Modalılar semtine ne kadar bağlı?

Moda sakinlerinin semtlerine olan aidiyetlerini araştıran Dr. Aylin Şentürk, “İstanbul gibi bir kentte dönüşümün olmaması mümkün değil. Ama Modalılar bu dönüşüme karşı durabilen bir Moda’lılık kimliğine sahip. Ancak bu güç, idareler ile de desteklenmeli. Aksi halde herkesi kendine çekmesine neden olan özgün Moda kimliğini kaybetme riski sözkonusu” diyor

06 Ağustos 2019 - 11:25

Kadıköy’ün popüler semti Moda’ya dair bir akademik tez daha yazıldı. Akademisyen Dr. Aylin Şentürk, “Aidiyet, Kent Kimliği ve Kentsel Koruma Etkileşimi Bağlamında Kullanıcı Sürekliliğinin İrdelenmesi: Kadıköy Moda Örneği” başlıklı bir tez kaleme aldı. Detayları Şentürk’e sorduk.

Öncelikle sizi kısaca tanıyalım…

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)’nden Şehir ve Bölge Plancısı olarak mezun oldum ve aynı kurumda 2013’te akademik hayatıma başladım.  İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nde başladığım master çalışmam kapsamında Royal Institute of Technology (KTH) Stockholm’de araştırmalarıma devam ettim ve ‘UNESCO Dünya Miras Listesinde Yer Almanın, Ülke Kültürel Miras Koruma Politikalarına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme’ başlıklı bir master tezi yazdım. Doktoramı yine İTÜ’de ‘Aidiyet, Kent Kimliği ve Kentsel Koruma Etkileşimi Bağlamında Kullanıcı Sürekliliğinin İrdelenmesi: Kadıköy Moda Örneği’ başlıklı tezim ile 2018’de tamamladım. Temel araştırma konularım; kentsel koruma, kent kimliği, aidiyet duygusu, kültürel miras ve kentsel canlandırma.

Kadıköylü müsünüz? Moda ile nasıl bir bağınız var? 

Kadıköylü değilim. Eğitim ve iş hayatım Beşiktaş ve çevresinde şekillendiği için 2004’ten beri Beşiktaş’ta oturuyorum. Moda vakit geçirmekten keyif aldığım insanı besleyen bir yer. İçinde yaşamadan, her gün vakit geçirmesine sebep olan bir bağı olmadan ya da üzerine çalışmadan bir yerin iyi tanınabileceğine, hissedilebileceğine çok inanmıyorum. Bu nedenle Moda’yı doktora çalışmam sırasında daha iyi öğrendim diyebilirim.

“MODA, İNSANI BESLİYOR”

Moda denilince aklınıza gelip dilinizden dökülen ilk duygu ve düşünceleri öğrenmek isterim...

Bu soruyu tez süreci boyunca hep ben Moda’lılara sormuştum. Şimdi cevaplama sırası bana geldi. (gülümsüyor) Moda, o eski mahalle duygusunu verebilen, inanların birbirlerini tanıdığı selamlaştığı ortak paylaşımlarda bulunduğu bir yer. Farklı kökene sahip kullanıcıların bir bütün olabildiği Moda’lı kavramını yaratabildikleri bir yer. Bir dönem deniz hamamlarıyla, bir dönem sandallarla vapur seferleriyle, şimdilerde ise deniz kıyısında geçirilen vakitle bir şekilde hep denizle sağlam ilişki kurulabilen bir yer. İçinde çok önemli anıt yapıları, sivil mimarlık örneklerini barındıran kültürel mirasımız için önemli bir semt. Bu nedenle hem sosyal yapısı hem de fiziki yapısı korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalı.

Teziniz için Moda'yı seçmedeki kriterleriniz neler oldu?

Tezin alan seçiminde bir çok farklı kriter vardı ancak detaya girmeden ana kriterleri söylemek gerekirse; korunması gereken tarihi değere sahip bir alan olması, tanımlı bir kentsel kimliğinin olması, içinde farklı kullanım süresine sahip kullanıcıların olması ki burada kastettiğim kullanıcı alanda ikamet eden bireylerdir.

