Dersimiz “DANS”

On iki yıl önce amatör bir ruhla kurulan ATAFOLK, şimdiye kadar 2 bin öğretmene halk oyunları eğitimi verdi ve Avrupa’yı karış karış gezerek festivallere katıldı

22 Kasım 2018 - 11:15

Bu yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü, Kadıköy’de 1 haftaya yayılan etkinliklerle kutlanıyor. Bu etkinliklerden biri de 21 Kasım Çarşamba günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Bu etkinliğin en önemli özelliği ise öğretmenlerin sahne alması oldu. 2007 yılında TEB Ataşehir Ortaokulu öğretmenlerinden Turan Çelebi’nin koordinatörlüğünde kurulan Ataşehir Öğretmenleri Halk Oyunları Topluluğu(ATAFOLK) dansçıları da, hem dans ettiler hem de 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladılar.

AMATÖR RUHLA AVRUPA FESTİVALLERİNE

Amatör bir ruhla kurulan ATAFOLK, bünyesindeki öğretmenleri kapsayan bir çalışma planlamasına rağmen daha sonra civar ilçelerdeki öğretmenlere ve öğretmenlerin birinci derece yakınlarına da  bu çalışmalarda yer vermiş. 12 yıl boyunca da Türkiye’de ayak basmadık yer bırakmamış. Topluluk, sadece yurtiçiyle sınırla kalmayıp dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen festivallere de katılmış. Bunlardan bazıları: İtalya, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Portekiz, Sırbistan, Polonya, Yunanistan, Avusturya, Fransa ve İskoçya... 230 kişiyle çalışmalarına devam eden ATAFOLK’u asıl mesleği resim öğretmenliği olan Turan Çelebi’den dinledik.

Turan Çelebi

“ÖĞRETMENLERİN MOTİVASYONU ARTIYOR”

Halk oyunları eğitiminin hemen hemen her okulda verildiğini söyleyen Çelebi, amaçlarının bu eğitimlerinin daha profesyonel bir şekilde yapılmasını sağlamak olduğunu söylüyor. 12 yıl süre zarfında yaklaşık 2 bin öğretmene dans eğitimi verdiklerini söyleyen Çelebi, topluluğun kuruluş hikayesini şu sözlerle anlattı: “Topluluğumuz İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İrfan Zeki Er başkanlığında projelendirildi, ben de koordinatör olarak yer aldım. Başladığımız zaman 20 kişilik bir öğretmen kadrosuna sahiptik, şu anki sayımız 300 civarında. 300 öğretmen ders alıyor bizden. Türkiye’nin dört bir yanından yöreleri oynamaya, dans etmeye çalışıyoruz. Öğretmenlerin mesleki motivasyonlarını artırıcı bir faaliyet şeklinde projelendirildi. Tabii sadece motivasyonu yükseltmek değil aynı zamanda Türkiye halklarının kültürünü de önemsiyoruz ve kültürün yaşatılması, nesilden nesile aktarılması gerekiyor. Öğretmenlere her akşam biz bu eğitimi verdikten sonra onlar da kendi okullarına gidiyorlar, öğrencilere halk oyunlarını öğretiyorlar ve bu ülkenin halklarının kültürlerini aşılamaya çalışıyorlar. Böylelikle kültür ölmemiş oluyor. Çünkü biz biliyoruz ki bir ülkenin kültürü o ülkenin varlığıyla paraleldir.”

8 YÖRENİN OYUNLARINI OYNUYORLAR

Çelebi, “Neden öğretmenlerle bu projeye başladınız?” sorumuza  ise şöyle cevap veriyor: “Bir sınıf öğretmeninin, bir biyoloji veya bir matematik öğretmeninin halk oyunlarını ve o kültürü çok iyi bilmesi gerekir ki o çocukların da bu kültüre sahip çıkmasını sağlayalım, daha profesyonelleşmiş bir çalışma yapalım. Amacımız aslında budur. Öğretmenlerin bu işi ciddiye almasını sağlamak gerekiyor çünkü gün geçtikçe kültürel yapımız bozuluyor.”

Çelebi’nin verdiği bilgilere göre, topluluk bu yıl 8 yörenin oyunlarını çalışıyor. “Hemen hemen her bölgeden birer yöre seçiyoruz. Her sene de farklı bölgelerin farklı yörelerini çalışıyoruz” diyen Çelebi, “Bu sene pazartesi günleri Burdur ve Şırnak öğreniyoruz, salı günleri Edirne ve Gaziantep öğreniyoruz, çarşamba günleri Kafkas, Azerbeycan ve Gürcistan bölgelerinin oyunlarını ve aynı zamanda Bitlis yöresini çalışıyoruz, perşembe günleri de Bolu, Zeybek ve Van yöresi çalışmaları yapıyoruz. Bu sene bunları belirledik. Bu seneki çalışmalarımız çok daha sorumluluğu yüksek bir çalışma çünkü 2 Mayıs günü Bostancı Gösteri Merkezi’nde gösterimizi sunacağız.” diyor.  

