Okullarda "akran zorbalığı" tedirginliği!

Zorbalığın çocuğun uzun vadeli gelişimini etkilediğine dikkat çeken Klinik Psikolog İrem Gamze Arslan, akran zorbalığına uğrayan çocuğun sürekli tedirgin, içine kapanık ve kaygı yüklü olabileceğini söyleyerek zorbalığın önlenmesi için okul ile aile işbirliğine işaret etti

09 Ekim 2025 - 09:55

Uzun bir yaz tatilinin ardından okullar açıldı. Açılmasıyla da okullardan akran zorbalığı haberleri gelmeye başladı. Sözlü saldırılar bir yana fiziksel saldırıların boyutu o kadar büyüdü ki Çanakkale’nin Biga ilçesinde okul arkadaşı tarafından darp edilen bir çocuk yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Peki çocuklar ve ergenler neden birbirlerine zarar verme eğilimindeler? Klinik Psikolog İrem Gamze Arslan ile akran zorbalığını, etkilerini ve nasıl önlenebileceğini konuştuk. 

  • Akran zorbalığını nasıl tanımlarsınız?

Zorbalık (bullying), dolaylı veya doğrudan yapılan, süreklilik gösteren fiziksel ve psikolojik saldırganlıklar bütünü olarak tanımlanabilir. Akran zorbalığı ise yaşları görece birbirine yakın çocukların çoğunlukla güçlü (illa fiziki olması da gerekmez, nüfuzlu da olabilir) olan çocuğun gözüne kestirdiği daha güçsüz bir çocuğu dolaylı veya doğrudan sistematik bir şekilde fiziksel veya psikolojik olarak zorlamasıdır. Burada bir kelimenin altını çizmek istiyorum. Günümüzde iki çocuk anlaşamadığı zaman bir çocuk zorba olarak yaftalanır. Fakat çocuklar anlaşamayabilir, anlaşamamak zorbalık değildir. Bir eyleme zorbalık adını verebilmemiz için “amaçlılık”, “süreklilik” ve “güç dengesizliği” gibi belli koşulların bir arada olması gerekir. 

  • Hangi davranışlar akran zorbalığıdır?

Akran zorbalığının türleriyle birlikte bağlantılı bir soru. Akran zorbalığını fiziksel, psikolojik (duygusal), sözel ve siber olmak üzere dört başlık altında inceleyebiliriz. Fiziksel zorbalıkta; zorba kişi karşısındakine doğrudan fiziksel güç uygular. Bunlar; itme, vurma, eşyalarını kırma ya da saklama gibi davranışlar olabilir. Kız çocuklarda da görülmekle birlikte erkek çocuklarda görülme oranı daha fazladır. Sözel zorbalık, zorba kişinin kullandığı sözler ile kurbanı yaralamasıdır. Doğrudan sarf edilen sözlerle kurbanın incitildiği zorbalık türüdür. Alay etme, küçümseme, hakaret, lakap takma gibi eylemler sözel zorbalıktır. Kız ve erkek çocuklarında yaklaşık olarak aynı sıklıkla görülür. Psikolojik (duygusal) zorbalık ise zorba kişinin fiziksel veya sözel güç kullanmadan kurbanlarını dolaylı olarak incittiği zorbalık türüdür. Bu sebeple literatürde dolaylı zorbalık olarak da geçer. Bu türün diğerlerinden farkı zorba kişi kurbanı direkt karşısına almaz. Burada izlenen yol diğer akranların kurban hakkında iyi düşünmemesini sağlamaktır. Örnek olarak; grup dışına itme, arkadaşlık ilişkilerinden dışlama, görmezden gelme gibi davranışlar gözlemleriz ve genelde kız çocukları arasında daha yaygındır. Siber zorbalık ise elektronik (sanal) yolla gerçekleşen, zorba kişinin anonim olduğu, internetin olduğu her yerden zorba kişinin kurbana eriştiği zorbalık türüdür. Sosyal medyada küçük düşürme, özel bilgileri paylaşma, çevrimiçi tehdit.

“BİREYSEL BİR  KÖTÜLÜK DEĞİL”

  • Neler zorbalığa zemin hazırlıyor, yol açıyor?

