Eski Kadıköyü'nün yardım cemiyeti; Hilal-i Ahmer

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devamlılığını koruyan nadir kurumlardan biri olan 155. yaşındaki Türk Kızılayı, geçmişte toplumun her kesiminin güven ve saygı duyduğu bir kuruluş idi. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Kadıköy şubesi; doktor Müşîr Ârif Paşa Hazretleri’nden, Caddebostân’da pazar kayıkçısına, Prenses Tevhîde Nedîm Hanımefendi’den Kadıköyü’nde sebzeci ve sütçü Tevfik Ağa’ya dek toplumun her kesiminin bağış yaptığı bir kurumdu…

15 Mart 2023 - 14:59

Son günlerde, yaşanan depremlerdeki tavrı nedeniyle eleştirilen Kızılay, dünyada savaşta ve barışta tarafsız ve dokunulmazlığa sahip devletler üstü oluşturulmuş iki kurumdan biri… (diğeri Avrupa’da Salib-i Ahmer-Kızılhaç) Osmanlı’daki ilk adıyla Hilâl-i Ahmer’in en faal birimlerinden biri ise Kadıköy Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılayı Kadıköy Şubesi) idi. 

Biz de bu konuda yapılmış iki akademik çalışma ışığında Kızılay’ın tarihçesine baktık. Tezlerden ilki Nida Özkaymak imzasını taşıyor. Özkaymak’ın İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İstanbul Araştırmaları Anabilim Dalı kapsamındaki yüksek lisans tezi “İstanbul Kadıköy Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin tarihçesi ve 1921-1922 yılları faaliyetleri” başlığını taşıyor. Diğer çalışma ise Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı için Kerem Kesbiç tarafından hazırlanan, “Kadıköy Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (1912-1922)” başlıklı yüksek lisans tezi.

MÜSAMERE, MÜSABAKA, MEZAT

Bu iki tezden, Cumhuriyet’ten önce Batılılaşan ilk kurumlardan biri olma özelliğine sahip olan Kızılay’ın Kadıköy şubesinin geçmişine dair alıntılar şöyle:

  • 11 Haziran 1868’de  “Mecruhin ve Marda-yı Askeriyeye İmdad ve Muavenet Cemiyeti” adıyla İstanbul’da faaliyete başlayan Kızılay, ilk şubelerinden birini Kadıköy’de, Balkan Savaşları döneminde açmış, ancak uzun soluklu bir faaliyet gösteremeden kapanmıştı. Dahiliye Nezareti valiliklere şubeler açılmasıyla ilgili talimatlar vermişti. Bundan sonra 1914 yılında Cemiyet’in şube sayısının hızla artmaya başladığı görülüyor. Kadıköy Hilâl-i Ahmer Şubesi, 1915 yılında tekrar kurulmuş, yeni bir heyet oluşturulmuş, üç buçuk ay kadar kısa bir süre faaliyet gösterebilmiş. Milli Mücadele döneminde, Kadıköy Hilâl-i Ahmer Şubesi’ni yeniden teşkil edebilmek için Kadıköy’ün ileri gelenleri tarafından çalışmalar yapılmış, 8 Nisan 1921 tarihinde Süreyyâ Paşa başkanlığında göreve başlamış. 

  • Kadıköy Şubesi, Millî Mücadele döneminde cephede yaralı askerlerin ve şehit düşenlerin geride bıraktıkları bakıma muhtaç eş ve çocuklarıyla; gaziler ile hasta ve yoksul insanların tedavi masrafları ve iaşeleri için aynî ve nakdî yardım faaliyetlerini organize ederek; bağış toplayabilmek için müsamere, sergi, konser, çiçek satışı, rozet satışı ve piyango çekilişleri gibi birtakım etkinlikler düzenleyerek; veya halkın kendiliğinden yaptığı bağışların toplanıp dağıtımında aktif bir rol üstlenerek, büyük yararlılıklar göstermiş.