Elbette ki siz bir akademisyen olarak akademik bir tez hazırladınız lakin konuyu yerel bir gazetede okurun kolayca anlayabileceği şekilde sadeleştirerek özetler misiniz?

Bir meslek insanı olarak benim için kentsel gelişim sürecinde atılacak her adımın mevcut dokuya zarar vermeyecek bir bakış açısı ile ele alınması gerekiyor. Hele de İstanbul gibi özel bir şehirde. Benim çalışmalarım da kültürel miras alanlarının korunması üzerine odaklanmış durumda. Kentsel koruma her ne kadar yasalar ve geliştirilen politikalar ile şekilleniyor olsa da, başarılı bir kentsel korumanın temelde ancak o alanda yaşayan kullanıcılar ile gerçekleşebileceğine inanıyorum. Bu bağlamda kentsel korumada kullanıcıların yaşadıkları mekan ile kendilerini bağdaştırmaları bu mekan ile aralarında bir bağ kurmaları, yer ile kurulacak bağda ise o yerin ruhunun olması oldukça önemli.

Tez çalışması kapsamında kent kimliği, aidiyet duygusu ve kentsel koruma kavramları ele alındı ve bu kavramların birbirleri ile etkileşiminde kullanım süresinin etkisi incelendi. Mevcut kullanıcıların yaşadıkları mekanın kimliğine ne kadar hakim oldukları, yaşadıkları mekana aidiyet duygusu geliştirip geliştirmedikleri, yaşadıkları mekanı koruma algılarının nasıl olduğu araştırıldı. Bu alt başlıkların her birinin kullanıcının yaşam süresi ile nasıl bir ilişki içinde olduğu da ortaya konuldu. 

ESKİ MODALILAR KORUMACI

Siz de sosyal medyadaki Moda gruplarında varsınız. Oralardaki 'Moda’lılık' tartışmalarından, 'yeni' ve 'eski' Modalılar arasındaki bitmeyen gerilimden haberdarsınızdır. Bir akademisyen olarak bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Gruba alan çalışmam sırasında dahil oldum ve çok aktif bir kullanıcısı olduğum söylenemez. Ancak takip ettiğim kadar ile grup içindeki tartışmalar benim alan çalışması sırasında yaptığım anket ve mülakatlarda edindiğim izlenim ile paralellik gösteriyor. Eski kullanıcıların Moda’yı koruma konusunda daha hassas olduklarını söylemek yerinde olacaktır.

MODALININ AİDİYET DUYGULARI…

Bu tez için bu konuyu seçerken ve tezi hazırlarken amacınız neydi? Tez bittiğinde bu hedefe varmış hissediyor musunuz? Yani tezinizin gerek akademik dünyaya gerekse de Kadıköylülere sözü nedir diyor?

Bu tezin amacı, alandaki kullanıcının yaşama süresinin, bir diğer ifade ile alandaki kullanıcının sürekliliğinin sağlanması konusunda bireylerin yer ile kurdukları bağ ile gelişen aidiyet duygusunun ve kentsel kimlik etkileşiminin, kentsel korumayı nasıl şekillendirildiğini ortaya koymak.

Aidiyet duygusu ile kent kimliği arasındaki ve kentsel kimlik ile kentsel koruma arasındaki ilişkinin pozitif yönlü doğrudan bir ilişkisi var. Aidiyet ve kentsel koruma arasında ise dolaylı bir ilişki var ve aidiyet kent kimliği üstünden dolaylı olarak kentsel korumayı etkiliyor.  Alanda yaşam süresi ne kadar fazla ise aidiyet duygusu, kent kimliği algısı ve kentsel koruma yaklaşımının da o kadar yüksek olduğu sonucuna ulaşıldı.

Hipotezi doğrulayan sonuçlara ulaşmak, özgün yöntemlerle sayısal olarak bu değerlendirmeyi yapmış olmak hedefe ulaşmış hissetmemi sağlıyor evet. Ancak bilimsel çalışmaların temeli mevcut çalışmaları kendi bakış açınızla, araştırmanızla farklı bir yere taşımak ve sizden sonraki araştırmacılara katkı sağlayabilmek ve bilimin gelişmesini sağlamaktır. Sanırım bu noktada bir katkı koymuş olmak beni daha çok tatmin ediyor.

