Tarikat yurtları yeniden gündemde

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Genel Başkanı Ömer Yılmaz, tarikat yurtlarının Talim ve Terbiye Kurulu tarafından saptanmış pedagojik formasyonu taşımadığını belirterek, bu yurtların kamulaştırma yoluyla kapatılması gerektiğini savundu

26 Ocak 2022 - 12:31

Üniversite Öğrencisi Enes Kara’nın intiharından sonra tarikat yurtları sorunu yeniden gündeme taşındı. Kara'nın tarikatların iç yüzünü ve maruz kaldığı baskıları ifşa eden bir video yayımladıktan sonra yaşamına son vermesi, hala bu oluşumların bünyesinde olan öğrencilerin yaşamları ve hayatları konusunda büyük soru işaretlerine yol açtı.

Konu ile ilgili olarak görüştüğümüz Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Genel Başkanı Ömer Yılmaz, “Dindar ve kindar bir nesil yetiştirme arzusunun yaşamda karşılığı yoktur” dedi.

Veli-Der’in, eğitim sisteminin  4+4+4 eğitim sistemine dönüştürülmesinden sonra kurulduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu dönüşüm sürecini geriletmenin dışında laik, bilimsel, eşit ve parasız (kamusal) eğitimi hedefleyen bir anlayışla yola çıktık. Ayrıca öğrenci velileri olarak yaşadığımız ortak sorunlarımızı bireysel olarak değil, daha örgütlü ve etkili bir şekilde dile getirip sonuç almak için böyle bir derneğe ihtiyaç olduğunu düşündük. MEB' in aldığı kararları ve yaptığı uygulamaları sahada yaşayıp görüyorduk. Haliyle yanlışları ve eksikleri de görüp bir veli gözüyle söylemek çok önemliydi. Kaldı ki bu durum demokratik bir hak olarak da ortaya konulabilir. Bu yüzden kendimizi bir sivil toplum örgütünden ziyade demokratik kitle örgütü olarak tanımlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUK HAKLARINA AYKIRI”

Tüm tarikat yurtlarının acil olarak kapatılarak kamulaştırılması gerektiğini dile getiren Yılmaz, “Bu yapılar çocuklarımızı okul öncesinden başlayarak üniversiteyi bitirene kadar kendi bünyelerine alarak faaliyet yürütüyorlar. Bu yapıların sunduğu eğitimin müfredatı ve içeriği, eğitim kapsamında değerlendirilmesi için gerekli koşulları sağlamamaktadır. Buralarda görevli kişiler, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca saptanmış pedagojik formasyon ve yüksek öğretim kriterlerini taşımamaktadır. Ayrıca çocukların bilişsel ve psikolojik gelişimlerine aykırı bir şekilde soyut bilgiler dayatılmakta, çocuk hakları normlarında var olan mevzuata da aykırı davranılmaktadır. Haliyle bu uygulamalar eğitim hakkı ve çocuk hakkı ihlalidir” dedi.

Bir an önce tarikat yurtları konusunda önlem alınması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Karaman’dan Aladağ’a, memleketin yüzlerce yerinde tarikat yurtlarında çocuklarımıza yaşatılan ortada. Buralar artık sadece dogmatik düşüncelerin çoçukların zihinlerine boca edilerek hayatlarının çalındığı yerler değil, aynı zamanda fiziki ve psikolojik şiddetin yaşandığı yerler haline gelmiştir. Muş’ta 12 yaşında bir çocuğumuzun Kur-an kursunda tuvalet kapısında asılı olarak bulunması, Antalya’da yine bir tarikat yurdunda gencimizin boğazı kesilerek katledilmesi ve son olarak Enes Kara’yı kaybetmemizle birlikte bir kez daha yüreğimiz parçalanmıştır. Eğer bir an önce önlem alınmazsa bu tür vakaların tekrarlama ihtimali yüksektir” şeklinde konuştu.

“EĞİTİM VE BARINMA TEMEL HAKTIR”

Barınma hakkının temel bir hak olduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Eğitim kamusal bir haktır. Barınma hakkı da tüm çocuklarımızın en temel hakkıdır. Sosyal devlet ilkesinin temel gereği olarak ücretsiz sağlanmalıdır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatta kalması ve demokratik bir eğitim alması, bu dinci döngünün kırılmasına, kamusal, bilimsel ve laik eğitimin yaşama geçirilmesine bağlıdır. Dindar ve kindar bir nesil yetiştirme arzusunun yaşamda karşılığı yoktur. Ancak oluşturulan kamusal ve toplumsal denetimden uzak yapılar, yaşamla bağları zayıflatılmış çocukların yaşamına mal olmaktadır. Geleceğe güvenle bakması gereken, özgüveni ve yaşam enerjisiyle de topluma umut olması beklenen çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatlarının bu şekilde karartılması, yıllardır izlenen politikaların ve toplum mühendisliğinin bir sonucu olarak görülmelidir. Çünkü çocuklarımız ve gençlerimiz, bir taraftan sistematik olarak izlenen politikaların diğer taraftan da bu politikalara ‘rıza’ gösteren ailelerin tahakkümü altındadır. Temel hak ve özgürlükleri yok sayılarak ve iradeleri hiçleştirilerek şekillendirilmek istenmektedirler.”

Çocukların ve gençlerin yaşamlarının ağır bir kuşatma altında olduğunu dile getiren Yılmaz, “Çocukların kendi potansiyellerini ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarması ve geliştirmesi gereken eğitim sistemi, bunun tam aksine çalışarak öğrencileri bu yapıların makbul gördüğü bireylere dönüştürmeye hizmet etmektedir. Bu nedenle eğitim politikalarıyla, cemaatlere terk edilen yurtlarla, ailelerin çocuk üzerindeki tahakkümüyle ve bu sistemi korumak için seferber edilen politikalarla çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşamları ağır bir kuşatma altındadır. Halbuki sorun, öğrencilerimizin kamusal, parasız ve nitelikli yurtlarda barınma hakkının sağlanmasının yanı sıra onlara demokratik, özgürleştirici, eşitlikçi ve laik bir barınma ortamının da sunulmasıyla çözülebilecektir. Böylesi bir politika ise mevcut düzenin kökten bir değişime uğratılmasını zorunlu kılmaktadır. Tüm tarikat yurtları kapatılarak kamusallaştırılmalıdır” dedi.

“DİNİ DUYGULAR SÜİSTİMAL EDİLİYOR”

“Velilerin ve öğretmenlerin görevi, bu yapıların yurtlarından çocukları uzak tutmaktır” diyen Yılmaz, “Birçok velinin yoksulluğunu ve dini duygularını suistimal edip bu yapıların içine çocuklarımızı çekerek dönüşüme tabi tutuyorlar. Her anne ve baba çocuğunun eğitim süreçlerini takip ederek onların yanında olmalıdır. Çocuklarını bu yapıların kucağına atmamalıdır” dedi.


ARŞİV