Kadıköy-Adalar-Kartal Deniz Üçgenine Avlanma Yasağı Gelsin!

ğla ve trolle avlanma sonucu balık çeşitlerinin azaldığı Marmara Denizi’nde, deniz ulaşımının yoğunluğu ve rotası, su sporlarının yapılmasını da, balık çeşitlerinin üremesini de neredeyse imkânsız kılıyor.

26 Mayıs 2011 - 15:35

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün girişimiyle Adalar, Kartal ve Maltepe Belediye Başkanları, ortak bir kampanya için harekete geçiyor. Marmara Denizi’nde, Kadıköy, Adalar, Maltepe ve Kartal ilçelerinin kıyılarının birleştiği üçgen alanda ulaşım ve avlanma yasağını getiren Koruyucu Üçgen Projesi’nin hayata geçirilmesini isteyen Belediye Başkanları konuyla ilgili İstanbul Valiliği’ne başvurmaya hazırlanıyorlar. Proje ile üçgen alanda sadece olta balıkçılığının yapılması, deniz ulaşımının rotasının değiştirilmesi, bölgede balık üretiminin arttırılması ve sörf, kürek, yelken gibi deniz sporlarının yapılması amaçlanıyor.

İstanbul, dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bu kadar güzel olmasını sağlayansa herkesin ortaklaştığı, büyük bir denize ve muhteşem bir boğaza sahip olması. Ancak İstanbullular, bu denizden, sadece uzaktan bakarak ve vapurla yolculuk yaparken kokusunu içlerine çekerek yararlanabiliyorlar. Anadolu Yakası’nda denize kıyısı bulunan ilçelerse geçmişe özlemle bakıyorlar Marmara Denizi’ne. Sahillerinde uzun plajların olduğu, denizlerinde rahatça yüzüldüğü, sandalla gezintiler yapıldığı, oltayla balık tutulduğu yani denizin bütün nimetlerinden ona zarar vermeden faydalanıldığı günleri özlüyorlar.
O günler çok uzakta kaldıysa da, denizimizi tekrar kazanmak bir hayal değil! Ama önce gelin Marmara Denizi’nde durum nedir ona bir bakalım.

TROLLE VE AĞLA AVLANMAK BALIK ÇEŞİTLERİNİ YOK EDİYOR!
Bir iç deniz olan Marmara Denizi’nde balık çeşitliliğinin azalmasının en büyük nedeni trolle avlanmak. Karadeniz’de kısmen uygulanan trolle avlanmak Marmara Denizi’nde yasak! Ancak her yasakta olduğu gibi bu yasağı da çiğneyenler var. Uzmanlar, kıyı şeridinde yapılan trol avcılığının balık yuvalarına zarar verdiğine dikkat çekiyor. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Doçent Doktor Saadet Karakulak “Kıyısal alanda avcılık yapıldığı takdirde balıkların üreme ve beslenme alanlarına ve eko sisteme zarar verilmiş olur, bunun yanında trol ağlarının seçiciliği çok düşük olduğundan küçük balıkların yakalanması söz konusu olduğundan balık stoklarının azalmasına etki yapmaktadır.” diyor.
Trol, 3 metre genişliğinde iki kapak ve arkasında 8–10 metre uzunluğunda bir torbadan müteşekkil bir tertibat. Denizin dibine oturtulup çekiliyor. Bazen millerce çekiliyor. Çekme sırasında dibi tarıyor ve geçtiği yerde zeminde ne varsa topluyor. Balıkların ürediği yuvaları tahrip ediyor ve bir daha orda balık üreyecek ortamın oluşması çok uzun zaman alıyor.
Trol avcılığı, Haziran-Temmuz-Ağustos ayları hariç yılın 9 ayı karadan an az 3 mil açıkta yapılabiliyor. Ama trolcüler Adalar’da, Pendik’te ve Tuzla’da trolle avlanmaya devam ediyorlar. Bu bölgelerde yetişen çinakop ve tekiri yok ediyorlar. En çok yaşanan kaçak avlanma türü ise kıyıya yakın trol çekmek. Cezalar ise komik ve caydırıcı değil. Usulsüz avlananlara sembolik para cezaları kesiliyor. Oysa 80’li yıllarda trolü yasaklayan Yunanistan’da, sahil güvenlik, trol yapanları yakaladığı zaman, teknedeki mürettebatı boşaltıyor ve akabinde tekneyi batırıyor.
Bizde ise denetim mekanizmasının yetersizliği, kıyılarda yasadışı trol avcılığını sürekli kılıyor. Denetim eksikliğinin en büyük nedeni ise üç tarafı denizlerle çevrili, bir büyük iç denize sahip ülkemizde hala bir Denizcilik Bakanlığı’nın bulunmaması.

