“Kadıköy Belediyesi’nin attığı adım halk sağlığı için önemli”

‘Zehirsiz Kent’ olma sözü veren Kadıköy Belediyesi’nin attığı adımla doğa dostu alternatiflere yönelecek belediye sayısının artacağını öngören Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, “Kadıköy Belediyesi’nin attığı bu adım, halk sağlığı alanında önemli bir adımdır” dedi

22 Eylül 2022 - 10:47

Kadıköy Belediyesi, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Zehirsiz Sofralar Platformu işbirliğiyle Zehirsiz Kentlere Doğru projesi kapsamında yürütülen Zehirsiz Kentler Kampanyası’na katılarak önemli bir adım atmıştı. Belediye, pestisitlerin ve kimyasal biyosidal (canlıkıran) ürünlerin kullanımını azaltacağını ve zehirsiz uygulamaları yaygınlaştıracağını duyurmuştu.

Zehirsiz Kentler Kampanyası’nın talepleri doğrultusunda imzaladığı İyi Niyet Belgesi ile Kadıköy halkının daha yeşil ve daha sağlıklı bir çevrede yaşaması için ekolojik ve doğa dostu alternatiflerin kullanılacağına dair söz veren Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, zehirsiz kentlerin öncü belediyeleri arasına adını yazdırmıştı. Kadıköy, Samsun Büyükşehir Belediyesi’nden sonra kararlılığını ortaya koyan Türkiye’nin ikinci, İstanbul’un ise ilk belediyesi olmuştu.

Kadıköy Belediyesi’nin attığı bu adımın önemini ve halk sağlığı açısından ne anlama geldiğini Zehirsiz Sofralar Platformu Koordinatörü ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu ile konuştuk.

Kadıköy Belediyesi, Zehirsiz Kentler Kampanyası’nın talepleri doğrultusunda İyi Niyet Belgesi’ni imzalayan ilk ilçe belediyesi oldu. Atılan bu adımın önemi nedir?

Zehirsiz Sofralar Platformu’nun ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin sağlıklı bir gelecek için yürüttüğü çalışmalarının kamuoyunda ve karar vericilerde karşılık bulması bizlerin geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Günümüzde pek çok kimyasalın insan, çocuk sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve doğal varlıklar üzerinde etkisi yeterince araştırılmadan piyasaya sürülmesine izin veriliyor. Bu kimyasalların birlikte etkileşim içinde nasıl bir tahribata yol açabileceği ise hiç değerlendirilmiyor. Bu da bizlere sağlık sorunları, çevre felaketleri ve ekonomik kayıplar olarak geri dönüyor. Bu kimyasalların sadece bir grubu olan pestisitler ve biyosidal ürünler kentlerimizde, başta belediyelerimiz tarafından olmak üzere sağlıklı, doğa dostu alternatifleri bulunmasına rağmen yoğun biçimde zararlı mücadelesinde kullanılıyor.

Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de zehirsiz kent olma yolunda önemli adımlar atılıyor. Pek çok kent kademeli bir geçiş planı ile bu kimyasalları kullanmaktan vazgeçiyor. Kadıköy Belediyesi gibi, halk sağlığını tehdit eden zararlılar ile mücadele konusunda ekolojik ve doğa dostu alternatiflere yönelmeye başlayan belediyelerimizin ortaya koyduğu iyi örnekler, model uygulamalar sayesinde önümüzdeki yıllarda bu kararlılığı beyan eden ve uygulamaya başlayan belediyelerin artacağını ümit ediyoruz. 

Kadıköy Belediyesi’nin bu adımı, diğer il ve ilçe belediyeleri için de teşvik edici olacak mıdır?

Zehirsiz Kentlere Doğru Projemizin ilk aşamasında 47 belediyeden 54 birimin katılımı ile düzenlenen anket sonucunda yayımlanan “Türkiye’deki Belediyelerin Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu”na göre belediyelerimizin pek çoğu pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararlarının farkında, alternatifler konusunda bir kısım bilgiye sahip ama pek çoğu henüz bunları ne yazık ki uygulamaya geçmiş durumda değil. Bazı uygulama ve teknikler için ARGE faaliyetleri yürütülmesi, yerli üretimin gerçekleşmesi, alternatif teknolojilerin yaygınlaşması gerekiyor ama diğer yandan sivrisineklere karşı bakteri kullanımı gibi doğa dostu pek çok uygulama da yaygınlaşmış durumda. İl ve ilçe belediyelerimizin bu konuda adım atmaları, iyi niyet belgesi gibi belgeler veya belirli taahhütler ile hedef koymaları gerekiyor. 

