“Sulak alanlar azalıyor”

Dünya yüzeyindeki tatlı suyun yüzde 87'sini barındıran göller için iklim değişikliğinin ve insan faaliyetlerinin yarattığı tehdit düzeyi her geçen gün artıyor. Doğa Derneği Sulak Alanlar Koordinatörü Burçin Yaraşlı, “Bir yandan kuraklıktan söz ederken diğer yandan sıkça kirlilik haberlerini alıyoruz. Su kıtlığı yaşadığımız bu dönemde, var olan suyunda kalitesini düşürüyoruz” diye konuştu

28 Aralık 2023 - 11:17

Doğa Derneği’nin Science dergisindeki yayınlanan makaleden elde ettiği verilere göre son 28 yılda göllerdeki su miktarında küresel bir düşüş yaşandı. Dünyadaki karasal alanın yüzde 3'ünü kaplayan göller, su kuşları ve diğer canlılar için yaşam alanı olmasının yanı sıra, tatlı su ve gıda sağlama, rekreasyon faaliyetler ve besin döngüsünün devamlılığı için önemli alanlar. Bununla birlikte karbon döngüsü yoluyla iklimi de düzenliyorlar. Dünya yüzeyindeki tatlı suyun yüzde 87'sini barındıran göller için iklim değişikliğinin ve insan faaliyetlerinin yarattığı tehdit düzeyi her geçen gün artıyor. Göllerdeki su miktarı, yağışlardaki ve nehir deşarjındaki değişikliklerin yanı sıra baraj inşası ve su tüketimi gibi doğrudan insan faaliyetlerine ve iklim değişikliğine bağlı olarak değişiyor.

28 YILDA YÜZDE 53 ORANINDA AZALDI 

Otuz yıllık uydu gözlemleri, iklim verileri ve hidrolojik modelleri kullanarak en büyük 1972 gölünü analiz eden bilim insanlarının bu yıl Science dergisinde yayımladığı makaleye göre, göllerdeki su miktarları 28 yılda yüzde 53 oranında azaldı. Çalışma dünya çapındaki kuruma eğilimlerinin önceden düşünülenden çok daha geniş kapsamlı olduğunu gösteriyor.

Türkiye önemli derecede su kaybı yaşayan 12 havzadan biri.  Konuyla ilgili konuştuğumuz Doğa Derneği Sulak Alanlar Koordinatörü Burçin Yaraşlı, her yıl on binlerce kuşun, üreme ve kışlama alanları arasında uzun bir göç yolculuğu gerçekleştirdiğini ve sulak alanlarda dinlendiğini söyleyerek, “Türkiye’de yaklaşık 500 kuş türü gözlemleniyor. Bu sayının yüksek olmasının nedeni önemli kuş göç yolundan iki tanesinin Anadolu üzerinden geçmesi. Anadolu, bulunduğu coğrafi konum itibarıyla göçmen kuşlar için önemli bir göç rotası. Her yıl kış aylarında milyonlarca su kuşu, daha kuzeydeki üreme alanlarından yola çıkarak kışlamak için Türkiye’deki sulak alanları ziyaret ediyor. Avrupa yolculuğundaki bireyler ise İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kullanarak Trakya’ya ulaşıyor. Bu yüzden İstanbul Boğazı ve çevresindeki sulak alanlar, göçmen kuş türleri için büyük önem taşıyor.” diye konuştu.

 GÖLLER TEHDİT ALTINDA

İstanbul’daki göllerin yanlış uygulamalar sonucunda tehlike altına girdiğini ifade eden Yaraşlı şu bilgileri paylaştı: “İstanbul’daki su havzalarının kritik bir parçası da barındırdığı göller. Yürütülen politikalar ve uygulamaların bir sonucu olarak göller ve su kaynakları hızla zarar görüyor ve yok oluyor. Suya yönelik yanlış planlama ve uygulamalar, kirlilik, iklim değişikliği nedeniyle buharlaşma sürelerindeki artış ve suyun döngüsünün bozulması, endüstriyel ve kentsel genişleme İstanbul’daki gölleri tehdit ediyor. Dolayısıyla göllerdeki kayıp, havzalardaki su döngüsünü olumsuz etkiliyor.”

Büyükçekmece Gölü’nün İstanbul'un su ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan kaynaklardan biri olduğunu ifade eden Yaraşlı, “Göl geçtiğimiz yaz ortasına doğru ciddi bir su kaybı yaşadı, göl tabanında yarıklar oluştu. Bir yandan kuraklıktan söz ederken diğer yandan sıkça Küçükçekmece Gölü’ndeki kirlilik haberlerini alıyoruz. Zaten su kıtlığı yaşadığımız bu dönemde, var olan suyunda kalitesini düşürüyoruz.” diye konuştu.

BÜTÜN YAŞAMI ETKİLİYOR

Büyükçekmece ve Terkos Gölü gibi göllerinin uluslararası öneme sahip Önemli Doğa Alanı statüsünde olduğu bilgisini paylaşan Yaraşlı, “Bu alanlar hem üreme döneminde hem de göç döneminde kuşlar için, hem de iç su balıkları ve sulaklar alanlar çevresinde yaşam bulan memeli yaban hayvanları için hayati önem taşıyor. Yıl boyunca yaban hayvanlarının güvenli bir şekilde üremesi, beslenmesi ve göç etmesi bu ekosistemlerin var olmasına ve korunmasına bağlı. Yoksa hepsini kaybetmek durumunda kalabiliriz. Şu an Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi’nde Avrupa’daki her beş kuştan birinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu raporlar gösteriyor. Anadolu’nun göç rotalarını barındırması, Avrupa’dan buraya göçle gelen türlerin yaşaması için bize sulak alanlarımızı ve göç yollarını korumamız konusunda sorumluluk yüklüyor.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yanlış politikaların da etkisiyle iklim değişikliğinden yüksek derecede etkilenecek ve buna adapte olmakta zorlanacak ülkeler arasında olduğunu da vurgulayan Yaraşlı, “Sulak alanlar iklim değişikliğinden kaynaklı fırtına, sel ve kıyı şeridi erozyonunun etkilerini azaltıcı etkiye sahip. Ayrıca yeraltı suyu depolarını doldurması ve suyu doğal olarak filtre etmesi özellikleri nedeniyle kritik öneme sahip. Sulak alanlar bulundukları bölgede mikro klima etkisi yaratır, balıkçılık, mera hayvancılığı, saz kesimi, tuz üretimi, turizm ve tarım gibi faaliyetleri de destekler. Sulak alanların kaybedildiği alanlarda ne yazık ki bu olumlu etki ve üretimlerden söz edilemez. Acilen her bir alan için tehditlerin ortaya konup, ilgili kurum ve STK’larla restorasyon çalışmalarına başlanması gerekiyor.” dedi.

 


ARŞİV