Bir zamanlar balık ve balıkçılık

Karekin Deveciyan’ın bir asır önce kaleme aldığı Türkiye’de Balık ve Balıkçılık kitabı, denizlerin bereketli olduğu dönemi kayıt altına alıyor. 576 sayfadan oluşan kitapta tamamı Deveciyan’ın kaleminden çıkma 207 çizimin yanı sıra, 103 tablo ve İstanbul civarındaki dalyan ve voli yerlerini gösteren bir harita yer alıyor

18 Nisan 2024 - 15:38

Endüstriyel avcılık yapan balıkçı gemilerini kapsayan 4,5 aylık av yasağı 15 Nisan Pazartesi günü itibariyle başladı. Kıyı balıkçılığı yapan küçük ölçekli balıkçıların muaf olduğu yasak, 1 Eylül’de kalkacak. Ancak deniz kirliliğin artması, kentleşme ile birlikte nüfus baskısının oluşması, iklim krizi, balıkçılıkta aşırı avlanma, yasadışı avcılık gibi birçok etken sebebiyle hem su ekosisteminde hem de balıkçılık sektöründe sorunlar artıyor.

“CİDDİ BİR AZALMA VAR”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 yılında düzenlediği Marmara Zirvesi’nin sonuç raporuna göre 1970'li yıllardan itibaren önem kazanan Marmara Denizi balıkçılığı, Türkiye balıkçılığında ikinci sırada yer alıyor. Marmara Denizi’ndeki av miktarı 1980 yılında 40 bin ton iken bunun, 1990’lı yıllarda 80 bin tona yükseldiği görülüyor. Fakat son 20 yılda av miktarlarında ciddi azalma da söz konusu. 2020 yılında 24 bin ton olarak belirlenen av miktarı sebebiyle Marmara Denizi balıkçılığının Türkiye balıkçılığı içindeki oranı yaklaşık yüzde 14’ten yüzde 7’ye gerilemiş durumda.  TÜİK verilerine göre Marmara Denizi'nde avlanan 48 balık türü ve 12 diğer su ürünü olmak üzere toplam 60 türün ticari balıkçılığı yapılıyor ve her bir türün av miktarları incelendiğinde ciddi bir azalma göze çarpıyor. Özellikle izmarit, mezgit, kefal, barbunya, tekir, köpek balığı, kırlangıç balığı, lüfer, palamut, hamsi, kolyoz, istavrit, gümüş, tirsi gibi balık türlerinin av miktarlarında ciddi düşüşler söz konusu. Marmara Denizi'nin kaybolan balıkları arasında oksijen ihtiyacı yüksek bir balık türü olan kılıç balığı dikkat çekiyor. 1980 yılından itibaren avcılığı yapılamayan kılıç balığı denizlerdeki göçünü denizdeki oksijen seviyelerine göre düzenliyor. Marmara Denizi çevresindeki nüfusun ve sanayinin artması sebebiyle yoğunlaşan deniz kirliliği ile ilişkili olarak oksijen seviyesinin düşmesinden dolayı kılıç balığının bölgeyi terk ettiği düşünülüyor.

GEÇMİŞTE BALIKÇILIK

Biyoçeşitliliği oldukça yüksek olan Marmara, balıkların Akdeniz-Karadeniz geçişlerinde dinlenme noktası ve yumurtalarını bıraktığı bir deniz. Yakın döneme kadar bu önemini koruyan Marmara Denizi’nin bu zenginliği detaylarıyla anlatan önemli bir kaynak var. İstanbul Balıkhanesi eski müdürü ve balıkçılık başmüfettişi Karekin Deveciyan tarafından kaleme alınan Türkiye’de Balık ve Balıkçılık kitabı Türkiye’de balıkçılık konusunda yazılmış en önemli eserlerin başında geliyor. Aras Yayınları tarafından 2006’da yayınlanan kitabı Türkçeye çeviren Erol Üyepazarcı  giriş yazısında şunları ifade ediyor: “Deveciyan’ın eseri, alanındaki ilk çalışmadır; yazarın konuya olan hakimiyeti, verdiği ayrıntılı bilgiler ve özellikle Fransızca olarak yapılan ikinci baskısında mevcut tablolardaki iktisadi malumat, bugün bile onu emsalsiz bir eser olarak değerlendirmemize neden olacak kadar önemlidir…”

