Haydarpaşa Garı ve çevresi, 2000’li yılların başından beri dönüşüm tehlikesiyle karşı karşıya. Tren seferlerinin uzun yıllardır yapılmadığı garda 2016 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları da henüz tamamlanmadı. Haydarpaşa Garı’nın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için 20 yıldır mücadele eden Haydarpaşa Dayanışması “Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak” demek için tüm kent sakinlerini 15 Haziran Pazar günü tarihi garın önünde buluşmaya çağırmıştı.
Dayanışmanın çağrısıyla düzenlenen 700. hafta eylemine CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Tonguç Özkan katıldı.
ULAŞIM İŞLEVİ DEVAM ETMELİ
“Haydarpaşa gardır gar kalacak”, “Demiryolları halkındır satılamaz”, “Haydarpaşa ve Sirkeci'de dönüşüme dur de”, “Haydarpaşa trensiz, vapursuz, insansız kalmayacak” yazılı döviz ve pankartların taşındığı eylemde konuşan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Tonguç Özkan, Haydarpaşa Garı’nın 2004 yılından beri otel, ticaret merkezi ve alışveriş merkezine dönüştürülmek istendiğini hatırlatarak “Haydarpaşa Garı demiryolcuların ve İstanbulluların elinden alınmak istendi. Ama Haydarpaşa Dayanışması’nın verdiği mücadele ile yapılmak istenen müdahaleler geri püskürtüldü. Haydarpaşa Garı sadece İstanbul’a mal olmuş bir gar değil, Türkiye’nin sembollerinden biridir. Demiryolu işletmeciliğinde gar, iki trenden ve iki gişeden ibaret değildir. Demiryolu işletmeciliğinin bir bütün olarak yürütülmesi gerekiyor. Çalışma ofisleri, bakım birimleri, sosyal tesisler ve misafirhaneler ulaşım hizmetinin bir parçasıdır. Ancak bunları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrederek ranta peşkeş çekmek istiyorlar. Biz bunun farkındayız.” diye konuştu.
Haydarpaşa Garı’nın ulaşım işlevinin devam etmesi gerektiğini belirten Özkan, “Bu rant projesinden vazgeçin. Haydarpaşa, demiryolcularının ve İstanbullularındır. Bu projeye karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.” dedi.
“BU ŞEHRİ KATLETMEKTEN VAZGEÇİN”
“Şehirler hafızalarıyla yaşar” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu da şunları söyledi: “İstanbul Boğazı’nın çevresini birilerine peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Yetmiyor, ikinci bir kanal açmaya çalışıyorlar. Onu da Körfez sermayesine peşkeş çekmeye çalışıyorlar. 16 milyon İstanbullunun yaşayacağı, nefes alacağı alanları düşünüyorlar mı? Yok, düşünmüyorlar. Peki ne yapıyorlar? Bu mücadeleler olmasın diye 16 milyon İstanbullunun sandıkta iradesini gösterip seçtiği belediye başkanını hapse atıyorlar. Bizler bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. Şimdi de bu bölgeleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı kullanarak pazarlama derdindeler. Bu projeye paydaş olmaya çalışanlara sesleniyoruz. İstanbul’un nefes alabileceği alanlar çok kısıtlı. İstanbul’un tarihi ve kültürü yok ediliyor. Bu şehri katletmekten vazgeçin.”
“YANINIZDA OLACAĞIM”
Haydarpaşa Garı önünde düzenlenen basın açıklaması öncesinde konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, tarihi garın asıl işlevini devam ettirmesi gerektiğine dikkat çekti. Kösedağı, “Haydarpaşa’yı görüyoruz ama ona dokunamıyoruz. Benim oğlum 9 yaşında ancak Haydarpaşa’yı göremedi, duvarlarına dokunamadı. Biz Haydarpaşa’yı çok özledik. Türkiye’nin yakın tarihinde birçok anısı var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Geldikleri gibi giderler’ dediği yer. Burası sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin hafızasıdır. Haydarpaşa bizim kent mirasımız. Haydarpaşa’nın korunması için STK’lar ve siyasi partiler sürecin içinde olmaya devam edecek. Kadıköy’ün şehremini olarak kamusal bir bakışla sizlerin yanında olacağım. Haydarpaşa gardır ve gar olarak kalacak.”