Akran zorbalığı genellikle bireysel kötülük olarak görülür fakat akran zorbalığı sadece bireysel bir “kötülük” değil, çocuğun içinde büyüdüğü aile, okul ve toplumsal iklimin ürünüdür. Akran zorbalığı, “çocuğun ruhsal dünyası ile dış dünyanın kesişiminde” filizlenir. Bunu daha da açarsak hem bireysel olarak örneğin çocuğun dürtüleri üzerindeki hakimiyeti, empati kurma kapasitesi, hem aile ve öğretmenler ile kurulan ilişki hem de toplumsal ilişkilerin  toplam bir ürünüdür. Zorbalığın saldırganlık kısmına sürekli odaklanılır fakat unutulan kısım işlevsiz ve negatif de olsa zorbalığında bir ilişki çeşidi olmasıdır. Zorba davranışlar sergileyen birey aslında “agresyon üzerinden” bir öteki ile ilişki kurmaktadır. Bu ilişkisel boyut gözden kaçarsa akran zorbalığının nasıl bir zeminde geliştiğini anlamaz ve müdahale etmede eksik kalırız. Çocuklar rol modelleri ile öğrenir. Evde şiddet, aşağılama ya da otoriter/ihmal edici ebeveynlik tarzları, çocuğun zorbalığı normalleştirmesine yol açabilir. Ebeveynin aşırı koruyucu veya ilgisiz tutumu çocuğun sağlıklı sınır deneyimi yaşamasını engeller, ya saldırganlığa yönlendirir ya da mağdur olmaya açık hale getirir. Bunun yanı sıra çocuğun içinde olduğu okul ve diğer sosyal gruplarda rekabetçi ve başarı odaklı bir yaklaşım çocukların sadece başarılı olduklarında değer göreceği hissi vererek çocukları zorbalık sergilemeye itebilir. Çünkü zorba çocukların daha havalı/başarılı olduklarını düşünebilir. Okul ortamında öğretmenlerin pasif kalması ya da görmezden gelmesi, zorbalığı pekiştirir. Bunun yanı sıra akran dinamiklerinde olan “güçlü olanın yanında olma” durumu da sessiz bir onaydır ve zorbalığı besleyici etkisi vardır.

  • Psikolojik ve fiziksel olarak çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir?

Zorbalık yalnızca anlık bir yara bırakmaz, çocuğun uzun vadeli gelişimini de etkiler. Hatta geçmişte yaşanan zorbalığın etkilerini yetişkin yaşamında zaman zaman gözlemleyebiliriz. Akran zorbalığına uğrayan çocuk sürekli tedirgin, korkulu ya da içine kapanık olabilir. Depresif ve kaygı yüklü olabilir. Sistemik olarak “kötüye” maruz kaldığı için kendisi ile ilgili “ben yanlışım” algısı geliştirebilir, özgüveni etkilenebilir. Okula karşı isteksizlik, okul fobisi görülebilir. Sosyal olarak geri çekilebilir ve kendisini yalnızlaştırabilir. Özellikle ergenlik döneminde maruz kalınan zorbalıkta ergen “ben kimim “sorusuna sağlıklı bir yanıt vermekte zorlanır bu da gelişimi etkiler. Akran zorbalığına maruz kalan çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu tepkileri gözlemlenebilir. Bunlar akran zorbalığının psikolojik etkileri. Fiziksel etkilerine bakarsak öncelikle akran zorbalığına maruz kalan çocuk kronik stres yüklüdür. Bu durum da çocuğun hastalıklara daha açık hale gelmesine yol açabilir. Sık hastalanabilir. Bununla birlikte çocuk bu stresi fiziksel hastalığın yanı sıra somatizasyon şeklinde de yaşayabilir. Fiziksel olarak açıklanamayan tıbbi bulgular yaşayabilir. Örneğin okula gitmeden önce mide bulantısı yaşaması gibi. Zorbalık türüne bağlı olarak özellikle fiziksel zorbalıkta çocuğun vücudunda morluklar ve yaralanmalar oluşabilir. Zorbalığa maruz kalan çocuk zaman zaman kendi bedenine de zarar verebilir, bunun sebebi ise agresyonunu (öfkesini) zorbaya yansıtamadığı içindir. Uyku sorunu ve yeme bozuklukları yaşayabilir.

“ÇÖZÜM İÇİN İŞBİRLİĞİ ŞART”

  • Nasıl önlenebilir? Aileler ve öğretmenler önlenmesi için neler yapabilir?