“MERCAN, USKUMRU ARTIK MARMARA’DA YOK!”
1954 yılından beri Caddebostan’da faaliyette olan Türk Balık Adamları Kulübü’nün Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Saruhanoğlu da “Marmara’nın bir iç deniz olduğunun unutulmaması gerektiğini” söylüyor: “1980’li yıllardan itibaren Marmara Denizi’nde gözle görülür şekilde balık çeşitliliğinde azalma görülmektedir. Mesela mercan, uskumru gibi Marmara’mızın en gözde balıkları yok olmuştur. Ağla yapılan nizami avcılığın bir zararının olmaması icap ederken, pratikte tam tersi uygulanmaktadır. Lüzumundan büyük ağlarla yapılan avcılık, trol, lamba, elektronik sistemlerin ve av zamanlamasının yanlış yapılması, Boğazlar’ın haddinden büyük balıkçı tekneleri tarafından kapatılarak balık göçlerinin önlenmesi, kota uygulanmaması Marmara Denizi’mizdeki balık miktarının ve çeşitliliğinin azalmasının en önemli sebeplerindendir. Bu gidişatın önüne geçebilmek için gerekli kanun ve nizamnamelerin süratle yenilenip, işler hale getirilmesi ve yöneticiler tarafından harfiyen uygulanması gerekmektedir. En önemlisi halen bir Balıkçılık Bakanlığı’mızın olmamasıdır. Marmara denizinin canlanması için Marmara’mızın bir iç deniz olduğu unutulmamalı, Boğazlar devamlı açık tutulmalı, trolle avcılık tamamen yasaklanmalı, diğer ağlar ve tekneler mümkün olduğunca azaltılmalıdır. En önemlisi denizlerimizin kirletilmesi önlenmeli, gerekli arıtma sistemleri çok çabuk şekilde kurulmalı ve çalıştırılmalıdır.”

“BALIK YUVALARINI KURTARALIM, MARMARA’YI SU SPORLARINA AÇALIM”
Kadıköy Belediye Başkanı Av. Selami Öztürk ise Anadolu Yakası’nda Marmara’ya kıyısı olan ilçelerin belediye başkanlarıyla bir araya gelerek bu konuda bir adım atmaya hazırlanıyor. “Marmara Denizi’nde balık kalmadı.” diyen Başkan Öztürk, kaygılarını şöyle dile getiriyor: “Deniz kıyılarına kadar ağ atılması, dip taranması, balık yuvalarını son dererce olumsuz etkiliyor, bu yuvaları bozuyor. Kaldı ki bu alan su sporları için kullanılması gereken bir alan. Olta balıkçılığının gelişmesi, insanların denizi daha fazla kullanması, sandallarla denize açılabilmesine olanak sağlanabilmesi için Adalar, Kartal, Maltepe ve Kadıköy üçgeninde kalan bölgede ağla, trolle avlanmanın tamamen yasaklanması gerekiyor. Sadece olta balıkçılığına izin verilmeli. Hatta olabiliyorsa deniz otobüsleri gibi hızlı ulaşım araçlarının rotası değiştirmeli. Bu üçgen, haftanın belli günleri veya günün belli saatleri dışında deniz ulaşımına kapatılabilir. Örneğin Cumartesi ve Pazar günleri hiç bu bölgeye girmesinler. Haftasonları insanlar burada sörf yapsın, yelkenli kullansın… Biliyorsunuz bu sporların güvenlik içinde yapılması gerekiyor. Dolayısıyla deniz otobüslerinin buradan süratle geçmesi sporcular açısından ciddi tehlike oluşturuyor.”
Türk Balık Adamlar Kulübü Başkanı Saruhanoğlu da Başkan Öztürk ile aynı fikirde: “Kulübümüzün gerçekleştirdiği sörf, kürek ve yelken sporlarının sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için bize yer gösterilmesi gerekiyor. Şu ana kadar bu sporları, çok tehlikeli bir şekilde büyük gemilerin, vapurların, deniz otobüslerinin arasında yapmaya çalıştık. Şimdiye kadar bir kaza olmaması mucize. Başkan Öztürk’ün haftanın belli günleri veya günün belli saatlerinde gösterilen alanın deniz trafiğine kapatılması önerisi çok önemli. Belediye başkanlarımız ve sivil toplum örgütleriyle birlikte bunun için girişimlerde bulunmaya hazırız.”
Kadıköy Belediye Başkanı Av. Selami Öztürk, Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin ve sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya gelerek Çevre ve Orman Bakanlığı ile İstanbul Valiliği’ne başvuruda bulunacak. Başkanlar, ilçe kıyılarının oluşturduğu üçgen alanda, ağla balık avlamanın yasaklanması, zaten yasak olan trolle avlanmanın denetimlerinin sıklaştırılması ve haftanın belli günleri bu bölgenin deniz ulaşımına kapatılması taleplerini iletecek.