Tezinizde birey kendisini yaşadığı yere ait hissetmesinin gerekliliğinden bahsediyorsunuz. Moda özelinde konuşacak olursak, Modalıda bu aidiyet ne düzeyde?

Aidiyet duygusu çok güçlü bir duygu ve insanlığın temel ihtiyaçlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle evet bireyin yaşadığı yere kendisini ait hissetmesi çok önemli. Modalı’lar ile gerçekleştirilen anket kapsamında aidiyet duygusunun ölçüldüğü 19 ifade sorulup, her ifadenin 5’li likert ölçeğine göre numaralandırması istendi. Yani ifadelerin aldığı değer 5’e ne kadar yakınsa aidiyet duygusu o kadar fazladır. Her ifade farklı yaşam süresine göre oluşturulan dört farklı gruba göre de incelendi.

19 ifade içerisinde aidiyet duygusunun en net sorgulandığı ifade ‘Kendimi Moda’ya ait hissediyorum’ dur. Bu ifadeye verilen cevaplarda, her grubun 4 ve üzeri aidiyet seviyesine sahip olduğunu görüldü.  Bu nedenle Moda’da oturan kullanıcılar kendilerini Moda’ya ait hissetmektedir denilebilmektedir. Yaşama süresi arttıkça aidiyet seviyesinin de artacağını iddia eden bu çalışmada sonuçlar bu perspektif ile incelendiğinde yaşama süresi ile doğru orantılı olarak değerin 4,14’den 4,80’e yükseldiği görülmüştür. 4,40 ortalamaya sahip olan bu sorunun 50+ üstü kullanıcılar tarafından 4,80 alıyor olması da hipotezi doğrular bir değerdir.

Diğer ifadeler de bu şekilde incelenmiş ve bir ifade hariç diğer ifadelerin tümünde yaşama süresi ve aidiyet duygusu arasında doğru orantı olduğu tespit edildi. Yaşama süresi ve aidiyet duygusu arasında doğru orantının gözlenmediği tek ifade ise ‘Moda’daki komşuluk ilişkileri istediğim gibi’ ifadesidir. Ortalama değeri 3,38 olan bu ifadenin yeni kullanıcılardaki değeri daha yüksektir.

Eski ve yeni Modalıların komşuluk algısı nasıl?

Yeni kullanıcıların ‘komşuluk’ algısı ile eski kullanıcıların ‘komşuluk’ algısının ve beklentilerinin farklı olduğu tespit edildi. Özellikle eski kullanıcının Moda’nın eski yaşantısını temel alıyor olması nedeni ile bu ifadeye düşük puan verdikleri anlaşıldı.  Moda’nın sosyal kimliğini oluşturan komşuluk ve dayanışmanın önceki yıllarda akraba ilişkilerinden bile güçlü olduğuna değinen eski kullanıcılar, yeni gelen kullanıcılarla bu sürecin değişime uğradığından da şikâyetçi olduklarını dile getirdiler. Bu nedenle bu ifadede yeni kullanıcıların yüksek değere sahip olması şaşırtıcı bir sonuç değil.

Nitekim ‘Moda’da anahtarımı bırakabileceğim insanlar var’ ifadesine en yüksek puanı uzun süreli kullanıcılar verdiler. Aynı zamanda ‘Moda’da yaşayan akrabalarım var’ ifadesi 2,41 gibi düşük bir değer aldı. Bu iki ifade bir arada ele alındığında akrabaları olmasa da anahtar bırakabilecek kadar komşularına en çok güven duyanlar yine uzun süreli kullanıcılardır.

'Aidiyetin kurulacağı mekanın özgün bir kimliğinin olması ise bu iki yönlü ilişkinin daha güçlü olmasını sağlar ' diyorsunuz. Modalıların aidiyetlerinin yüksek olmasında, Moda'nın 'farklı' bir semt olmasının etkisi büyük mü yani?

