Anadolu’nun sesleri aynı albümde: Miras

Nesli tehlike altındaki kuşların sesleriyle, kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel çalgılar ilk kez bir albümde buluştu. Beş parçadan oluşan albüm, Türkiye’nin ormanlarından dağlarına, bozkırlarından sulak alanlarına ve denizlerine uzanan beş farklı habitatı seslerle anlatıyor

13 Haziran 2025 - 11:00

Urkeklikten kopuza, elmabaş patkadan çenge… “Miras” albümü, kuşların ve çalgıların kaybolan seslerini bir araya getirerek hem geçmişe hem geleceğe sesleniyor. Yaz Güvendi'nin yürütücülüğünü üstlendiği ve “Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı” desteğiyle hazırlanan albüm, 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü'nde dijital platformlarda yayınlandı. Beş parçadan oluşan albüm, Türkiye’nin ormanlarından dağlarına, bozkırlarından sulak alanlarına ve denizlerine uzanan beş farklı habitatı seslerle anlatıyor. Her parça bir kuşun çağrısıyla başlıyor; o çağrı, geleneksel bir çalgının sesiyle karşılık buluyor. Urkeklik, elmabaş patka, dikkuyruk gibi kuş türlerinin sesleri; çeng, ruzba, kam davulu gibi enstrümanlarla buluştu. Miras hem biyolojik çeşitliliğe hem de kültürel mirasa dair ortak bir sorumluluğu seslendiren bir çağrı niteliği taşıyor. Proje, doğa koruma çabalarına sanat aracılığıyla yaratıcı bir katkı sunmayı amaçlıyor. Projenin yürütücülüğünü üstlenen, aynı zamanda Kuş Kolektifi’nin kurucusu olan Yaz Güvendi ile konuştuk. 

ANADOLU’YA ÖZGÜ BİR ESER
Üç yıl önce Avustralya'da nesli tükenmekte olan kuşların seslerinden oluşan “Yok Oluş” adlı albümün basında geniş yer bulduğunu söyleyen Güvendi, Miras’a ilham olan süreci şöyle anlattı: “Ben de haberi görür görmez çok heyecanlandım ve keşke biz de Türkiye’de nesli tehlike altındaki kuşların albümünü yapsak ve Avustralya’dakiler de o albümü dinlese diye içimden geçirdim. ‘Yok Oluş’ albümüne baktığımda her bir parçanın bir kuş ötüşünden oluştuğunu gördüm; bir kuş sesi kütüphanesinin müzik platformlarında yer alması olarak özetleyebiliriz aslında. Fikir bana şahane ama eksik geldi, ‘Anadolu’ya özgü bir albüm nasıl olur?’ diye düşünürken ‘hep kuşların, canlıların nesli tükeniyor diye düşünüyoruz ama ya kültürlerimizin?’ sorusunu sormaya başladım. 2018 yılında Doğa Okulu’nun Dağ Okulu etkinliği için gittiğimiz Köroğlu Dağları’nda buna 40 kişi tanıklık etmiştik: 2 bin metrede köçeklerin dansını izledik ve bu kültürün giderek yok olduğunu gördük. Buradaki anımdan yola çıkarak albümdeki eksik parçayı tamamladım: Nesli tehlike altındaki kuşlarımızla kaybolmaya yüz tutmuş çalgıları birleştireceğimiz bir albüm.”

“MOTİVASYONUM KUŞLARDI”
Güvendi, 10 yılı aşkın süredir profesyonel olarak doğa koruma kuruluşlarında çalışıyor, 9 yıldır da amatör olarak kuşları gözlemliyor. “Zaman içerisinde beni en çok heyecanlandıran, motive eden ve etki edebildiğim çalışmaların biyolojik çeşitliliğin azalmasına karşı yürütülen kampanyalar, mücadeleler olduğunu fark ettim.” diyen Güvendi, “Kuş gözlemeye başladığımdan beri de etrafımdaki herkesin kuş gözü açılsın diye bildiklerimi, öğrendiklerimi hem fiziki hem sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyor, herkes kuşları gözlerken duyduğum heyecanı paylaşsın istiyordum. Çevremdekiler bilir, yeni projelerle ilgili fikir geliştirmeyi çok severim. ‘Türkiye’nin Nesli Tehlike Altındaki Sesleri’ projesi de 3 yıldır kafamda dönen ve doğru zamanı bekleyen projelerden biriydi. Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı sayesinde desteklendi, hayata geçti. Yani özetle motivasyonum kuşlardı.” 

