Bu bölümler uzaktan okunur mu?

Uzaktan eğitimle doktor, mühendis ve mimar olunur mu? Uygulamalı derslerden uzak kalan öğrenciler, eğitimde yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor

18 Aralık 2020 - 00:39

Korona virüsü sebebiyle, tüm alanlarda olduğu gibi eğitim sisteminde de kökten bir değişim yaşandı. Tüm dünya genelinde temel eğitimden üniversitelere kadar, eğitim ve öğretimin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi için online sisteme geçiş yapıldı. Tüm eğitimlerin dijital odaklı hale gelmesi, dijital uygulamalara erişimden kaynaklı ciddi problemlere yol açıyor. Bunlara ek olarak uygulamalı derslerin yoğunlukta olduğu bölümler, online eğitim sisteminde öğrencilerine yeteri kadar katkı sağlayamıyor. Tıp, mühendislik ve mimarlık öğrencileri, uygulamalı derslerin eksikliğini gazetemize anlattı.

“İLERİDE EKSİKLİĞE SEBEP OLABİLİR”

Tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Hale Akkaya, preklinik öğrencilerinin uzaktan eğitim sürecinden nasıl etkilendiğini şöyle anlatıyor: “Her fakültede olduğu gibi bizde de bazı ders içeriklerinin eksik kalması, ders programlarının düzgün ayarlanamaması, ders anında odaklanmaya engel olan ortam şartları, internet erişimi sorunu ve sınav sistemlerindeki belirsizlikler stres kaynağı oldu. Ancak bunlardan da öte en büyük eksikliğin pratik derslerimizdeki uygulama şekilleri olduğunu söyleyebilirim. Şu an ne yazık ki tüm laboratuvar derslerimizi sisteme yüklenmiş olan kayıtlı videolar üzerinde görüyoruz. Üstelik kadavra üzerinde inceleme yapacağımız dersler, kayıt altında bulundurulamayacağı için tamamen iptal edildi. Açıkçası uygulamalı derslerin bu şekilde tamamlanması, tıp öğrencilerinde ileride büyük bir eksikliğe sebep olabilir.”

Klinik öğrencilerin durumunun daha da kötü olduğunu belirten Hale Akkaya, “Klinik öğrenciler aynı sağlık çalışanları gibi sahada bulunuyorlar. Ayrıca hasta başı uygulamaları, vaka/hasta sunumları ve tartışmalar gibi dersler için biraraya gelmeye devam ediyorlar. Tüm etkenler sonucunda görüyoruz ki bu süreçte onlarca Covid-19’a yakalanmış intörn (Tıp fakültesinden mezun olmadan, temel bilgi ve becerilerin kazandırılması için hastanede çalışan öğrenci) haberleri gelmeye devam ediyor. Ne yazık ki intörnlük sürecinde Covid-19’dan kaybettiğimiz Merve Mercan arkadaşımızın da acısını yaşıyoruz.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki pandemi sürecinde klinik öğrencilerinin omuzlarında büyük bir yük var. Diğer uzaktan eğitim alan öğrencilerden çok daha çetin bir süreç içinde eğitim hayatlarına devam ediyorlar. Yaşanan bu endişe ve korkunun, eğitim sürecini etkilememesi mümkün değil.”

“YETERİ KADAR FAYDA SAĞLAMIYOR”

Makine mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisi Enes Genç, uzaktan eğitim sürecinde faydalanamadığı imkânları şöyle anlatıyor: “Şu an içinde bulunduğumuz şartlarda derslerimiz mecburen online olarak ilerliyor. Maalesef bu dersler gelişimimize yeteri kadar fayda sağlamıyor. Öncelikli olarak altyapı sorunları önümüze çıkıyor. Derslerimiz esnasında hocamız tarafından ya da bizden kaynaklı teknik arızalar çıkabiliyor. Bu arızalarda tüm konsantrasyon kayboluyor. Hocalarımıza ulaşabilsek bile öğrenmeye çalıştığımız dersler örgün eğitim kadar kolay anlaşılamıyor. Tabi bu derslere çalışırken üniversitemizin içinde bulunan kütüphanemiz büyük rol oynuyordu. Derslerimiz için gerekli olan kitaplara ve diğer dokümanlara daha hızlı bir şekilde ulaşma imkânı buluyorduk ve kolay odaklanma sağlayabileceğimiz sessizlikte bir alan oluyordu.” ifadelerini kullanıyor.

