Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik”te yaptığı değişiklikle kıyılardaki ormanlık alanların turizme açılmasının önü açıldı. Resmî Gazete’nin 2 Temmuz 2025 tarihli sayısında yayımlanan düzenlemeye göre, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında yer alan ormanlık alanlar da turizm yatırımları için tahsis edilebilecek. Yönetmeliğin “Ek Alan Tahsisi” başlıklı 12. maddesine eklenen fıkrada, “Bakanlığa tasarruf hakkı verilen orman alanlarından kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanlar, kamu kullanımına açık olmak şartıyla, kullanma izni verilmek suretiyle tahsis sınırları içerisine dahil edilebilir.” ifadesi yer aldı.
“EKOLOJİK VE TOPLUMSAL KAYIPLAR…”
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeynep Gül Karamanlı, Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile kıyıdaki ormanlık alanların turizm yatırımlarına açılmasını değerlendirdi. Karamanlı, bu düzenlemenin doğal koruma alanlarının turizm faaliyetlerine tahsis edilmesinin önünü açarak kıyı ekosistemleri ve orman habitatlarını ciddi risk altına soktuğunu belirtti. Ormanların yapılaşmaya açılmasının yangın riskini artıracağı, biyoçeşitliliği tehdit edeceği ve doğal karbon yutaklarını zayıflatacağına dikkat çekti.
İklim değişikliğinin etkilerinin arttığı, orman yangınlarının geniş alanları, doğal yaşamı ve yerleşimleri ciddi biçimde etkilediği günümüzde; kamu yararı ve çevre koruma ilkeleri yerine turizm yatırımlarına öncelik verildiğini söyleyen Karamanlı, orman alanlarının kıyı kesimlerinin turizm yatırımlarına açılmasının uzun vadeli ekolojik ve toplumsal kayıplara yol açacağını vurguladı.
Karamanlı, kamuya açık olma şartı getirilse de pratikte bu tür tahsislerin çoğunlukla özel işletmelerin kontrolünde sınırlandırılmış alanlar haline geldiğine dikkat çekerek, “Kıyıların özel kullanıma konu edilmesi Kıyı Kanununun 6’ncı maddesinde bulunan kıyılardan herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olması şartını fiilen ortadan kaldırabilir.” dedi.
“ANAYASA’YA AYKIRI, İPTAL EDİLMELİ”
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı da yönetmelik değişikliği ile ilgili açıklama yaptı. Değişiklikle kamu yararının gözetilmediği belirtilirken şu ifadelere yer verildi: “Çevrili ve iç denizleri, iç sulak alanları ile su zengini Türkiye'nin tüm kıyıları hızla sermayeye teslim ediliyor. Anayasa ve Kıyı Kanunu açıkça yok sayılarak, kıyı canlılığı yok ediliyor. Tarihi varlıklar ortadan kaldırılıyor, denize ve kıyılara ulaşım kısıtlanarak, yoksulluğun derinleştiği bir ekonomik kriz ortamında, kıyılar özel mülkleştirme uygulamalarıyla soylulaştırılıyor. Anayasa ve Kıyı Kanunu, kimi eksikliklerine rağmen, kıyılarla ilgili önemli bir koruyucu güvence sunuyor. Anayasa 43. Madde, Kıyı Kanunu 5. ve 6. Maddeleri başta olmak üzere, kıyıların kullanımında kamu yararının öncelikli olduğu, kıyılara erişimin kısıtlanamayacağı, kıyıların çitlenemeyeceğini ortaya konuyor. Kamuya da alan açılıyormuş gibi yansıtılan bu madde ile, artık tüm kıyılardaki özel mülkleştirme yasal hale getirilmeye çalışılıyor.”