Ümit Yaşar Oğuzcan: Şiir Denizi

Usta yazar ve şairlerin eserlerinden küçük alıntılara yer verdiğimiz “Edebiyat Hayatından Hatırlamalar” köşesi bu hafta Ümit Yaşar Oğuzcan ile devam ediyor.

29 Nisan 2022 - 08:10

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN (22 Ağustos 1926 - 4 Kasım 1984)

1926 yılında Tarsus’ta doğan Ümit Yaşar Oğuzcan, eğitimini babasının memuriyeti sebebiyle farklı şehirlerde tamamladı.

Eskişehir Ticaret Lisesi’nden mezun olduktan sonra bankacılık alanında çalıştı. 30 yıl memur olarak hayatını sürdüren Ümit Yaşar Oğuzcan, Türkiye İş Bankası Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı olduğu sırada 1977 yılında kendi isteğiyle emekli oldu.

İlk şiiri 1940’da Yedigün dergisinde yayınlandı. İlk şiir kitabı “İnsanoğlu” 1947’de yayımlandı. 1975’e gelindiğinde 50 kitap çıkarmıştı. Bunlardan 33’ü şiir, 4’ü düz yazı, 13’ü antoloji ve biyografik eserdi. Kitap çalışmaları boyunca yayıncılık işleriyle de ilgilendi. 1960 yılında Ümit Yaşar Yayınları’nı kurdu. Daha sonra 1965 yılında Yeni Dergi adlı bir hiciv ve mizah dergisi çıkartan Ümit Yaşar Oğuzcan, çeşitli gazete ve dergilerde de yazılarını yayımlamaya devam etti.

Şiirleri ve taşlamaları her zaman büyük ilgi gören Oğuzcan’ın birçok şiiri de bestelendi. Eserleriyle müzik dünyasına da ilham kaynağı olan usta şairin yaşamı boyunca 24 kez intihara kalkıştığı söylenir. Oğlu Vedat şairin intihar girişimleri ve melankolik ruh hali ile büyür. 6 Haziran 1973’te Galata Kulesi’ne çıkıp kendini aşağıya bırakır. “Beni Kör Kuyularda”  ve Galata Kulesi şiirinin oğlunun intiharı sonrası yazıldığı söylenir.

Şairin Everest Yayınları tarafından okurla buluşturulan Şiir Denizi 1- 2 kitaplarından bazı şiirlerini paylaşıyoruz.

 

TANIŞMA

Bendeniz Ümit Yaşar Oğuzcan

Kısaca Ümit de diyebilirsiniz bana

Falan tarihte doğmuşum

Filan tarihte öleceğim

Size ne

Evliyim evli olmasına

İki de oğlum var topaç gibi

Rivayete göre şairim üstelik

Bir şiire başladım 30 yıl önce

Daha bitmedi

Bir çift çorabım, bir tek böbreğim var

Gözlüğümü yeni aldım

Kekemeliğim doğuştandır

Efendim sözün kısası

Tanıştığımıza memnun oldum

(Şiir Denizi -1/ Syf 173)

 

BENİ UNUTMA

Bir gün gelir de unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

 

Çünkü ben her gece o saatlerde

Seni yaşar ve seni düşünürüm

Hayal içinde perişan yürürüm

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Beni unutma

 

O saatlerde serpilir gülüşün

Bir avuç su gibi içime, ey yar

Senin de başında o çılgın rüzgar

Deli deli esiverirse bir gün

Beni unutma

 

Ben ayağımda çarık, elimde asa

Senin için şu yollara düşmüşüm

Senelerce sonra sana dönüşüm

Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma

 

Halâ duruyorsa yeşil elbisen

Onu bir gün benim için giy

Saksıdaki pembe karanfilde çiğ

Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

Beni unutma

 

Büyük acılara tutuştuğum gün

Çok uzaklarda da olsan yine gel

Bu ölürcesine sevdiğine gel

Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün

Beni unutma

(Şiir Denizi -1/ Syf 28)

FARZ ET Kİ

Farz et ki; geri gelmiş o gamsız devir

Delicesine sevdiğin senin olmuş

Bir bahar sabahı sahilde seninledir

Yanan alnını alnına dayamışsın

O incecik elleri ellerindedir

 

Farz et ki; mazidir devamı yarının

Sevdiğin başını dizlerine koymuş

Bahar bahar kokan siyah saçlarının

Her telini ayrı ayrı öpmektesin

Ve tadı dudağında avuçlarının

 