Atılan bu adımın Kadıköylüler için ne gibi yararları olacağını öngörüyorsunuz?

İtalya’nın Güney Tirol bölgesindeki 19 çocuk oyun alanından, dört okul bahçesinden ve bir pazar yerinden alınan 96 çim örneğinin analiz sonuçlarına göre, tespit edilen 32 pestisit etken maddesinin yüzde 76’sının hormonal sistemi bozucu kimyasallar olduğu ortaya çıktı.

ABD’de yapılan bir incelemeye göre ise okullarda en yaygın kullanılan 40 pestisitten 28’inin muhtemel veya olası kanserojen olduğu, 26’sının üreme sistemi etkileri yarattığı, 26’sının sinir sistemine hasar verdiği ve 13’ünün doğum kusurlarına neden olduğu tespit edildi. İklim Değişikliği ve Su Yönetimi Sempozyumu’nda sunulan, Türkiye’de su kalitesine dair rapora göre, sularımızda tespit edilen 49 mikrokirleticinin 33’ü pestisitlerden oluşuyor. Bilimsel çevrelerce her geçen gün bu zehirlerin zararlarına dikkat çekiliyor ve kentlerde kullanımına yönelik yeni araştırmalar yayımlanıyor.

Pestisitler yalnızca hedefledikleri canlılara zarar vermekle kalmaz, insanlar da dahil olmak üzere hedef-dışı canlılar üzerinde de genelde öngörülemez ve olumsuz etkileri var. 

Çeşitli kronik hastalıkların belirli pestisitlere maruz kalmakla doğrudan ilişkisini kanıtlamak çok zor olsa da bazılarının kanser, üreme ve gelişim bozuklukları gibi ciddi sorunlara yol açabilen özelliklere sahip olduğunu biliyoruz. Pestisitlere uzun süreli maruz kalmak, Parkinson, astım, depresyon ve anksiyete, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (ADHD) gibi hastalıklarla ilişkilendiriliyor. Kadıköy Belediyesi’nin attığı bu adım da halk sağlığı alanında önemli bir adımdır.

Zehirsiz Kentler Kampanyası’nın hem yurttaşlar hem de yerel yönetimler açısından önemini anlatır mısınız?

Kampanya belediyeleri hedef alıyor gibi görünse de hem kampanya, hem web sitesi hem de yayınlarımız aslında vatandaşları da hedef alıyor. Zehirsiz Kent olmak ancak bilinç düzeyinin artması ve katılımcılık ile mümkün. “Vatandaşlar İçin Zehirsiz Kentlere Doğru Uygulamalar Rehberi”nde zararlılarla doğa dostu mücadele detaylı bir şekilde anlatılıyor. İl/ilçe halkı bu kimyasalların zararları konusunda bilinçlenirse hem alternatifleri için talepte bulunur, bu konuları kent konseyi gündemlerine taşır hem de zararlı mücadelesine aktif biçimde katılır. Örneğin, ülkemizde hızla yayılan asya kaplan sivrisineği ile mücadele ancak halkın aktif katılımı ile mümkün olabilir. Kampanya metni içerisinde halkımızın belediyelere ulaştırabileceği bir dilekçe örneği de bulunuyor. 

Belediyelerimizden ise bu yolda mevcut durum analizi yapmalarını, pestisitlerden vazgeçme yolunda politika oluşturmalarını ve bu konuda kararlı adımlarla ilerlemelerini, kademeli geçiş süreci için stratejik eylem planının hazırlamalarını, denemeler veya pilot projeler yürütmelerini, kamu farkındalığı yaratmalarını ve katılımcılığın sağlanmasıı yönünde çalışmalarını, belediye meclisi üyelerinin siyasi desteğini almalarını bekliyoruz. Bu süreci detaylı biçimde işlediğimiz “Belediyeler İçin Zararlılarla Zehirsiz Mücadele Rehberi”ni ilgili tüm belediyelerimize gönderiyoruz.

Buğday Derneği olarak, bu yönde belediyelerimizi desteklemeye ve işbirliklerinin geliştirilmesi için çalışmalar yürütmeye devam edeceğiz. “Zehirsiz Kentler için Harekete Geç” kampanyası vatandaşlar ve belediyeler nezdinde ilgi görür ve başarıya ulaşırsa halk sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve doğal varlıkların korunması adına önemli bir adım atılmış olacak.


ARŞİV