Sonun başlangıcı mı?

Temmuz ayında dört gün üst üste tüm zamanların sıcaklık rekorlarının kırılmasıyla birlikte, iklim krizinin etkileri de yeniden tartışılmaya başlandı. Sıcaklıkların daha da artacağını söyleyen Prof. Dr. Levent Kurnaz ile bunun gıda, sağlık ve çevreye olan etkilerini konuştuk

13 Temmuz 2023 - 12:16

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yayınladığı rapora göre 2023-2027 yılları arasında dünya genelinde rekor hava sıcaklıklarının yaşanacağı bilgisi paylaşıldı. Rapora göre sera gazı salımı ve El Nino hava olayı, hava sıcaklıklarını daha da artıracak. Rekor sıcaklıkların gıda güvenliği, sağlık, su yönetimi ve çevre konularında olumsuz sonuçlar yaratacağı da vurgulandı.

DÖRT GÜN ÜST ÜSTE REKOR KIRILDI

Küresel ısınmanın etkisiyle üst üste hava sıcaklığı rekorları da kırıldı ve 3- 6 Temmuz arasını içeren dönem, ölçümlerin yapıldığı yılların en sıcak günleri olarak kayıtlara geçti. Dünya genelinde 16.6 derecelerde olması gereken ortalama sıcaklık ise 17 dereceyi aştı; 6 Temmuz’da ise 17,23 dereceye kadar çıktı. Peki, Türkiye ve İstanbul, küresel sıcaklık artışından ve rekor sıcaklıklardan nasıl etkilenecek? Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz ile konuştuk.

“HER GÜN REKOR KIRILACAK”

Küresel ısınmasının bir çizgi şeklinde yukarı hareket ettiğini söyleyen Kurnaz, “Geçtiğimiz üç sene ortalamanın birazcık altında gitti. Ondan dolayı biz de ‘tamam başka dertlerimiz var ‘dedik. COVİD ve ekonomi derken, bu konuyu unuttuk. Aslında sıcaklıklar şimdi normale döndü, üstüne çıkmadı. Normal seviyesine geldi ve panik olduk. Ama bunu epey zamandır söylüyorduk. Peki bundan sonra ne olacak? Bundan sonra yaklaşık bir iki sene boyunca neredeyse her gün o günün rekor sıcaklığı olacak. 6 Temmuz tarihte yaşadığımız en sıcak 6 Temmuz oldu” dedi.

Geçtiğimiz üç senede sıcaklıkların ortalamanın altında seyretmesinin sebeplerini de açıklayan Kurnaz, şu değerlendirmelerde bulundu: “Okyanuslardaki bazı akıntılar, okyanusların nispeten daha serin ya da nispeten daha sıcak olmasına neden oluyor. Özellikle Pasifik’in yarısı olmasa da yarısına yakınını kaplayan bir bölge ve Pasifik Okyanusu’nun suları normalden serin olursa dünya da serin oluyor, normalden sıcak olursa dünya da sıcak oluyor. Pasifik Okyanusu’nun suları geçtiğimiz üç senede normalden daha serindi. Buna ‘La Nina’ diyoruz. Okyanus sularının daha serin olması ise şimdi nötr duruma geldi. Ve bu ayın başı gibi pozitife, yani ısınma tarafına doğru gidiyor. Dolayısıyla bizim şu anda gördüklerimiz daha pozitif değil, negatifin bitmesinin etkilerini görüyoruz. Bundan sonra pozitifi göreceğiz ama o pozitif çok daha kötü bir pozitif olacak.”

PETROL, DOĞALGAZ, KÖMÜR…

Peki küresel ısınmaya sebep olan faktörler neler? Küresel ısınma eşittir atmosferde fazla karbondioksit gazı birikmesi” diyen Kurnaz, “Karbondioksit gazı nereden geliyor? Normalin çok çok üstünde kömür, petrol, doğalgaz yakıyoruz. Şu anda yaktığımızın belki onda birini yakıyor olsaydık atmosfer, okyanuslar ve bitki örtüsü bunları emiyor olabilirdi. Ama bu miktarda saldığımız zaman artık doğa bunları ememiyor ve dolayısıyla fazlası atmosferde kalmaya başlıyor. Kaldığında da atmosferi ısıtıyor. Küresel ısınma dediğimiz şey bu. Yani bizim kömür, petrol, doğalgaz yakmamızın sonucudur küresel ısınma. Doğanın 20-30 milyon yılda saklayıp yerin altına gömdüğü kömür petrol doğalgazı biz çıkardık 200 senede yaktık. Yani biz çok hızlı hareket ettiğimiz için doğa buna uyum sağlayamıyor.” diye konuştu.

