 2014 sezonu çok daha hareketli geçecek tiyatro açısından.
  
YARDIMI REDDEDEREK PROTESTO ETTİLER
Bazı tiyatrolar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uyguladığı ödenek kesintisi cezasını, yardımı reddederek protesto etti. Bunlardan biri de Tiyatro Kumpanyası’nın kurucusu Kemal Kocatürk. Kocatürk neden bu ödeneği reddettiğini şu sözlerle açıklıyor:
“Bakanlığın bu ödeneği bir sadaka dağıtır gibi vermesinden dolayı zaten yıllardır bir çekince içindeydik. Fakat son gelinen noktada öyle bir ayrıştırıcı tutum takınıldı ki nedeni niçini belli olmayan bir şekilde bazı tiyatroların ödenekleri kesildi. Bunun yanı sıra ödeneğin verildiği tiyatroların içinde adını hiç duymadığımız naylon tiyatrolar olduğunu gördük. Bir de üstüne üstlük bu ödeneği alırken imzalanan protokole genel ahlak kriteri kondu. Çok muğlak bir ifade. Genel ahlak nedir? Hukuki hiçbir dayanağı olmadan sanatsal üretimi ahlakla baltalayabilecek bir tutum. Toplumun içindeki çürümüşlüğü yolsuzlukları rüşveti, ahlaksızlığı anlatmak genel ahlaka girecek mi? 24 tane koca koca adam küçücük bir kıza tecavüz edip ellerini kollarını sallaya salaya ortalıkta gezebiliyor ama siz bunu sahneye taşıyınca ahlaksız mı oluyorsunuz? Ben bu çifte standardı protesto ediyorum ve ödeneği reddediyorum. “
  
ZAFER DİPER: ‘PERDELER KAPANMAZ OYUNLAR SÜRER’
33 yıldır politik tiyatronun en önemli simgelerinden biri olan Bizim Tiyatro da ilk kez bu yıl ödeneği kesilen tiyatrolardan. Bu sezon iki devrimciyi sahnesine taşıyan Bizim Tiyatro’nun kurucusu Zafer Diper Kültür Bakanlığı’nın bu kararına şaşırmamış ama mücadelemiz sürecek diyor. Yıllardır Kadıköy’de oyunlarını sergileyen Diper konuyla ilgili şunları söylüyor:
 “Özel tiyatrolara devlet desteği için toplanan bazı kurul üyelerinin tiyatrolara, ‘Bu muhaliftir, bu değildir’ şeklinde ‘yardım yapılmaz’ denilerek ‘şerhli’ imzalanan kurul kararını Bakan Ömer Çelik’in onayladığı belirtildi. Çelik’in adı geçen ‘muhalif’ tiyatrolara yardım yapılmamasına kanaat getirdiği dile getirildi. İmzalanan destek yardımlarında ayrıca söz konusu ‘muhalif’ tiyatroların dosyalarının yanına Bakan Çelik tarafından ‘sıfır kanaat notu’ eklendiği de kaydedildi. Öte yandan, bazı jüri üyelerinin karşı çıkarak ‘tiyatrolara hangi gerekçeyle yardım yapmayacağız? Durum destek yardımlarına ilişkin belirlenen yönetmeliğe aykırı, dediği öğrenildi. Bir aklı evvel de (en doğruyu düşünür, her şeyi çok çok iyi bilir geçinen) diyor ki: ‘Yahu sen, bu devlete karşı durmuşun, Gezi diye yollara düşmüşün, şimdi de devletten para istiyorsun.’ Devletin parası nerden oluyor? Bizlerden topladığı vergilerle özel tiyatrolara destek sağlıyor. Önemli bir yanlışları da, o üç kuruşları vermeyerek, tiyatroları susturacakları düşüncesi. Özel tiyatrolar her koşulda oyunlarını sahnelerler. Devlet benim paramı vermedi diye, tiyatrosunun kapısına salya sümük kilit vuranı görmedim ben daha; perdeler kapanmaz: ‘oyunlar sürer’. Demokratik haklarımı kullanırım, Gezi’ye de giderim, toplantılara da katılırım, sana ne...”
 

ARŞİV