“Kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimiz”

Kıdem tazminatının kalkıp kalkmayacağı, yeni düzenlemenin ne gibi değişiklikler getireceği hala merak konusu. Genel-İş Sendikası İstanbul Bölge Temsilcisi Nevzat Karataş ile yapılmak istenen değişiklikleri ve bu değişikliklerin nelere yol açacağını konuştuk

06 Ağustos 2020 - 19:17

“Kıdem tazminatı kalkacak mı?”, “Kıdem tazminatı nasıl düzenlenecek?” gibi sorular epeydir gündemde. Henüz resmi olarak bir tasarı sunulmasa da kamuoyunda kıdem tazminatına yönelik çeşitli modeller tartışılıyor. Biz de kıdem tazminatının önemini ve yapılması planlanan düzenlemeleri Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) İstanbul Bölge Temsilcisi Nevzat Karataş ile konuştuk.

Karataş, kıdem tazminatının işçinin iş güvencesi olduğunu belirtiyor ve şöyle anlatıyor: “Bu hak, işçinin işten ayrıldığında sahip olduğu bir gelir ve gelecek güvencesi olmasının yanı sıra işverenlerin, işçileri keyfi bir şekilde işten atmalarını engelleyen bir koruma mekanizmasıdır. Kıdem tazminatı almak için çalışanın o işyerinde en az bir yıl çalışmış olması zorunludur. Kıdeme hak kazanmış çalışan kaç yıl çalışmışsa o kadar yıl tazminata hak kazanır. İşçilerin kıdemliliği arttıkça ücretleri ve hakları artar.”

Sendikalı işyerlerinde kıdemli işçilerin haklarının görece daha yüksek olduğunu söyleyen Karataş “Özel sektör dahil birçok işyerinde yasada belirlenen 30 günlük kıdem tazminatı gün sayısı toplu iş sözleşmeleri ile daha da arttırılmış. Bu işçilerin büyük bölümü kıdem tazminatlarını tavandan alabilmektedir. Bu yüzden de işçi için kıdem tazminatı bir iş ve gelir güvencesidir” diyor.

İKİ MODEL ÖNERİLİYOR

Kıdem tazminatına yapılacak düzenleme hakkında ellerine resmi bir önerinin ulaşmadığını söyleyen Karataş, bazı taslak ve modellerin gündeme geldiğini ancak resmiyet kazanmadığını ifade ediyor. Karataş, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre karma model veya fon modelinin önerildiğini belirtiyor.

Karma modeli Karataş şöyle açıklıyor: “Karma modelde hem eski sistem devam ediyor hem de yeni fon sisteminin devreye girmesi planlanıyor. Mevcut kıdem tazminatı sistemi her hizmet yılına karşılık 30 günlük ücret üzerinden ödeniyor. Yeni sisteme göre 30 günlük kıdem tazminatının 19 günü mevcut sistemdeki gibi devam ederken, 11 günü Kıdem Tazminatı Fonu'nda birikecek. Yeni sistemde yüzde 5.33 kıdem hakkı, eski kıdem tazminatı hükümlerine uygun olarak korunurken, yüzde 3 işveren katkısı, çalışanın bireysel fon hesabına aylık olarak yatırılacak. Böylece çalışan, sözleşmesi kıdem tazminatını hak edecek şekilde sonlandırılmış ise yüzde 5.33 (19 gün) kıdem tazminatını alacak, yüzde 3'lük (11 gün) prim de fon hesabında tutulacaktır.”

Fon modelini ise Karataş şöyle anlatıyor: “Bu modelde her ay işverenin %4, işçinin %2,5, devletin de %1 prim ödemesi yaparak bir fon oluşturulması planlanıyor. Bu modelde, karma modele göre işçinin kıdem tazminatı hakkı neredeyse tümden ortadan kalkıyor, işverenin kıdem tazminatı yükümlülüğü zayıflatılıyor ve işçilerin ücretinden prim ödeme zorunluluğu getiriliyor.” 

Karataş’ın aktardığına göre her iki modelde de işçiler, Kanun’da belirtilen koşulları sağlamış olsalar dahi kıdem tazminatı haklarını alabilmeleri için 60 yaşına kadar beklemesi gerekiyor. 60 yaşına gelen işçinin fonda biriken paranın yalnızca yüzde 25’ini peşin alabileceğini söyleyen Karataş “Geriye kalan tutar aylık olarak emeklilik maaşlarına eklenecektir. İşçi ancak 75 yaşına geldiğinde fondaki parasının tamamını alabilecek. Ancak buna istisna olarak ilk konut alımı, evlilik ve ağır hastalık durumunda fondaki birikimin sadece yüzde 10’unu kullanabileceği söylenmektedir.”

Her iki modelin de kabul edilebilir olmadığını söyleyen Karataş “Yapılmak istenen değişikliklerin tek amacı, kıdem tazminatını ortadan kaldıracak şekilde miktarını düşürmek, kıdem tazminatı hakkını emekli ikramiyesi haline dönüştürmek ve işveren yükümlülüğünü  ortadan kaldırmaktır. Bu nedenlerle de diyoruz ki “kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimiz” ve 80 yıllık bir mücadele ile kazandığımız bu hakkı gasp ettirmeyeceğiz.” diyor.

“KOŞULLAR KALDIRILMALI”

Kısa çalışma ödeneği hakkında da konuştuğumuz Karataş, 14 Temmuz’da meclise sunulan yasa teklifinde işverene kolaylık, işçiye ise yeni yükler getirildiğini söylüyor. Teklif hazırlanırken sendikadan öneri ve görüş alınmadığını belirten Karataş “Teklifin 2. Maddesi, kısa çalışma ödeneği konusunda Cumhurbaşkanına 31 Aralık 2020’ye kadar tanınan uzatma yetkisinin sektörel olarak da ayrı ayrı kullanılabilmesine olanak tanıyor. Ancak kısa çalışma ödeneği yararlanma koşulları zorluğunu koruyor (son üç yılda 450 gün çalışma ve son 60 gün aralıksız çalışma koşulu). Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları kaldırılmalı ve Covid-19 döneminde işçilerin kısa çalışma ödeneğinden koşulsuz yararlanması sağlanmalıdır.” diye aktarıyor.

Karataş teklifin 4. maddesini ise şöyle anlatıyor: “İşten çıkarma yasağının ve ücretsiz izin uygulamasının 30 Haziran 2021’e kadar sürmesi için Cumhurbaşkanına yetki veriyor. Ücretsiz izin uygulamasının (nakdi ücret desteği) neredeyse bir yıl daha uzatılması işçilerin ayda 1.168 TL’ye mahkûm edilmesi, işçilerin fesih haklarını kullanamamaları ve kıdem tazminatlarını alamamaları anlamına gelmektedir.


ARŞİV