BAĞIŞLAR MÜHÜRLÜ KUTUDA

  • Halkın yanısıra, mağaza-dükkan sahibi esnaflar da bir günlük kazançlarını Hilal-i Ahmer‟e bırakarak vatanperverliklerini göstermişlerdir. Dükkan sahipleri, camlarına “Bugünkü hasılatımız Hilal-i Ahmer‟indir” ibaresi yazan levhalar asmışlardır. Hilal-i Ahmer’den görevli bir kişi mühürlü kutusuyla dükkanın bir köşesinde oturarak beklemiş, bağışlar bu mühürlü kutuya atılmıştır. Ayrıca birtakım cemiyet ve okullar da ( Yeldeğirmeni Musevi Cemâati, Kadıköy Arabacılar Cemiyeti, Kadıköy İskelesi Hamalları Cemiyeti, Kadıköy Sultanisi, Moda İnas Numune Mektebi gibi) yüksek miktarlarda bağışta bulunmuşlardır.

MAKBUZ HASSASİYETİ 

  • Birçok yere yapıştırılan afişler ve halka dağılan broşürlerde, Hilal-i Ahmer‟e yapacakları yardımların mutlaka makbuz karşılığında olacağı halka bildirilmekteydi.  Böylece, yapılacak yardımların resmi yollardan, kayıt altına alınarak toplandığı ve sonuçta da amacına uygun şekilde istenilen yere ulaştırılacağı yolunda halka güven telkin edilmek isteniyordu. 

  • Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Kadıköy şubesinin 29 Nisan 1921 tarihli genel merkeze gönderdiği yazısı ile bazı gönüllülerin yaptıkları bağışın azlığından hicap etmelerinden dolayı, parayı verip makbuzunu almadan kaçmak gibi durumların olabildiği, bu durumun bir suistimale dönüşmemesi ve halk nazarında emniyet meselesini daha şayan itimat bir hale koymak için,  yapılacak yardımlarda makbuz talep edilmesinin her tarafa duyurulması istenmektedir. Bu durum Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Kadıköy Şubesinin, yapılan yardımların halk nezdinde gerekli yerlere ulaştırıldığının görülmesine ve yardımlarda herhangi bir şüphe oluşmamasına önem verdiğini gösteriyor.

ASKER AİLELERİNE YARDIM

  • Osmanlı Devleti’nin zor günlerinde hep yanında olan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Balkan Savaşları sırasında da birçok alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da önemli yardımlarda bulunmuştu. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Kadıköy Şubesi bu dönemin kısıtlı imkanlarına rağmen Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne yardım toplayan kurumlar arasında yer almıştı. Balkan Savaşları sırasında İstanbul’a göçeden ailelerin bir kısmı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından Kadıköy’de ikamet ettirilmiştir. Haydarpaşa’da 15  apartmandan oluşan bir yapı asker ailelerinin barınmasına tahsis edilmişti. 

FRANSIZ LİSESİ’NDE HASTANE

  • Ayrıca Kadıköy’de birçok hastane faaliyete geçmişti. Kadıköy Osmanlı Donanmasına Milli Yardım Hanımlar Şubesi, Haydarpaşa tren yolu üzerindeki Osmanlı İttihad Mektebi binasını 100 yataklı hastaneye dönüştürmüştü. Moda’da ikamet eden Osmanlı ve yabancı bazı hayırseverlerin desteği ile Şifa Hastanesi içinde 50 yataklı bir hastane oluşturulmuştu. Yine Moda’da Sen Josef Fransız Okulu Hastanesi’nde 25 yataklı bir hastane oluşturuldu. Erenköy’de Münif Paşa Köşkü yardımseverlerin desteği ile hastaneye dönüştürülerek mütarekeye kadar görev yapmıştı. 

BİR ÇİFT ÖKÜZ BAĞIŞI

  • Hilâl-i Ahmer Cemiyetine Kadıköy’de ikamet eden bir şahsın bağışladığı mallar ile ilgili tutulan 31 Ağustos 1914 tarihli senede göre; Şahıs sahip olduğu bir çift öküz ve arabanın yanında bir çift manda ve arabanın 1330 yılı seferberliği ile vatanına bir hizmet maksadıyla  bağışladığını belirtmekteydi. Arabalar, manda ve öküzlerin cemiyet tarafından gece ve gündüz kullanılabileceği, savaşın bitmesi durumunda manda ve öküzlerin arabaları ile iade olunacağı, bunun dışında hiçbir hak ve isteğinin olamayacağını kabul ettiğini bildirmektedir. Savaşın halk üzerindeki olumsuz ekonomik yansımalarına rağmen, kişilerin elindeki kısıtlı olanakları, devletin ve ordunun hizmetine sunduğu görülüyor. Milli Mücadele yıllarında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin genel kâtipliğini yapmış olan Hikmet Gezer bir anısında; “İstanbul halkının Hilâl-i Ahmer’e yardım için veznelerimize yaptığı hücum karşısında makbuz imza etmekten parmaklarımız uyuşup işlemez hale geliyordu.’’ demiştir.

