Farklılıkları kabullenerek “BİRLİKTE YAŞAM”

Mutfaktan müziğe birçok alanda farklı kültürlerden, coğrafyalardan insanın biraraya geldiği Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali, renkli görüntülere sahne oldu

27 Eylül 2018 - 16:11

Göçmen toplulukları, yaşadıkları kentle ve komşularıyla kurdukları ilişkileri güçlendirmek, birlikte yaşam zeminini yeniden düşünmek amacıyla 22-23 Eylül’de Kalamış’ta gerçekleşen Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali’nde biraraya geldi. Ardıç Dayanışma Derneği ve Beraberce Derneği’nin ortaklığında, Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile düzenlenen etkinlikte, kentte yaşayan göçmen toplulukların sanat, edebiyat, mutfak gibi sosyal ve kültürel değerlerini ve ürettiklerini paylaşabilecekleri birçok alan bulunurken, düzenlenen forumlarda göçmenlik ve tüm farklara rağmen birlikte yaşama kültürü konuşuldu.

‘GÖÇ’ TARTIŞILDI

Cumartesi ve Pazar günü 11.00-21.00 arasında düzenlenen etkinlikte ‘Birlikte Yaşam ve Dayanışma Pratikleri’, ‘Farklılaşan Göçmenlik Halleri’, ‘Kent ve Göç’, ‘Göç Sürecinde Kadınlık Halleri’, ‘Göçmenlik Sürecinde Doğru Bilinen Yanlışlar’ başlıkları ile forumlar düzenlendi.

“Neden Birlikte Yaşam?” başlığında konuşan Beraberce Derneği Direktörü Ayşe Öktem,  “Ben doğduğumda İstanbul’un nüfusu 3 milyondan fazla değildi. Annem ve babam doğduğunda İstanbul 1 milyondan daha azdı. Bugün ‘Suriyeliler veya Kürtler geldi. İstanbul’u mahvediyorlar’ diyenlerin büyük çoğunluğunun da kökü İstanbul dışında. Hepimiz göçmendik bu şehirde. Neden gelmiştik peki bu şehre? Çok güzel göçler de vardır bu dünyada. Okuduğun kente âşık olur kalırsın veya o kentte birine âşık olursun; gidersin peşinden. Fakat maalesef bunlar tek tük. Hiç bir insan köyünü toprağını ailesini nedensiz veya acısız terk etmez. Her zaman daha fazlasını daha güzelini isteyen bir varlıktır insan. Hayatın daha da güzel olabileceğini tahayyül edebilen bir varlıktır. Daha güzel bir yaşam için yollara düşmek, bilmediğin uzak yerlere gitmek, tanımadığın yerlere yerleşmek insanlığın özünde olan bir dürtü. İşte onlar da bugün bu yüzden buradalar. Kan, savaş, katliam istemedikleri ‘daha güzel’i yaşamak için. Göçler şehirleri mahvetmez. Göçler şehirleri var eder. Zenginlik katar” diye konuşurken, göçmenlere bu gözle bakarak empati yapılması gerektiğini söyledi.

ALTERNATİFSİZ YOL: “KONUŞMAK”

Etkinlikte konuşan Ardıç Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Soner Çalış, “Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali özü itibariyle Türkiyelilerin, farklı mülteci/göçmen topluluklarla dayanışma örnekleriyle; daha da önemlisi birlikte yaşamın mümkünlüğüyle karşılaşmasının bir zemini olarak görülmüştür Ardıç Dayanışma Derneği tarafından.  Öte yandan bu toprakların kadim haklarının her daim heybesinde taşıdığı ve dost halklarla bir an bile tereddüt etmeden, büyük bir içtenlikle paylaştığı muazzam bir kültürel mirası var. Bu birikimi içtenlikle kucaklamayı, dostluğun ve birlikte yaşamın zorunluluğu olarak görüyor; toplumların birbiriyle konuşmasının her zaman anlaşmaya, bu şekilde de birarada yaşabilmeye giden en doğru ve alternatifsiz yol olduğunu düşünüyoruz.  Kaldı ki; göçmenlere karşı ayrımcılık, mesafe koyma, iletişimden kaçma ve hoşgörü kılığında kayıtsız kalma politikaları bu zamana kadar bizleri güvensizlik ve şiddetin her biçimini yeniden üretmekten başka bir işe yaramadı. Özellikle Suriyeli mülteciler üzerinde cisimleşmiş rahatsızlıklar ve gelecekteki sıkıntılardan çıkışın tek yolu ayrışma eğilimlerini reddetmekten geçiyor. Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali, İstanbul’da yaşayan eski ve yeni göçmenlerin öteki olarak yeni ötekilere yaklaşma alanı; göçmenlik deneyimlerinin ve göç belleğinin ortaya çıktığı daha da güzeli birlikte yaşam müzakeresinin yapılabildiği bir mekân olarak düşünülmüştür.” dedi.

DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR

Etkinlikte “Göçmenlik ve Doğru Bilinen Yanlışlar” adlı forumda, bazı haber portallarında ve özellikle sosyal medyadan dolaşıma sokulan Türkiye vatandaşlarına tanınmayan bazı ayrıcalıkların mültecilere tanındığıyla ilgili yanlış haberler konuşuldu. Forumun moderatörü Hakan Alp doğru bilinen yanlışları şöyle sıraladı: “Türkiye’de nefret söylemiyle ilgili yapılan bir araştırmaya göre söylemin yöneltildiği kişilerin yüzde 24’ü farklı etnik kimliğe sahip, yüzde 19’u farklı siyasal kimliklere yönelik insanlara, yüzde 16’sı cinsel yönelime yönelik, yüzde 16’sı ise dini inançlara yönelik. Bu nefret söylemi medya aracılığıyla da pompalanıyor. Medyada sürekli dile getirilen artık doğru bilinen yanlışlar var. İlki ve en yaygını ‘Suriyeliler devletten maaş alıyor’... Suriyelilere verilen Kızılay kartlarının üzerinde Avrupa Birliği logosu bulunuyor. Logonun bulunduğu kartların finansmanı Avrupa Birliği’nden. Yani Suriyeliler hazineden yardım almıyor. Bir diğeri ‘Suriyeliler istediği üniversiteye sınavsız giriyor’. Üniversiteler konusunda Suriyelilere özel bir düzenleme yok. Dünyanın her yerinden Türkiye’ye gelen öğrenciler, yabancı öğrencilerin girdiği bir sınava dâhil edilerek üniversiteye alınıyor. Son zamanlarda ‘Suriyeliler arabalarına vergi ödemiyor’ da deniliyor. Vergiden muaf olan araçlar MTV kanununda belirlenmiştir. Sigorta yapmaması durumunda zaten trafiğe çıkamıyor araçlar. Bir de ‘TOKİ evleri Suriyelilere bedavaya verilecek’ meselesi var. Bu da başka bir yalan. TOKİ’ye başvurmanın zaten ilk şartı TC vatandaşı olmak... Vatandaşlığa geçirilenlerin sayısı ise oldukça az.”

“MEDYANIN DİLİ LİNCİ GETİRİYOR”

Bu dilin kullanılmasının birçok probleme yol açacağını söyleyen Alp, “Bu doğru bilinen yanlışlar olarak saydıklarımızın hepsi aslında bu sığınmacıların olağan olarak hakları olmalı. Evet, eğitimden hepimiz ücretsiz faydalanmalıyız. Hepimiz aslında işsizlik maaşı almalıyız. Hepimiz TOKİ’den ev alma şansına sahip olmalıyız. Fakat maalesef durum pek böyle değil. Bu haberler, haber verme amacından çok insanların öfkesini arttırmaya, nefret söylemini yaymaya yarıyor. Daha sonrasında birçok şehirde linç haberleri duymaya başlıyoruz. Yeni bir 6-7 Eylül yaşamayalım. Okuduklarımızı sorgulayalım.” dedi.

DÖRT BİR YANDAN ŞARKILAR

Festivalde çocuklar için müzik ve drama atölyeleri, yetişkinler için dans ve enstrüman atölyeleri ile film gösterimleri de düzenlendi.

Bunun yanı sıra Pazar günü gerçekleşen konserlerde Kürtçe’den, Çerkesce’ye; Çerkesce’den Ermenice’ye kadar bu topraklardan geçmiş birçok kültürün müzikleri çalındı ve söylendi. Etkinlikte sahneye çıkan Muammer Ketencioğlu, Çerkes Müziği, Mood Band, Vomank, Terme Band ve Babetna şarkılarıyla katılımcılara keyifli anlar yaşattı.


ARŞİV