Termik santraller ve insan hakları…

Termik santraller ile insan hakları arasındaki ilişkiyi inceleyen Yeryüzü Derneği, Barış Manço Kültür Merkezi’nde bir sempozyum düzenledi

22 Eylül 2017 - 14:03

Yeryüzü Derneği, kömürlü termik santrallerin insan yaşamı ve insan hakları üzerinde yarattığı etkileri anlatmak için Barış Manço Kültür Merkezi’nde Termik Santraller ve İnsan Hakları Sempozyumu gerçekleştirdi. İstanbul’dan ve çevre illerden bir çok aktivistin katıldığı sempozyumda, deneyimler, gözlemler, alan araştırmaları ve elde edilen veriler üzerine sunumlar yapıldı.

Günlük yaşamlarında termik santrallerin yarattığı tahribat ile yüz yüze kalan yurttaşların da deneyimlerini içerdiği sempozyumda, kalkınma ve istihdam vaadi ile kurulan bu tesislerin başta yaşam hakkı olmak üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan ve temel insan hakları arasında gösterilen barınma hakkını, mülkiyet hakkını, çevre hakkını ve eğitim hakkını doğrudan ihlal ettiği vurgulandı.

“ÖNEMLİ OLAN TALEBİ DÜŞÜRMEK”

Enerji verimliliği üzerine değerlendirmelerini sunan Avrupa İklim Ağı’nda Türkiye Enerji ve İklim Politikaları Koordinatörü Elif Gündüzyeli, Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarının yetersiz olduğunu, enerji piyasasında yüzde 11 gibi bir paya sahip olduğunu söyledi. Türkiye’de çoğunlukla arz/üretim üzerine durulduğunu açıklayan Gündüzyeli, “Şimdi işin tüketim kısmı var. Biz çok fazla bundan bahsetmiyoruz çünkü tüketim dediğimizde talepten bahsediyoruz. Türkiye’de artık hepimizin ezberlediği, retorik, Türkiye hızla büyüyen bir ülke, hızla büyüyen ülkeler sınıfında. Bu büyümenin içerisinde enerji tüketimi sürekli ciddi bir artış gösteriyor. Bundan dolayı talep kısmını konuşurken birazcık göz ardı ediyoruz çünkü bu retoriği benimsemiş durumdayız. Ancak enerji tüketimini azaltmak yani arzı hızla büyütmek yerine talebi düşürmek gibi bir opsiyonumuz da her zaman var.” diye konuştu.

“TERMİK SANTRALLER YAŞAMI KURUTUYOR”

Yeryüzü Derneği’nden Araştırmacı Dr. Akif Pamuk konuşmasında, alan araştırmasında edindiği bilgiler ve gözlemleri kurgulaştırarak aktardı: “Bir yerde bir kömür var ve bu kömürü yeryüzüne çıkartmak lazım çünkü o yakacak olarak kullanılacak ayrıca elektrik üretilecek. Bunun için ölçümler yapılıyor o bölgeye termik santral yapma planları devreye giriyor. Buradaki insanların gelecek beklentilerinin daha da yükselmesine olanak sağlayacak şekilde ‘sizin köyünüzdeki insanlar çalışacak burada’ ve ‘sizler para kazanacaksınız’ deniliyor. İlk adım, istimlâk mevzularıyla başlıyor. İstimlâk mevzusu aslında o bölgedeki termik santralin ilk kazmasını vurması demek ve istimlâk başladığında artık o bölgenin merkezine termik santral oturuyor. Yani insanlara, ‘toprağınızı satın alacağız ve sizi iş sahibi yapacağız’ diyor buradaki yatırımcı. Arkasından komisyonlar oluşturuluyor. Komisyonlar oluşturulduğunda son güncel örneklerden bir tanesini vereyim ve rakamın nerelere kadar düştüğünü göstereyim size. Aralık 2006 tarihinde metrekaresi 70 kuruştan istimlâk yapılmış. Kütahya/Aslanlı köyü, o gün 70 kuruştan istimlâk edilirken sigaranın fiyatı 3 liraymış.”

İnsan haklarının en temel kategorilerinden olan barınma hakkının ortadan kalktığını açıklayan Pamuk, “O baca bir kez tüttüğünde ortadaki insanların barınma hakkından bahsetme şansınız kalmıyor.” dedi.

“İKLİM DEĞİŞKLİĞİNE YOL AÇIYOR”

Toplantıda iklim adaleti konusunda sunum yapan Dr. Hande Paker, iklim adaletinin kömürü terk etmekle başladığını, kömürlü termik santrallerin bir yandan yerelde yaşamı yok ederken diğer bir yandan iklim değişikliğine neden olduğunu açıkladı. İklim adaletinin tüm dünyanın sorunu olduğunu belirten Paker, yerelden başlatılan kömür mücadelesinin küresel iklim adaleti mücadelesiyle birleştirerek güçlendirmek gerektiğini söyledi. 


ARŞİV