TALEBELERDEN PORTAKALLI ZİYARET 

  • Anadolu’nun her yerinde görülen vatanına, askerine karşı sevgi ve merhametin örneği Kadıköy çevresindeki halkta da görülmekteydi. Çanakkale Savaşları sırasında yaralanan askerlerin bir kısmı tedavilerinin yapılması amacıyla Haydarpaşa İskelesi’nden Hilâl-i Ahmer Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmişlerdir. Bu nakillerden birinde Kadıköy Numune Mektebi öğrencileri nakilleri yapılan askerleri okul penceresinden görerek tamamen içlerinden gelerek harçlıklarını toplayıp, portakallar alarak öğretmenleri eşliğinde yaralıları hastanede ziyaret etmişlerdir.

SIDIKA HANIMIN İSTEĞİ

  • Birinci Dünya Savaşı sırasında devletin düştüğü zor durum karşısında halkın yardım isteğinde bulunduğu mercilerin başında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti vardı. Darülfünunda okuyan tıp, ecza, dişçilik öğrencileri savaş koşullarından ötürü zorda kaldıklarından, yiyecek yardımı alabilmek için Hilâl-i Ahmer Cemiyetine başvurmuştur. Ayrıca hastanelerin ihtiyaçlarını karşılayamayan başhekimlerin de başvurdukları merci Hilâl-i Ahmer Cemiyeti olmuştur. Bu dönemdeki başvuruların en ilginç olanı Silivri’de ikamet eden Sıdıka Hanım’ın başvurusudur. Sıdıka Hanım, Haydarpaşa Hastanesinde yatmakta olan oğlunu ziyarete gittiğini ancak dönüş parasının olmadığından kendisine yardım edilmesi amacıyla Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne müracaat etmiştir.

  • HANIMLAR ŞUBESİ

Kadıköy’de Hanımlar Şubesi‟ne de ihtiyaç ortaya çıkınca böyle bir birim kurulmasına karar verilmiş. Görevdeki Hilal-i Ahmer Cemiyeti üyelerinin eşleri tarafından seçilen Kadıköylü hanımlar, Kadıköy Şubesi’nin bulunduğu binada kendilerine verilen bir odada görevlerini yerine getirmeye başlamışlar. Üye kayıtları, bağışların toplanması, müsamerelerin tertip edimesinde yardımda bulunmuşlar. Askerler için çamaşır ve hırkalar toplayıp, aynı zamanda kendileri de dikmişler, dikilen çamaşır ve hırkalara Hilal-i Ahmer Kadıköy Şubesi mührü vurarak, Anadolu’ya sevk edilmek üzere Genel Merkez‟e göndermişler.

POLİS ENGELİ

Milli Mücadele’nin en hararetli dönemlerinin yaşandığı ve her zamandan daha çok yardıma ihtiyaç duyulduğu bir dönemde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Kadıköy Şubesi’nin girişimleriyle Erenköy İnas Sultanisi’nde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti adına yapılan piyangonun birkaç polis tarafından engellenmesi (Genel merkezin devreye girmesi ile yarım saat sonra kabul edilmiş) olayı Şube Başkanı Süreyya Bey tarafından sert ifadelerle eleştirilmiş. Olaya ilişkin, polis müdürü umumiyesi miralay İsmet Bey Efendi’ye açık mektup başlığı ile gönderilen yazıda şöyle denilmişti: 