Aldıkları teorik derslerin dışında eğitimleri boyunca öğrendikleri bilgileri sürekli olarak atölyeler, bilgisayar laboratuvarları ve deney laboratuvarları içinde de uygulamaya döktüklerini dile getiren Enes Genç, bu şekilde öğrenme sürecinin daha hızlı gerçekleşebildiğini belirtiyor. Genç, “Uygulamalı dersler sayesinde, severek ve isteyerek çalışacağım bir iş dalı olan mühendisliğe devam etmek için kendimi daha rahat geliştirme imkânı buluyordum. Şu an bu imkânlar olmadığı için sosyal medya üzerindeki videolar ile bu açığı kapatmaya çalışıyorum. Derslerde yaptığımız uygulamalar haricinde hocalarımız ile ya da öğrenciler olarak kurduğumuz topluluklar sayesinde birçok proje içinde bulunarak, bu projelerde kendimizi tanıma ve eksik yönlerimizi keşfetme fırsatı buluyorduk. Bu çalışmalarda mesleki ve kişisel gelişime öncelik verirken aynı zamanda sosyal faaliyetlere de yer veriyorduk. Mesleki gelişim yönünde teknik olarak gelişimin yanında sektör içinde bulunan firmalarda çalışan değerli insanları okulumuzda misafir ediyor ve o kişilerin tecrübelerini dinleyerek gelecekte atmamız gereken adımlar hakkında fikir sahibi oluyorduk. Etkinliklere hazırlık yaparken ya da bir projede çalışırken kurduğumuz gruplar sayesinde iş bölümleri yapılması sayesinde ekip çalışmalarına ayak uydururken çok büyük görünen işlerin altından kalkabiliyorduk. Tüm bu imkânlar, pandemi sebebiyle elimizden gitti.” diyor.

“İLETİŞİM KOPUKLUKLARI SÜRECİ UZATIYOR”

Mimarlık son sınıf öğrencisi Kübra Türk, uzaktan eğitim sürecinin iyi ve kötü yanlarını aynı anda tecrübe ettiğini dile getiriyor: “Mimarlık dokunsal, işitsel ve görsel tüm gerekliliklerin eğitim sürecinde muhakkak deneyimlenmesi gerekçesiyle ortak mekânlara ihtiyaç duyan bir bölüm. Bu ortamın gerekliliği sadece yapılan arazi modelleri, asılan paftalar (modeli oluşturan parçalar) için yer bulma arayışı ile doğmuyor esasında. Algıları ve imgeleri zihninizde bir kurgusal sirkülasyon içine yerleştirebilmeniz açısından da yardımcı olacak olan stüdyo atmosferi, fakültenin diğer disiplinlerine dahil olan arkadaşlarla ve elbette akademisyenlerle beraber çalışma prensibini gerçekleştirebiliyor, öğrenciyi sosyal açıdan da besliyor ve dolayısıyla oldukça büyük bir önem taşıyor.”

Fakülte hocalarının da alışık olmadığı bu yeni süreçte kimi zaman karşılıklı iletişim kopuklukların meydana geldiğini belirten Kübra Türk, “İletişim kopuklukları öğrencilerin algılama sürecini uzatıyor. Lisans eğitimi boyunca ve hatta kimileri için profesyonel anlamda da özellikle alışılmış model yapma, malzeme ile beraber daha verimli çalışma gibi gereklilikleri ilke edinmiş kişiler için mimarlığın çevrimiçi bir platforma taşınmasının olumlu olmadığını düşünüyorum. Diğer yandan bu sistemin mimarlık eğitimine ‘objektif’ bir yön getirdiğini düşünüyorum. Öğrenci olarak elimizde olan verileri doğrudan paylaşıyoruz ve verilerimiz doğrultusunda geri dönüşler alıyoruz. Buna ek olarak maket malzemeleri, çizim çıktıları gibi ekstra masrafların olmaması da mimarlık öğrencileri için, içinde bulunduğumuz sürecin en büyük avantajı sanırım.” diyor.


ARŞİV