KAL’da öğrencilerin rant tedirginliği sürüyor

Proje-ihale kapsamında yenilenmesi gündemde olan KAL’in öğrencileri ve velilerinin, yenileme sürecinin şeffaf yürütülmemesi, arazisinin iştah kabartan bir yerde olması nedeni ile okulun geleceği konusunda yaşadıkları endişe devam ediyor. 

14 Temmuz 2021 - 14:55

İstanbul Valiliği’nin Dünya Bankası ile yaptığı proje-ihale kapsamında Kadıköy Anadolu Lisesi (KAL) için yıkım kararı verilmişti. Proje okul adı altında öğretmenleri başka yerlere gönderilerek eğitim kalitesiyle oynandığı iddia edilen, arazisiyle rantiyecilerin iştahını kaparttığı ifade edilen okulun öğrencileri ve velileri, şeffaf yürütülmeyen yıkım-ihale sürecine şüpheyle bakıyor, duruma tepki gösteriyor. 

Kadıköy’ün en değerli arsalarından birine konumlanan Kadıköy Anadolu Lisesi’nin akıbeti herkesi endişelendiriyor. Kamu yöneticilerinin şeffaf olmaması nedeni ile okulun geleceğinden endişe eden öğrenciler ve velilerin kurduğu dernek olan VELİ DER yöneticisi, gazetemize konuştu. 

BAHÇESİ OTOPARK OLARAK KULLANILDI

Öğrenci Veli Derneği (VELİ DER) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Aydoğan, Kadıköy Anadolu Lisesi’nin durumu hakkında şunları söylüyor: “Kadıköy Anadolu Lisesi, ülkemizin geçmişten bugüne en köklü ve başarılı liselerinden biri. Proje okulları adı altında yapılan uygulamayla birçok öğretmenimiz başka okullara sürgün edilerek okulların başarısı düşürülüyor. Kadıköy Anadolu Lisesi de bu uygulamayla karşı karşıya kaldı. Öğrencilerin kendi emekleriyle oluşturdukları kültür-sanat faaliyetlerine son verildi. Açıkçası KAL kültürü ve tarihi, okul idaresi tarafından yok edilmek istendi. Kadıköy Anadolu Lisesi’nin arazisi, Kadıköy’ün en değerli bölgesinde olduğu için birilerinin iştahını kabartmış durumda. Bahçesi yakın zamana kadar otopark olarak kullanıldı. KAL’ın yıkım kararını büyük bir rant ve talan projesi olarak görüyoruz ve bir an önce öğrencilerimizin ve velilerin endişelerini ortadan kaldıracak şeffaf bir bilgilendirmenin yapılması gerektiğine inanıyoruz.”

“BİRÇOK OKUL ARAZİSİ TALAN EDİLDİ”

Öğrenci ve velilerin bu durumdan son derece rahatsız olduklarını dile getiren Aydoğan, “Veliler ve öğrenciler hem okulun tarihinin, geçmişinin oluşturduğu kültür ve geleneğin tasfiye edilmek istenmesinden hem de arazinin talan edilmesinden şikâyetçi. İstanbul’da birçok okul arazisi talan edildi. Daha önceki tecrübelerimizden yola çıkarak okul idaresinin tutarsız, eksik ve yanlış bilgilendirmelerinden, öğrencilerimizin farklı okullara gönderilmek istenmesinden dolayı kuşku ve endişelerimiz artıyor. Ülkemizin en güzel okullarından biri olan Kadıköy Anadolu Lisesi kültürüyle, tarihiyle, geleneğiyle tasfiye edilmek isteniyor. Veli ve öğrencilerin ‘Okuluma Dokunma’ çığlığını büyütmemiz gerekiyor” diye konuştu. 

Aydoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem gerekçesi ile KAL’ın tasfiye edilmesine, arazisinin rant ve talanına, öğrencilerimizin farklı okullara gönderilerek parçalanmalarına izin verilmemelidir. Elbette öğrencilerimiz depreme dayanıklı ve güvenli binalarda eğitim görmelidir ancak bu bütün süreçlerin şeffaf, açık ve demokratik bir şekilde sürdürülmesiyle mümkündür.” 