Muhterem Efendim

Erenköy İnas Sultanisi öğrencileri hanım kızlarımız, şubemizin idare ve gözetiminde olmak üzere bir piyango düzenleme istekleri şubemizce gazetelerle birkaç defa ilan edilmiş ve gün olarak 20 Temmuz tarihi belirlenmişdi. 20 Temmuz sabahı şubemiz ileri gelenlerinin adı geçen okula geldiklerinde bir polisin okula gelerek piyangonun muhtevi olduğuna dair okul müdürü beyefendiye tebligatda bulunmuş olduğunu hayretle haber aldık. Telefonla ve telaşla merkez memurunu aradık. Bu konuda olur gerektiğinden Genel Müdürlük veya 3. Şubesine müracaat edilmesi gerektiğini söyledi. Saat 10’u geçmişdi. Yine telefonla Genel Müdürlüğü aramamıza rağmen kimseye ulaşamadık. Yalnız 3. Şubede şube müdürünün dışında bir zat karşımıza çıktı ve piyango muhteviyatından bahsederek zat-ı alileleriyle görüşülmesini tavsiye etti. Hâlbuki saat 11’e yaklaşıyordu. Beşer onar dakika ara ile birkaç defa aradıktan sonra nihayet zat-ı âlilerini ele geçirdik. Meseleyi anlattık. Cevaben << Piyango mahzuridir>> (sakıncalı) dediniz ve sizinle o sürede telefonla konuşan azamızdan Doktor Besim Bey’in yüzüne şark diye telefonu kapattınız! Müdür Bey Efendi! Bu sözle yoksa Galata’da birtakım çocukların << Perşembe günü çekiliyor kazanan Altıyüzbin frank alıyor>> diye bağırıp çağırdıkları piyangomu zannettiniz! Yahud huzur-u devletinizde Makriköy at yarışlarında çekilen piyangoya mı benzettiniz! Hayır Beyefendi! Bizim piyangomuz bu gibi piyangolardan değildir! Erenköy İnas Sultanisi’nde küçük temiz ve saf kalpleri vatan aşkıyla tevazusuyla çarpan yanıp tutuşan şefkat ve erdem sahibi küçük hanım kızlarımız tarafından sevgili Anadolumuzu melun ayağıyla çiğneyip aileler söndüren, kanlar döken, kesib biçen zalim bir düşmanın ortada bıraktığı şehid ve gazi ailelerine hâsılatı gönderilmek üzere el emeği göznuru dökerek günlerce emekler sarf ederek çalışarak meydana getirdikleri el işlerinden düzenlenmiş bir piyangodur…

Şu maksadın ulviliği ile sizin maneviyatınız arasındaki farkın ne kadar çirkin olduğunu takdir buyurmuş olsaydınız azamızında yüzüne şark diye piyango muhtevidir cümlesiyle telefonu herhalde kapatmış olmayacakdınız! Hâlbuki bu hususda keyfi idarenin dışında kanuni bir karar bulunmamaktaydı. Telefonda, yardım toplama kanunun 14. Maddesi’nin hükmünü dahi sizlere uyarmıştık. Adı geçen kanunu okumamışsınızdır. Okumuş olsaydınız hemen emrinizi geriye alacakdınız. Emir verdiğiniz sürede bayraklarla donatılmış, hazır bulunanlar için peşpeşe çadırlar kurulmuş, düzen oluşturulmuş okul bahçesinde hayır için şubemizin müracaatı üzerine birçok kişi ve hanım efendilerde toplanmış bir vaziyette bulunmaktaydı. Şu keyfi emrinizle Anadolu şehitlerimizin ve gazilerimizin ailelerine yardım etmek gibi kalplerinde büyük bir amaç hissiyle hareket eden zavallı hanım kızlarımızın şefkatli kalplerini kırdınız şu gayeye iştirak ve vazife ameliyle piyango bileti hazırlamış olan hazurinin canlarını sıkdınız ve Kadıköy Hilâl-i Ahmer Şubemizi de müşkül bir vaziyete soktunuz! Hilâl-i Ahmer nedir diye düşünmüş ve bilmiş olsaydınız herhalde bize yardım edecektiniz! Aman Hilâl-i Ahmer yetiş! Emrini icap ettikçe verenler hükümetimizin bir uzvunu teşkil eden polis müdüriyet-i umumiyesinin Hilâl-i Ahmerimizin vatanında olan hizmetini takdir buyurması lazım gelirdi. Harp meydanlarında yaralılarımızı tedavi, düşman memleketlerinde erlerimize yardım ve hizmet, istila zamanlarında muhacirlerimizin hayatını tahliyesi ve dersaadette onları iaşe gibi insani vazifeler ifa eden Hilâl-i Ahmerimizin zarhanesi, vergisi, apartmanları, dükkân ve mağazaları yoktur. Hilâl-i Ahmer ancak milletin kalben candan verdiği yardımlar, müsamereler, piyangolar hâsılatıyla hayatını idame eder.”

 

 


ARŞİV