Hügnen Evi arazisi imara mı açılacak?

Üçüncü derece Doğal-Sit alanı olan Bostancı’daki tarihi Hügnen Evi arazisi “Doğal Sit – Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanı” olarak tescil edildi. Geçtiğimiz yıl alınan karara göre, “Koruma Kullanım Alanı” olarak belirlenen arazilerde turizm ve sanayi tesisi yapılabilecek

11 Ocak 2018 - 08:53

Kadıköy’ün ve İstanbul’un önemli tarihi yapılarından biri olan Bostancı’daki “Hügnen Evi ve bahçesi” için yeni bir karar alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 4 Aralık 2017’de aldığı karara göre; 1975 yılında Doğal-Sit ilan edilen 11 dönümlük arazi ve ev “Doğal Sit – Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanı” olarak tescil edildi.

KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

Bakanlığın aldığı karardan sonra söz konusu arazinin imara açılacağı tartışması başladı. Bu tartışmaya neden olan görüş ise 25 Ocak 2017’de Resmi Gazete’de yayınlanan Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı. Bu kararda Doğal Sit – Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanı; “Koruma bölgeleriyle bütünlük gösteren, korumaya katkı sağlayacak, doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır” şeklinde tanımlanıyor. Kararda ayrıca bu alanlarda üst ölçekli planlara uygun olmak şartıyla sanayi tesislerinin yapılabileceğine de yer veriliyor.

ANIT AĞAÇLAR BULUNUYOR

İki köşkün bulunduğu arazi,  üzerinde anıt ağaçlar yer aldığı için 1975 yılında Doğal Sit alanı olarak tescillendi. 2010 yılında ise İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yeni bir karar alarak araziyi “III. Derece Doğal Sit Alanı” olarak güncelledi. Parsel için 2008 yılında hazırlanan 1/5000 ölçekli Kadıköy, Merkez E-5 (D-100) Otoyolu Ara Bölgesi Nazım İmar Planı’na açılan dava sonucunda arazinin “III. Derece Doğal Sit Alanı” ve “Az Yoğunluklu Konut Alanı” düzenlemesi 2009 yılında iptal edildi.

“DOĞAL SİT NİTELİĞİ DEĞİŞMEDİ”

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulum Üyesi Nuray Çolak kararı Gazete Kadıköy’e değerlendirdi. Alanın doğal sit niteliğinde bir değişme olmadığını söyleyen Çolak, şu bilgileri paylaştı: “Son dönemde yapılan değişikliklerle 1. derece olarak belirlenen ‘Kesin Korunacak Hassas Alanlar’da , zorunlu teknik altyapı dışında bir faaliyete izin verilmiyor. İkinci kademe olarak nitelenen ‘Nitelikli Doğal Koruma Alanları’nda ise yapılaşma yasağı var ancak alanın korunmasına yönelik faaliyetler uygulanabiliyor. Örneğin mesire alanı olarak belirlenip buna yönelik faaliyetler olabilir. Üçüncü kademe ‘Sürdürülebilir Koruma Bölgeleri’ olarak tanımlanan  alanlarda ise düşük yoğunluklu olmak üzere turizm ve yerleşimlere izin veriliyor. Yani buraya konut da yapılabilir. Hatta sanayi tesislerine dahi izin veriliyor.”

“Hügnen Köşkü ve bahçesi” olarak tanımlanan alanın özel mülk olduğunu söyleyen Çolak, “Özel mülkiyet elindeki tescilli taşınmazlarda benzer durumları görüyoruz. Tescilli yapıların korunmasının maliyeti yüksek olabiliyor. Devletin verdiği bazı fonlar ve teşvikler var ancak yeterli olmuyor. Bu alanda imar planının olmaması da restorasyonu geciktirmiş gibi görünüyor.” diye konuştu.

BİR ASIRLIK KÖŞK

Kadıköylü Mimar Arif Atılgan’ın paylaştığı bilgilere göre, 1856- 1926 yılları arasında yaşayan ve “Bay Hügnen” olarak tanınan Edouard Huguenin 1890’da İdareye Umum Müdür Sekreteri olarak girdi.1908’de açılan Haydarpaşa Garı’na Umum Müdür oldu. 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kurulmasının ardından, 1923’te TBMM tarafından Haydarpaşa Garı Umum Müdürlüğüne atandı. Behiç Erkin’in görevi devir almasına kadar görevine devam etti. Hügnen, göreve başladıktan sonra Bostancı’da deniz kıyısında bulunan 11 dönümlük arazi içine bir köşk yaptırdı.

Hügnen Evi hakkında uzun yıllardır araştırma yapan Atılgan, söz konusu alanla ilgili plan yapma yetkisinin belediyeden alınıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredildiğini belirtti. 11 dönümlük araziye otel ve benzeri yapılmasının önünün açıldığını vurgulayan Atılgan, “Şimdi turizm tesisi yapılmak istendiği belli oluyor. Bu durumda parseldeki tarihi evler de restorasyon sonucu otele katkı sağlayacaktır. Mülk sahiplerinin, girişimcilerin düşüncelerini anlayışla karşılarım. Ancak bütün alan binalarıyla, ağaçlarıyla, bahçe duvarlarıyla korunursa yakın gelecekte burada yapılması düşünülen her çeşit yapıdan daha değerli olacaktır. Ama esas olarak kentin hafızası korunmuş olacak toplum için çok değerli tarihi bilgilerin yerinde kalması mümkün olacak. Koruma koruma için yapılır.” 


ARŞİV