“UÇ OLAYLAR ARTACAK”

Bir derecelik artışın bile ciddi sonuçlar doğuracağını ifade eden Kurnaz, gelecek yılların bu anlamda daha kötü olacağını dile getirerek şunları söyledi: “İstanbul'un 1950 yılındaki ortalama sıcaklığı yazın 29 derecedir. 32 derecenin üstünde bir şey uç sıcaklık kabul edilir. Yani 33 derece hiç olmaz mı? Olur ama hani üç senede bir beş senede bir olur. Şimdi eğer sıcaklık 1 derece artarsa bu 32 derece 35 dereceye çıkıyor. Yani 35 dereceye kadar olan sıcaklıkları normal kabul etmeye başlıyoruz. Ancak sıcaklık 1 değil 5 derece artarsa uç sıcaklıklar 15 derece artacak. Yani ortalama 29'dan 34'e çıkıyor olabilir. Ama uç olaylar 32'den 47'ye çıkacak demektir. Yani İstanbul’da sıcaklık ortalama 5 derece artarsa 47 derece olan bir gün ‘normal bir gün, biraz sıcak’ dediğimiz bir gün haline gelecek. ‘49-50’ 3-4 senede bir görülen sıcaklıklar olacak. Bunun ne derece bir cehennem olacağını az çok fark ediyorsunuz. Yani burada önemli olan ortalamanın 1 derece 3 derece 5 derece artması değil, uç olayların artması. Ve uç olaylar ortalama olaylarla kıyaslandığında birkaç kat daha hızlı artıyor. Tehlikeli olan da bu. Yani bizi 33-34 derece öldürmez ama İstanbul 47-48 derece olursa bu, çok kişide ciddi hasarlara sebep olur.”

“KURAKLIK VAR GİBİ YAŞAMIYORUZ”

Sıcaklık artışının aynı zamanda kuraklık riski yarattığını ve gıda güvenliği konusunda ciddi krizler yaratacağını ifade eden Kurnaz, özellikle İstanbul’da yaşanabilecek su sorunu hakkında şunlara dikkat çekti: İstanbul’da yaşayanlar olarak, kuraklık varmış gibi yaşamıyoruz. Melen’den su alıyoruz ama buradaki önemli soru şu; ‘ya Melen'de de su kalmazsa? Bugün Melen’de su var ve ona güvenerek bir şey yapıyoruz. Ama oraya da yağmur yağmazsa orada da su kalmayacak. O zaman ne yapacağız? Yani hayatımızın her gününü ‘su korkunç kıymetli’ bir şeymiş gibi geçiriyor olmamız lazım. Biz, birkaç sene önce ‘25 Litre’ adında bir belgesel yapmıştık. O belgeselde bir Afrikalı müzisyen şunu söylüyordu: ‘Cape Town'da arabası temiz olmak utanılacak bir şeydir.’ Biz hala arabalarımızı yıkayıp, bahçe suluyoruz, havuz dolduruyoruz. Türkiye’de yanlış olan şeyler bunlar.”

“SOKAKTA YÜRÜRSENİZ ÖLÜRSÜNÜZ…”

“İklim krizini günlük hayatımızda bir numaralı konu olarak konuşuyor olmamız lazım” sözleriyle konunun ciddiyetine vurgu yapan Kurnaz, sıcaklık artışının insan sağlığı açısından da risklere sebep olacağını söyledi. Kurnaz, özellikle; yüksek tansiyon, kalp, şeker hastaları risk grubunda yer alıyor. Bir de bebekler tabii ki. Ama sıcaklık artmaya başladıkça bu bölgeler genişliyor. Yani sadece kalp hastası olanlar değil ‘60 yaşın üstündeki herkes dikkatli olmalı’ noktasına geliyoruz. Ancak daha sonra ‘artık herkes dikkatli olmalı’ noktasına geleceğiz. Dünya yavaş yavaş ‘bu sıcakta sokakta yürürseniz ölürsünüz” noktasına doğru gidiyor.”

 

 


ARŞİV