Evet özgün bir kimliğe sahip olan mekanlara duyulan aidiyet duygusu daha fazladır. Küreselleşme ile birlikte kentler kimliksizleşmeye başlamış ancak bunun kentler için ne kadar büyük bir eksiklik olduğu anlaşıldı. Günümüzde rekabet edebilen kentler incelendiğinde hepsinin özgün kimliklerini koruma konusunda çok hassas oldukları görülüyor.   

Anket kapsamında kimlik aidiyet ilişkisinin sorgulandığı 5 soru soruldu. Bu sorular ‘Moda’da kendim gibi davranabiliyorum. Moda tüm ihtiyaçlarımı karşılıyor, Moda’da davranışlarımı kısıtlayan bir durum söz konusu değil, yaşam şeklim değişse bile buradan taşınmak istemiyorum, Moda’da yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum.’ dur.

Kullanıcıların bu ifadelere verdikleri değerler incelendiğinde bir ifade hariç hepsinin 4 ve üzeri değere sahip olduğu tespit edildi. Bu ifade ‘Yaşam şeklim değişse bile buradan taşınmak istemiyorum’ ifadesine yeni gelen kullanıcının 3.71 en uzun süreli kullanıcın ise 4,67 verdiği görüldü. Bu ifade yaşama süresi ve aidiyet kimlik ilişkisinin net bir şekilde ortaya koyan ifadelerden biri. Yaşama mekânını değiştirmesi ile mevcut durumdan daha konforu bir hale gelebilecek olma ihtimalini uzun süreli kullanıcılar mekâna duydukları bağlılık nedeni ile göz ardı edebiliyor. Yeni kullanıcılar ise mekânla henüz yeterli bağ kuramadıkları için daha düşük bir değer verebilmişlerdir.

ÖZGÜN MODA KİMLİĞİ

Modalıların Moda’da değişim/ dönüşüm istemedikleri, kent dokusunun ve kent kimliğinin korunmasını istedikleri sonucu çıkıyor. Kadıköy'ün, bilhassa da Moda, Yeldeğirmeni gibi popüler semtlerin hızla değiştiği günümüz koşullarında, geleceği nasıl görüyorsunuz?

İstanbul gibi bir kentte gelişimin ve dönüşümün olmaması mümkün değil. Ancak burada dönüşümden ne anladığımız nasıl yorumladığımız çok önemli. Mevcut kullanıcısından memnun olunmadığı için yerin tamamen yıkılıp mevcut kullanıcının ekonomik olarak karşılayamayacağı bir yapılaşmanın içine girmek ne kadar yanlışsa. Mevcut kullanıcının ekonomik gücü olduğu için daha konforlu ya da sadece daha büyük olması için tarihi bir dokunun yıkılıp yeniden yapılması da bir o kadar yanlış. Burada bahsettiğimiz tarihi doku sadece sit alanlarını kapsamıyor. İstanbul’da sit alanı ilan edilmemesine rağmen özgün yapılaşma örneklerine sahip bir çok semt var. Moda’lı kullanıcılar görece bu dönüşüme daha karşı durabilen bir Moda’lılık kimliğine sahip kullanıcılar. Ancak kullanıcılardan yana sahip olduğu bu güç, idareler ile de desteklenmeli.  Aksi halde herkesi kendine çekmesine neden olan özgün Moda kimliğini kaybetme riski oluşacaktır.

Tezinizden size kalan başka bir bilgi duygu var mı?

Yaptığım görüşmelerde uzun yıllar Moda’da yaşayan, Moda’nın korunması için aktif rol alan kullanıcılardan bazılarının buradan hiç taşınmak istemediğini ancak bar ve kafelerin çektiği ziyaretçi nüfus yüzünden artık kendisini Moda’da gibi hissetmediğini, çözüm olarak artan kalabalık yüzünden önce hafta sonu Moda’dan uzaklaşmaya çalıştığını şimdi ise artık istemese de taşınmayı düşünmeye başladığını duymak beni çok üzdü. Moda’nın geleceği için uzun süreli kullanıcıların sürekliliği ve ziyaretçi nüfusun dengelenmesine olanak sağlayan yaklaşımlar geliştirilmesinin önemi oldukça büyük. 


ARŞİV