Resmi bir kurum olan ATAFOLK, bakanlık tarafından veya il milli eğitim müdürlüğü tarafından özel günlerde de görevlendiriliyor. Çelebi, “Amatör bir grubuz ama amatörlüğün arkasına sığınıp da kötü işler yapmamaya özen gösteriyoruz.” diyor.

Dilek Bilge Üzer, Şeref Kurt, Sinem Özdemir

“BU İŞİ AŞKLA YAPIYORUZ”

Beden eğitimi ve spor öğretmeni olan Şeref Kurt, aynı zamanda halk oyunları eğitmenliği de yapıyor. 13 yıldır eğitmenlik yaptığını söyleyen Kurt, 6 yıldır ise ATAFOLK’ta öğretmen arkadaşlarına çeşitli yörelerin danslarını öğretiyor. Halk oyunlarını “Bizim için bu bir tutku, bir aşk” olarak tanımlayan Kurt, dansa bağlılığını şu sözlerle anlatıyor:“Bu işi aşkla, sevgiyle yapıyoruz. O yüzden yorulmayız, sıkılmayız, hiçbir şey gücümüze gitmez, olumsuzluklar bizi etkilemez.  Beden eğitimi ve spor öğretmeni olduğum için yüksek lisans tezimi de halk oyunları üzerine yaptım. Ben tezimi tek cümleyle şöyle açıklamıştım: Halk oyunlarını diğer branşlardan ayıran en büyük özellik aynı anda bütün kaslarınızı çalıştırabilmeniz ve beyninizin tüm kaslarınıza hükmetmesi. Ama bu futbolda, voleybolda, basketbolda bu kadar değildir. Yüzmedir buna ikinci bir örnek ya da biz yüzmeye ikinci bir örneğizdir. Bütün öğretmen arkadaşları buraya davet ediyoruz.  Amacımız kültürü yaşatmak ve kültürü nesilden nesile aktarabilmek. Her öğretmen öğrencisine bir oyun öğretse kültürümüz daha çabuk ve daha kolay yaygınlaşabilir.”

“DANS BENİM TUTKUM”

22 yıldır sınıf öğretmenliği yapan Bilge Üzer de topluluğun en eski üyelerinden. 10 yıldır dans ediyor ve çeşitli festivallere de katılmış: “Dans ve  müzik çocukluğumdan beri benim tutkum” diyen Üzer, dansın öğretmenlik mesleğine katkılarını ise şöyle özetliyor: “Ben dansı ve müziği öğretmenlikte de kullanıyorum. Çocuklar zaten dansa ve müziğe çok açlar. Öğrenme de dansla ve müzikle çok daha iyi oluyor. Ben derslerimde de hep müzik açarım, hiç müziksiz ders yapmıyorum. Onlara da öğretiyorum öğrendiklerimi, sene sonunda gösteri yapıyoruz. Muhteşem bir duygu. Grupla yurtdışına iki kere gittim. Bütün Avrupa’yı dolaştık hemen hemen. Hem geziyoruz hem öğreniyoruz hem de eğleniyoruz.”

“DANSLA ZORLUKLARI AŞIYORUZ”

Beş yıldır ATAFOLK’ta dans eden bir başka öğretmen Sinem Özdemir ise “Öğretmenler olarak gerçekten çok zor bir mesleği icra ediyoruz. Ama dansın ve müziğin etkisiyle bu zorlukların üstesinden gelmek daha da kolaylaşıyor. Bizim yaptığımız çalışmalar, birçok çocuk için hedefe doğru gitmenin ne olduğunu gösteriyor. Biz yıl sonunda çok büyük bir gösteriye hazırlanıyoruz. O büyük gösteri için bir yıl boyunca çalışıyoruz. Bence burada çocuklar diyorlar ki ‘Bir yıl çalışıp sadece ufak bir gösteri için hazırlanıyorlar’ ve hiçbir antrenman kaçırmadığımı, çalışma kaçırmadığımı çocuklarıma anlatıyorum. Kendi çocuklarım için iyi bir örnek olduğumu düşünüyorum.”


ARŞİV