Zorbalığı önleme konusunda okul yönetimi ve ailelerin işbirliği içinde çalışmaları elzemdir. Çocuklar onay ve kabul görmek için zorba davranışlar sergileyebilir. Aileler bunun farkında olmalı ve çocukları ile ilgili istekleri, beklentileri konusunda net olmalıdır. Ailece geçirilen zamanlarda çocuğu sıkmadan, arkadaşları hakkında onlarla konuşmak, arkadaşlıklarının sevdikleri/sevmedikleri kısımlarını yargılamadan dinlemek önemli. Eğer zorbalık gerçekleştiyse aileler sakin kalmalı. Zorbalık nerede ve nasıl meydana geldi bu öğrenilmeli. Çocuğu dinlemeli! Nasıl yardım edebilir diye düşünmeli, okul ile işbirliği içinde olmalı. Eğer bu yetmiyorsa okul dışı profesyonel destek alınmalı. İşbirlikçi olmak önemli. Zorba veya kurban fark etmez aileler çocukları ile empati kurmalı. Durumu tartışmak yerine çocuğun duygularını anlamalı ve onları aynalamalı. Aile çocuğu da düşünme kısmına katmalı. Çocuk dışarıda bırakılarak değişim dönüşüm yapılamaz. Aileler çocukların sosyal, duygusal ve düşünceleri hakkında yargılayıcı olmamalı. Eleştirilen çocuklar kötü hisseder, boşaltım ihtiyacı duyar. 

Okul, çocuğun gününü evinden sonra en fazla geçirdiği yer. Orda olan tüm yetişkinlerin çocuklara rol model olması ve alan açması önemli. Öncelikle, okulda görev alan tüm personelin ve öğrencilerin zorbalığın ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Bilinmeyen ve fark edilmeyen zorbalık zamanla büyür. Okulun rehberlik bölümünün zorbalık hakkında bilgilendirici seminerler, broşürler hazırlaması önemli. Mağdurlara hızlı bir şekilde müdahale edilmesi ve farkındalıklarının artırılması önemli. Buna ek olarak zorbalık hakkında konuşmaya cesaretlendirilmeliler. Zorbalık sonrasında net sınırlar oluşturulması, zorbalığın sosyal olarak kabul edilmeyen bir davranış olduğunun çocuğa fark ettirilmesi gerekiyor. Zorbaca davranış sergileyen çocuğu aile cezalandırmak isteyebilir, ailenin bu konu hakkında bilgilendirilmesi, cezanın tam tersine zorba davranışı artıracağı söylenmeli. Yaş olarak büyük olan öğrenciler, küçüklere destek olmak için cesaretlendirilmeli. Okulda zorbalığa ilişkin bir politika ve komitenin oluşturulması zorbalığı önleme konusunda önemli bir etken olabilir. 

“DEĞERSİZ VE YETERSİZ HİSSETME”

  • Peki ya yetişkinlikteki yansıması?

Yetişkinlikte ilişkilerde güvensizlik, işte zorlanma ya da kendine yönelen acımasız eleştiriler, çocuklukta yaşananların devamı olabilir. Zaman zaman biz yetişkinler de birbirimize karşı zorbalık davranışları sergiliyoruz. Özellikle işyeri gibi güç statüsünün olduğu alanlarda. Yetişkinlikteki yansımaları da yine psikolojik ve fiziksel olarak inceleyebiliriz. Kişi kaygı ve depresyona eğilimli olabilir. “Ezilen” taraf olmak ve bunu içselleştirmek yetişkinlikte hâlâ kendini değersiz ve yetersiz hissetmeye sebep olabilir. Travmanın tekrar şeklinde karşımıza çıkabilir. Örneğin zorbalık deneyimi iş ortamında ya da sosyal hayatta tekrar eden “mağduriyet” örüntülerine yol açabilir. Hatta yetişkin yaşamında kişi maruz bırakan etkin bir konuma gelip zorbalık davranışları sergileyebilir. Bunun yanı sıra eleştiriye karşı aşırı hassasiyet, otoriteyle ilişkilerde güçlük gözlemlenebilir ve bu durum sosyal uyumu bozabilir. Kişi içine kapanabilir ve herkese uyumlanma tepkisi verebilir. 

 

ARŞİV