Balık ve balıkçılıkla ilgili kitapların hemen hepsinin başvuru kaynağı haline gelen ve 576 sayfadan oluşan Türkiye’de Balık ve Balıkçılık’ta, tamamı Deveciyan’ın kaleminden çıkma 207 çizimin yanı sıra, 103 tablo ve İstanbul civarındaki dalyan ve voli yerlerini gösteren bir harita yer alıyor. Dört bölümden oluşan kitapta birinci bölümde deniz ve tatlısu balıkları, ikinci bölümde kabuklular ve yumuşakçalar, son bölümde de av araçları ve malzemelere ait ayrıntılı bilgilere yer veriliyor. Kitabın son bölümünde ise balıkçılık sektörünün bir asır öncesinde ait istatistiki bilgileri aktarılıyor. 

Sadece denizlerdeki canlıları değil tatlısu balıklarını da inceleyen Deveciyan eserinde volileri, dalyanları, göl ve akarsularla ilgili bilgileri de okura sunuyor. Eserin değerini tarihçi Reşat Ekrem Koçu, ünlü eseri İstanbul Ansiklopedisi’nin dördüncü cildinde şu sözlerle anlatıyor: “Balık ve Balıkçılık milli kütüphanemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir kendi mevzuunda ise tek eserdir.”

YERLİ VE GÖÇMEN BALIKLAR

Genel olarak Türkiye özel olarak İstanbul’un göçmen ve yerli balıklarını inceleyen Deveciyan bu iki grubu şöyle anlatıyor: “Kıyıların diplerinde yaşayan balıklar, birbirlerinden çok farklı iki gruba ayrılır. Birinci gruba giren balıklar, kıta sahanlığı bölgelerini terk etmeksizin çok kısıtlı bir daire içinde yer değiştirirler. Bunlara ‘yerli balık’ ya da ‘taş balığı’ denilir. Yer değiştirirken ırmak veya çay ağızlarının, haliçlerin ve lagünlerin tuzlu sularına kadar ilerlerler. Bunlara da ‘gezici balıklar’ ya da ‘uğrayıcı balıklar’ denir.  Eserde Boğaz’a uğrayan göçmen balıklar şöyle sıralanıyor: “Kılıçbalığı, orkinos, palamut, uskumru, kolyoz, lüfer, istavrit, dülgerbalığı, hamsi, sardalya. Yerli balıklardan kırlangıçbalığı, iskorpit, lipsos, hanibalığı, barbunya, tekir, karagöz, sarıgöz, mezgit, gelincikbalığı; gezici ve uğrayıcı balıklardan ise levrek, izmarit, istrongiloz, kupes, mercanbalığı, kayabalığı, gümüşbalığı, zargana, kalkanbalığı, pisibalığı, dilbalığı, vatoz, köpekbalığı.

20. yüzyılın başlarında Boğaziçi ve çevresinde bulunan dalyanlar hakkında da bilgiler veren Deveciyan aynı zamanda balıkların tuzlanma yöntemlerine dair de önemli tarifler paylaşıyor.  Kitabın son bölümünde yer verilen tablolar ise 15 yıllık bir çalışmanın sonucu olarak Türkiye’deki balık yataklarının zenginliğini özetliyor. O dönemin balık avı, satışı ve tüketimi konusunda ayrıntılı bilgilerin paylaşıldığı bu tablolarda Türkiye’de su ürünlerinin en büyük pazarı olan İstanbul Balıkhanesi’nde son on beş yıl içinde satılan su ürünleri cins, miktar ve  fiyat açısından değerlendiriliyor.

DEVECİYAN KİMDİR?

1868 yılında Harput’ta doğan Karekin Deveciyan Fransız okulunda başladığı öğrenimini İstanbul’da Katolik Ermenilerin okulu olan Lusaroviç İdadisi’nde tamamlamış ve 1891’de Düyun-u Umumiye İdaresi’nde memurluğa başlamış. Bursa, Bandırma, Selanik, Sivas ve Beyrut müdürlüklerinde memurluk, muhasabecilik, gümrük resmi başkontronörlüğü, sandık amirliği gibi görevlerde bulundu. 1910’da İstanbul Balıkhanesi Merkez Müdürlüğü’ne, 1917’de ise balık işleri başmüfettişliğine, 1922’de başkontrolörlüğü ve sandık amirliği gibi görevlerde bulundu. 31 Mart 1927’de, 36 yıl süreyle çalıştığı Duyun’u Umumiye ’den emekliye ayrıldı.  

 

 

 


ARŞİV