"Çocuğu anlamalıyız, desteklemeliyiz"

Uzman Psikolog Can Sarıoğlu, “Karnedeki sonuçlar her zaman iyi olmayabilir. Ebeveynin buradaki rolü çocuğu anlayan, destekleyen yönde olmalıdır” diyor

19 Ocak 2024 - 07:09

Öğrenciler, yarı dönemi tamamladı, karne sevincini yaşadı ve  iki haftalık tatil başladı. Anne ve babalar, karne alan çocuklara nasıl yaklaşmalı? Karne notu zayıf olan çocuklarla kurulacak dil nasıl olmalı? sorularını Kadıköy Belediyesi Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’nde Uzman Psikolog Can Sarıoğlu’na sorduk.                                                       

  • Anne ve babalar karne notu iyi olmayan çocuğa nasıl yaklaşmalı?

Karne günü hepimizin hayatında önemli ve daha sonraki yıllarda hatırlanan günlerden biri olmuştur. Aldığımız karne nasıl olursa olsun her çocuğun tatlı bir heyecanı vardır. Belki bu heyecanın nedeni bir dönemin arkada bırakılması ve tatilin başlamasıdır. 

Elbette sonuçlar her zaman iyi olmayabilir. Çocukluğumuz hatalarla ve doğruyu bulma çabası içinde geçer. Ebeveynin buradaki rolü her alanda olduğu gibi destekleyici ve çocuğu anlamaya çalışmak yönünde olmalıdır. Onun hata yapması ilelebet hata yapacağı veya doğruyu bulamayacağı anlamına gelmemelidir. Çocuğun birçok konuda yaşadığı bocalamalar gibi akademik alanda da yaptığı hataları düzeltmesi için ihtiyacı olan şey, ona güvenen, başaracağına inanan, hataların nedenini anlamaya çalışan destekleyici bir ebeveyndir. 

“NET BİR DİL KULLANILMALI”

  • Çocuğa karşı kullanılan dil nasıl olmalı? 

Çocuğumuza karşı kullandığımız dil olumlu da olsa olumsuz da olsa her zaman gerekçelerinin sunulduğu net bir dil olmalıdır. Çocuğun ihtiyacı olan, onun ne yaptığını neden yaptığını bilen bir ebeveyn modelidir. Ebeveyn kavramının içeriği destekleyici ve rol gösterici anlamındadır. Çocuğun sadece dünyaya gelmesine vesile olmak ne yazık ki bizleri ebeveyn yapmaz. Çocuğun ihtiyacı olan, ona sınırlarını hatırlatan, ona güvenen ve onu destekleyen biri ebeveyndir. Kötü bir dil kullanmak, çocuk ile ilgili olumsuz yargılarda bulunmak ise çocuğun benliğinde yaraların açılmasına, kendini değersiz ve yetersiz hissetmesine yol açabilir.

  • Çocukları arkadaşlarıyla kıyaslamak nelere yol açabilir?

Kıyas, aslında insanoğlunun bir öğrenme ve kategorize etme şeklidir. Ne yazık ki çoğu zaman maddi konularda yaptığımız gibi bazen zihnimizi kontrol edemeyip duygularında içinde olduğu insan ilişkilerinde de bu hataya düşüyoruz. Kıyas yapmak çocuğa da yetişkinlere de benzer şeyler hissettirir. Kendi olmasının önüne geçer. 

Başarılı bir kişi ile kıyaslandığında kendi olmayı bırakan çocuk onun gibi olmaya çalışır. Ama kendi olamadığı için sonuç çoğu zaman olumsuz olur ve yetersizlik duygusu hisseder. Kendini başarısız bir benlik algısı ile tanımlayabilir. Bu da istemediğimiz bir sonuçtur.

  • Bu durum nelere yol açar?

Bir durum yada olay karşısında çocuk bazen kendini suçlama eğiliminde olabilir. Bunun nedeni henüz biz yetişkinler gibi bir bilişsel düşünce becerilerinin olmamasıdır. Örneğin; onunla ilgisi olmayan ama aile içinde yaşanan bir olumsuz durumda çocuk kendini suçlayabilir ve bundan dolayı kendini sorumlu hissedebilir. Bunun için böyle durumlar ile karşılaştığımızda ebeveyn olarak yapmamız gereken çocuğa bu konuyu açıklamak ve bu durumun onunla hiçbir ilgisi olmadığını anlatmak olmalıdır.

“DUYGUSAL OLARAK YANINDA OLMALIYIZ”

  • Çocukta yıkıcı durumların yaşanmaması için ailelere ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz? 

Bu konudaki en temel öneri, her zaman bahsettiğimiz gibi doğru iletişim alanları oluşturmaktır. Çocuğumuzla kuracağımız ilişki, onun dünyası ve gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir. Çocuklar ilerideki kendilerini tamamen aile bireyleri ile kurdukları ilişki üzerinden tanımlarlar. İletişiminin yetersiz olduğu ebeveynler çoğu zaman çocuk için eksik bir yön ya da kendini eksik hissedeceği bir alan oluşturur. Fiziksel olarak yanında olmak çocuk için yeterli değildir. Çocuğun duygusal olarak yanında olmak onun dünyasında olmak demektir. Onunla paylaşım yapmak, onu anlamaya çalışmak ve onun yanında olduğunu hissettirmek. 

 

ARŞİV