Maltepe Belediye Başkanı Zengin: “Denizimiz mavi bayraklı olsun”
“Kadıköy Belediye Başkanı Öztürk’ün düşüncesi çok önemli. Kutluyorum. Adalar, Kartal, Maltepe ve Kadıköy üçgeninde kalan alanda, balıkların kurtarılması, denizin temizlenmesi ve su sporlarına açılması için her türlü desteğe hazırız. Bizim de bir Yelken Kulübü’müz var. Geçen yıl küçük ama etkileyici müsabakalar yaptık. Denizimizin mavi bayraklı, bol balık çeşidine sahip bir deniz olması için girişimlerimiz devam edecek.”

Kartal Belediye Başkanı Öz: “Denizin kontrolü de yerel yönetimlere verilmeli”
“Kartal-Kadıköy-Adalar üçgeninde kalan bölgenin büyük deniz araçlarına kapatılması fikrini çok anlamlı buluyorum ve destekliyorum. Bu bölge balıkların üreme yerleri. Ancak maalesef yasak olmasına rağmen trolle avlanmanın önüne geçilemediğinden buralardaki balık yuvaları yok ediliyor. Bu nedenle büyük ağlarla yapılan avlanmaya kesinlikle karşıyız. Büyükşehir Yasası, kıyıları kontrol yetkisini yerel yönetimlere veriyor ancak bu yeterli değil. Denizlerin kontrolü de yerel yönetimlere verilmeli. Bu altın üçgende kalan bölge su sporları için çok elverişli. Örneğin Dragos kıyıları kuzey rüzgârlarını en iyi alan yerdir, burada rüzgâr hiç kesilmez bunun için de yelken sporu için en uygun yerdir. Buraya da İDO İskelesi yapılmak istendi ancak biz buna şiddetle karşı çıktık. Burası su sporlarının merkezi olabilir.”

Adalar Belediye Başkanı Farsakoğlu: “Denizimiz de sit alanı olmalı”
Biliyorsunuz Adalar doğal, tarihi ve kentsel sit alanı. Doğal sit alanı, yalnızca kara parçası üzerindeki yerleri değil, denizin dibindeki yerleri de kapsar. Denizin dibinde hem arkeolojik buluntular hem de balıkların üreme alanları var. Dolayısıyla ağla avlanma bunlara zarar veriyor. Bunun için biz daha önce 2001 yılında yasaklama getirmiştik. Şimdi de Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne, Kınalıada ile Kadıköy, Sedefadası’yla Kartal arasında ve Adalar çevresinde mekanik gırgırlarla ve trolle balık avının yasaklanması için gerekçeleriyle birlikte bir dosya sunduk. Büyük bir ihtimalle bu av sezonunda Merkez Av Komisyonu, bu alanlarda mekanik gırgırlarla avlanmaya kısıtlama getirecek. Böylece buradaki deniz canlılarının korunması, olta balıkçılığının yaygınlaşması, göçmen balıkların da büyümesi sağlanmış olacak.
Başkan Öztürk’ün haftanın belli günlerinde özellikle de haftasonları bu bölgenin deniz ulaşımına kapatılması önerisini de çok anlamlı buluyoruz. Özellikle yelken sporunun teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Maltepe, Kartal, Kadıköy Belediyelerimizle birlikte Büyükşehir Belediyesi ile güç birliği yaparak, sivil toplum örgütleriyle de elele vererek bu denizi halkımıza kazandıracağız.”

Semra ÇELEBİ


ARŞİV