Farz et ki; buldun kış içinde baharı

Rüzgar yine ılık ılık esmektedir

Aynı şehirde, aynı deniz kenarı

Köpükler, dalgalar ve sonsuz mavilik

Tekrar yaşıyorsun hatıraları

 

Farz et ki; denizde beraberce yüzmüş

Sonra sıcak kumlara uzanmışsınız

Yine evvela seni yalvartmış, üzmüş

Ve dolanmış boynuna o sedef kollar

Kumlar altın sarısı, dalgalar gümüş

 

Farz et ki; doğup büyüdüğün yerdesin

Caddeler aşina insanlar tanıdık

Aksi kulağında sevdiğin sesin

O dudakların tadı dudaklarında

Velhasıl yine o eski günlerdesin

 

Farz etme yeter yaşadığın bugündür

Ne sevdiğin yanında ne o yerdesin

Çekil garip odana ışığı söndür

Söyle; “Nerdesin ey sevgili nerdesin?”

Söyle; o türkü senin eski türkündür.

(Şiir Denizi -1/ Syf 74)

AŞKIMIZIN SON ÇARŞAMBASI

Pazar

Pazartesi

Salı

Seni bir çarşamba günü

Terk edeceğim

Sonra başımı alıp

Perşembeye doğru gideceğim

(Şiir Denizi -1/ Syf 166)

BÜYÜK YALNIZLIK

Önce çaresizlik çaldı kapıları

Sonra yoksulluk

Bütün aşina çehreler silindi aynalardan

Bir anda boşaldı dünya

Yapayalnız kaldık

 

Tez tükendi umut ekmeği

Bitiverdi suların hayali

Çevirdik derin bir karanlığa gözlerimizi

Sen ey büyük yalnızlık

Bir sen terketmedin bizi

(Şiir Denizi -1/ Syf 174)

ŞİİRİSTAN

Bir yer var orada ikimiz için

Orada, bildiğin gibi şiiristanda

Evler Yunus'un evleri

Yollar Emrah'ın yolları

Ve Hayyam'dan birer rubai gemiler limanda

Deniz bildiğin gibi Orhan Veli’den kalma
Mevsimse Yahya Kemal’in sonbaharı
Nedim`dir seyreylediğin bir elde mey, bir elde gül
Çeşmeler Karacaoğlan’ın
Dağlar Köroğlu'nun dağları


Tarancı’nın kuşları havada dönen
Kadınlar Haşim'in kadınları görüyor musun?
Yeter bir nabız gibi vurduğun bende
Bana bir şiir ver güzelliğinden
Bütün şiirler senin olsun

Şiiristan sultanı, devletlu gönlüm  emreylesin yeter ki
Güzelliğinden nice ülkeler kurulur
Yoksan gece ve ölüm
Varsan el sürdüğün her şey şiir
Ayak bastığın her yer şiiristan olur

(Şiir Denizi -2/ Syf 23)

 

HADİ BİZE EYVALLAH

Bir akşam üzeri insek balık pazarına

Kıtlıktan çıkmışçasına rakı makı içsek

Yanında lakerdaya fitim ben

Kırmızı soğanlı

Et sevmezsin ya

İçip içip,

Şöyle helalinden bir sarhoş olsak seninle

Sonar düşsek yollara,

Küfretsek gelene geçene

Şu rezil dünyanın suratına tükürsek

Alkol gitgide yayılsa damarlarımıza

Tutup kanımıza girse

Unutsak ne varsa inandığımız

 Âşık olmakmış

 İnsanları sevmekmiş

 Dostlukmuş

 Şiir yazmakmış

 Daha bilmem ne imiş

 Vazgeçsek bu eski sevdadan

 Diyeceğim

 Gayri biz ölsek be Metin

 Hadi bize eyvallah

Efendi efendi gitsek şu dünyadan..

(Metin Eloğluna ithaf edilmiştir)

(Şiir Denizi -2/ Syf 210)

KİRLİ ÇAĞ

Nasıl da değişiyor kişi zamanla

Güç o güç değil, hız o hız değil

İnançlar sarsılmış, umutlar yitik

Bu kirli çağ bizim çağımız değil

 

Yeşiller, maviler kapkara olmuş

Yorgun eller, ayaklar, yollarsa yokuş

Ne açan güller var, ne öten bir kus

Güneş o güneş değil, yıldız o yıldız değil

 

Kökünden bir kurt girmiş ağaca

Yapraklar perişan, dal paramparça

Daha çok aldanacağız yaşadıkça

Anlasana bu ilk aldanışımız değil

 

(Şiir Denizi -2/ Syf 258)


ARŞİV