KOLEKTİF BİR ÜRETİM SÜRECİ
Bireysel bir fikirle başlayan projenin kolektif bir üretim süreciyle devam ettiğini paylaşan Güvendi, “Albüm, kuş gözlemcileri, ses mühendisleri ve müzisyenlerin kolektif emeğiyle hayata geçti. Kuşlara kuş araştırmacımız Kerem Ali Boyla’yla beraber karar verdik. Çıkaracağımız müzik albümündeki 5 parçanın her biri bir habitatı simgeleyecekti, bu nedenle orman, dağ, bozkır, sulak alan ve deniz habitatlarındaki nesli tehlike altındaki kuşların listesini çıkardık, Macaulay Library’den nesli tehlike altındaki 31 kuşun en uygun sesini indirdik ve müzisyenlere ilettik. Eş zamanlı olarak müzik araştırmacımız Murat Küçükarslan’la beraber kaybolmaya yüz tutmuş enstrümanlara karar vermek için ilk olarak 1984’ten bugüne kadar 800’den fazla kaybolmaya yüz tutmuş müzik aletini üreterek gün ışığına çıkarmış Feridun Obul’u Sultanahmet’teki atölyesinde ziyaret ettik ve ondan enstrümanları, icracılarını dinledik, bir enstrüman havuzu oluşturduk. Ardından projedeki müzisyenlerle de beraber konuşarak yaylı çalgı olarak rebab, vurmalı çalgı olarak kam davulu ve telli çalgılardan ruzba çeng ve kopuzu seçtik ve icracılarını bulduk. Kopuz için Ünal Sevin, ruzba için Muharrem Sönmez, çeng ve rebab için Kanıkey Güvenç Akçay ve kam davulu için Kerem Feyzi ile çalıştık. Son olarak kuşların ses kayıtları ile bu enstrümanları buluşturan beş besteci (Akın Orbay, Can Saka, Kerem Feyzi, Murat Küçükarslan ve Turgut Mavuk), her parçaya farklı bir anlatı katmanı ekledi.” diye konuştu. 

“Biz aslında ‘Miras’ albümümüzle beraber sanatı bir araç olarak kullanarak doğa koruma mücadelesine yaratıcı yollarla katkı sunmayı hedefledik.” diyen Güvendi, şöyle devam etti: “Doğa korumacılara, çevrecilere sanatı aktivizmlerinde kullanabileceklerini hatırlatırken sanatçılara ise doğa koruma farkındalığı kazandırmak istedik. Doğanın seslerini kültürel mirasla buluşturarak hem biyolojik çeşitliliğe hem de müzik tarihine sesli bir kayıt düştük. Miras yalnızca işitsel bir deneyim değil hem ekolojik hem de kültürel mirasımıza sahip çıkma çağrısı.” 

KUŞ KOLEKTİFİ
Türkiye’nin nesli tehlike altındaki kuşlarının sesinden yola çıkan bir topluluk. Borusan’ın Sürdürülebilir Fayda Programı desteğiyle başlayan “Türkiye’nin Nesli Tehlike Altındaki Sesleri” adlı albüm projesi, zamanla bir fikrin ötesine geçti ve kolektif bir harekete dönüştü. Kuş Kolektifi, kuşlar, doğa ve sanatın kesişiminde; birlikte üretmeye, farkındalık yaratmaya ve ilham vermeye çalışan bir topluluk olarak yoluna devam ediyor. “Sesleri duyulmaz olanı duyulur kılmak, gözden kaybolanı görünür yapmak istiyoruz.” diyen Kuş Kolektifi, sanatı kuşları koruma mücadelesinde bir araç olarak kullanıyor. 


ARŞİV