“HUKUKA VE KORUMA İLKELERİNE AYKIRI”
2005 yılında TMMOB Mimarlar Odası ve BTS öncülüğünde 70’ten fazla bileşenin katılımıyla kurulan Haydarpaşa Dayanışması adına okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Haydarpaşa Garı yalnızca bir ulaşım yapısı değil; endüstri mirası, toplumsal hafıza, kamu mülkiyeti ve ortak yaşam kültürünün simgesidir. 2005 yılından bu yana, bu çok katmanlı değeri korumak amacıyla sürdürdüğümüz nöbetler ve hukuk mücadeleleri sayesinde, sayısız dönüşüm projesi durdurulmuş, garın ve çevresinin kültürel ve kamusal kimliği korunmuştur. Ancak bugüne dek iptal ettirdiğimiz ‘Manhattan, otel, ticaret merkezi, kruvaziyer liman, olimpiyat köyü, kültür merkezi gibi projelerin ardı arkası kesilmemiş, yalnızca biçim ve söylem değiştirmiştir. En son 2024 yılı Ağustos ayında, TCDD'ye bağlı iki gar yapısı- Haydarpaşa ve Sirkeci – hiçbir kamu yararı gözetilmeksizin 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilmiştir. Bu protokol hem hukuka hem de koruma ilkelerine açıkça aykırıdır. Üstelik protokole ek belgelerde demiryollarına bırakılan alanlar son derece sınırlı tutulmuştur. Bakanlık tarafından kamuoyuna ‘kültür vadisi’, ‘arkeopark’, ‘bienal alanı’ gibi kavramlarla sunulan bu yeni proje, garların asli ulaşım işlevlerini tamamen dışlayarak, kültür-sanat üzerinden soylulaştırma ve ticarileştirme girişimi olarak gündeme gelmiştir. Bu, yalnızca bir plan değişikliği değil; aynı zamanda ulaşım hakkına, kamu alanına ve emek mekânına doğrudan müdahaledir.”
“GARLAR GAR OLARAK KALMALI”
“Haydarpaşa ve Sirkeci Garı, yalnızca ulaşım yapılarından ibaret değil; İstanbul'un göç, sürgün, mücadele ve dayanışma tarihinin taşıyıcılarıdır.” ifadelerinin yer verildiği açıklamada, “Haydarpaşa Garı'nın milyonlarca lira harcanarak yürütülen restorasyon ve arkeolojik kazılar sonrasında yeniden trenlerle buluşması gerekirken, koruma amaçlı imar planları ve kurul kararları tesis etmeye dahi ihtiyaç duymadan projeler yaptırmak ve bu projeler üzerinden pazarlıklar yaparak ulaşımla ilgisi olmayan işlevlere yönelmek, hukuksuz ve usulsüz olduğu gibi toplumsal ihtiyacın ve İstanbul'un deprem gerçekliğinin açık inkârıdır. Bugün yaşadığımız bir başka sosyal yıkım ise gar yapılarında görev yapan demiryolu emekçileri, görev alanlarından ve lojmanlarından çıkarılmak istenmesidir. Bu durum ise açık bir yoksullaştırma ve yerinden edilmelidir. Haydarpaşa Dayanışması olarak bu girişimi yalnızca mekânsal değil, aynı zamanda sosyal ve emek temelli bir gasp olarak tanımlıyoruz. Garlar gar olarak kalmalıdır. Ulaşım, hafıza ve kamusal yaşam işlevleriyle yaşatılmalı; İstanbul halkına bir an önce iade edilmelidir. Bu, yalnızca bir talep değil, yaşamsal bir zorunluluktur.700 haftadır sürdürdüğümüz nöbetler, yalnızca bir mekânı savunmak değil; aynı zamanda kent hakkını, kültürü, hafızayı ve kamu yararını savunmanın ifadesidir. Bu mücadeleyi, Haydarpaşa ve Sirkeci Garları tam kapasiteyle yeniden toplumla buluşana dek sürdüreceğiz.” denildi.
Konuşmaların ardından Oynak Kumpanya’nın “Haydarpaşa Yeniden” oyunu sahnelendi.