“FİLM SETİNE ÇEVRİLDİ”

Kadıköy Anadolu Lisesi 9.sınıf öğrencisi Jana Güneş, “Okulumuzun yıkım kararı yaklaşık 4 – 5 yıldır gündemde olan bir konuydu. İlk plana göre önce yatakhane binası yıkılıp yeniden yapılacak, bu süre içinde yatılı öğrenciler prefabrik pansiyon binalarında kalacak, daha sonra ise yatakhane binası yeniden yapıldığında öğrenciler orada eğitim görürken ana bina yıkılıp yeniden yapılacaktı. Bu sayede öğrenci birliği bozulmayacak, okulun internet sitesinde belirtildiği gibi, ‘kek bir öğrenci dışarıya gönderilmeksizin’ inşaat tamamlanmış olacaktı. Bu plana dayanılarak 2017 yılında yatakhane binamızın 2 yıl içerisinde yıkılacağı ve yeniden yapılacağı söylenilerek yatılı öğrenciler prefabriklere gönderildi. Ancak bu binanın yıkımına 2019 yılında başlandı ve biz online eğitim sürecinde zaten okulda değilken, bu binanın yapımına dair hiçbir gelişme kaydedilmedi. Şimdi ise bu plana uyulamayacağı, hazırlık, 9 ve 10. sınıfların Göztepe’de bulunan Halil Türkkan Ortaokulu’na, 11 ve 12. sınıfların ise İstanbul Kadıköy Lisesi’ne gönderileceği ve bütün okulun inşaat sürecinin sadece 20 ay süreceği söyleniyor. Bizler neden öğrencilerin kampüs içinde kalacağı ilk plana uyulmadığını sorduğumuzda; çok uzun süreceği, öğrencilerin inşaattan rahatsız olacağı, her şeye öğrenciler düşünülerek karar verildiği, en önemli konunun bizim rahatımız olduğu söyleniyor. Ancak biz biliyoruz ki gerçekten öğrencileri düşünselerdi inşaat bahanesiyle öğrencileri almadıkları okulu, para kazanmak için önce otoparka, sonra film setine çevirmezlerdi. Ayrıca bu süreçte bize hiçbir şekilde bilgi verilmiyor, toplantılarda bu konuyla ilgili sorular sordukları zaman velilerimizin sesleri kapatılıyor. Süreç boyunca kesinlikle hiçbir şekilde muhatap alınmıyoruz” diyor.

“DAYANIŞMANIN YIPRANMASINDAN KORKUYORUZ”

Kadıköy Anadolu Lisesi 11.sınıf öğrencisi Senem Nur Pektaş ise konuyla ilgili şunları söylüyor: “Gideceğimiz okulların depreme dayanıklılık durumu bizimkinden daha mı iyi? O okulların sağlam olduğuna dair alınmış bir rapor var mı? Biz bunları bilmiyoruz. Bu konuda bizlere açıklama yapılmıyor. Ayrıca bu noktada Halil Türkkan Ortaokulu ve öğrencilerinin de rahatsız olduklarını ve liseli ile ortaokullu öğrencilerin aynı kısıtlı mekânda eğitim görmesinin sağlıksız olduğu da ortada. İki farklı okula gönderildiğimizde hepimiz mağdur olacağız. Okulumuzun en önemli özelliği kulüp faaliyetleri ve sosyal-kültürel etkinlikleridir. Bizim okulumuzda çoğu kulübün çalışmalarını yapmasına olanak sağlayan bir kulüp odası var. Gideceğimiz ayrı okullarda ne kulüp odamız ne de faaliyetlerimizi beraber yapabileceğimiz 11, 12. sınıf arkadaşlarımız olacak. Sadece kulüp faaliyetleri de değil, okuldaki öğrenci birliği bozulacak, idarenin üzerimizde kurmaya çalıştığı baskı artacak. Özellikle okulumuzda kadın öğrencilere uygulanan baskıyı ancak kadın dayanışması ile aşabiliyoruz, failleri koruyan idari yönetime karşı elimizdeki güç dayanışmamızdır. İki ayrı binaya ayrılma ile bu dayanışmanın yıpranmasından korkuyoruz. Bu süreçte bizim öncelikli talebimiz muhatap alınmaktır. Kimsenin bize sanki bu okul bizim değilmiş gibi muamele yapmaya hakkı yok. Burası bizim okulumuz, idarenin değil. 


ARŞİV