Sağlıklı gıdanın peşinde

Kadıköy 3. Gıda Şenliği, doğal ürünlerin sergilendiği stantlara, panele ve foruma ev sahipliği yaptı

24 Ekim 2019 - 14:58

Kadıköy Kent Konseyi’nin düzenlediği, Kadıköy Belediyesi’nin de destek verdiği “Kadıköy 3. Gıda Şenliği” 19 Ekim Cumartesi günü Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda yapıldı. İstanbul Gıda Şenliği kapsamında gerçekleşen ve bu yılki ana konusunun “Doyuyorum ama beslenemiyorum” olan şenliğin açılış konuşmasını Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer yaptı. Yüceer, “3 yıldır düzenli olarak gıda egemenliği ve sağlıklı gıdaya erişim yolları hakkında görüşmek için buluşuyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre dünyada her 10 kişiden biri aç. Dünya nüfusunun dörtte biri gıda güvensizliği ile karşı karşıya. Sağlıklı beslenmeyi herkesin temel insan hakkı olarak görüyoruz.” dedi.

Kadıköylülerden yoğun ilgi gören doğal ürünlerin yer aldığı stantların olduğu, meslek örgütlerinin ve derneklerin de stant açtığı şenlikte yapılan açılış konuşmasının ardından “Gıda okur yazarlığı, doyuran ancak beslemeyen gıdaları tanımak, iklim değişikliğinin ekolojik tarıma etkileri” başlığı altında panel gerçekleşti. Gazeteci ve yazar Gürkan Akgüneş, İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kapıkıran, Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kaya, İstanbul Veteriner Hekimleri Derneği’nden Kemal Kutlay ve Gıda Dedektifi Musa Özsoy panelde konuşmacı olarak yer aldı. Kadıköy Kent Konseyi Gıda Şenliği Organizasyon Komitesi Sözcüsü Hüseyin Varış’ın moderatör olduğu panelde, ilk söz Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kaya’ya verildi.

YEDİKLERİMİZ YÜZÜNDEN ÖLÜYORUZ

“Gıdaları artık kendimiz yapamadığımız için gıdaların üretimden tüketime kadar güvenli olabilmesi için gıda mühendisleri devreye giriyor” diyen Özgür Kaya, “Türkiye’de ve dünyada hem açlık hem obezite hem de gıda israfı birarada. Ülkemizde 1980’lerden itibaren uygulanan noeliberal politikalarla dışarıya bağımlı hale getirildik. Gübreden tohuma ve zirai ilaca kadar bütün girdileri birkaç çok uluslu şirketten alıyoruz. Girdi yüksekliği de tarım maliyetlerini artıyor ve bu da fiyatlara yansıyor. Bu yüzden hem tüketen hem de çiftçi zor durumda kalıyor. Gıda kaynaklı hastalıkların küresel boyutu hala kabul edilemez düzeyde. Dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişi yedikleri yüzünden hastalanıyor. Bu grup içinde 420 bin kişi hayatını yitiriyor. Gıda güvenliği o yüzden çok önemli.” şeklinde konuştu.

“TARIM ZEHİRİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Özgür Kaya’nın ardından söz alan gazeteci ve yazar Gürkan Akgüneş, iyi gıda üreten kişilerden gıda alarak onları destekleyebileceğimizi ve bu şekilde doğru gıda üretiminin sürdürülebilirliğini sağlayabileceğimizi belirtti. Gürkan Güneş, “Köylerde mevsimine göre sebze ve meyve tüketilirdi. Şimdi ise şehirlerde 12 ay domates, kabak…vs. bulabiliyorsunuz. Bugüne kadar yaklaşık belirlenmiş 20 bin tane bitki var insanların yiyebileceği. Ama biz 20 bin bitkinin dışında şu an küresel ölçekte sadece 8-10 tane gıda ürününü tüketiyoruz.” dedi. Gazetede haber yaparken üç defa resmi olarak Tarım ve Gıda Bakanlığı’na Türkiye’deki gıda denetiminde pestisitlerin kalıntı sonuçlarını sorduğunu dile getiren Güneş, konuşmasına şöyle devam etti: “Gönderdiğim maillere cevap alamadım. Sadece şifahen öğrendiğim bu tarz bilgiler kamuoyunda infial yaratabilirdi. İnfial yaratabileceği düşünülecek kadar ciddi bir tarım zehiriyle karşı karşıyayız ihracat edilen ürünler en seçme ürünler. Kullanılan tarım kimyasalına çok dikkat edilen ürünler. Kalıntı olursa bu ürünler geri dönecek. Avrupa bunları yemiyor. Geri dönen ürünlerin ne yapıldığını bilmiyoruz. Bazılarının iç piyasaya sürüldüğü söyleniyor. Gıda okur ve yazarlığını yaygınlaştırmak gerekiyor. Okullarda beslenme eğitimi verilmeli.”

“TARIMSAL KURULUŞLAR ÖZELLEŞTİRİLDİ”

“Gıdaya olan güvensizlik son 10 ile 15 yılda daha da gün yüzüne çıkmaya başladı.” diyen İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kapıkıran, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Nedenleri 70’li yıllardan başlamak üzere dünyada gelişen neoliberalizmdir. Yaşamın her alanında kamunun elini eteğini çektiği, çok uluslu şirketlerin devraldığı bir süreci ifade ediyor. O süreçten başlamak kaydıyla tarımı düzenleyen bütün tarımsal kuruluşlar neredeyse özelleştirildi veya işlevsizleştirildi. Toprağın kendi verimliliğini gözetmeyen, istediğini ekmeyi gözeten bir yaklaşım ile dünya tarımı yönlendirilmeye çalışılıyor. İklim değişikliğinin dünyada ilk elden etkilediği iki ülkeden birisi Avustralya diğeri de Türkiye. Bir çalışmaya göre her yıl 15 ile 16kilometre kuzeye gece ve gündüz ısılarının çok farklılaştığı çöl iklimi diyebileceğimiz iklim rejimine doğru gidiyoruz.”

Dünyada 82 tane gıda olarak kullanılan temel bitkisel ürünün var olduğunu, bunların 77 tanesinin Türkiye’de üretildiğini söyleyen Murat Kapıkıran, sözlerine şu bilgileri ekledi: “Maalesef hepsi artık hibrit tohumla üretiliyor. Doğal haliyle yok. Hibrit tohum demek tekrar döl vermeyen, tohum alınmayan ve yerel tohumu öldüren tür demek. Sağlıklı beslenme için örgütlenmelerimizi kurarak, taleplerimizi yükselterek ve dünyada üçüncü yol olarak bilinen kooperatifleşmeye giderek bu sağlıksız düzenden kurtuluş için mücadele etmemiz gerekiyor.”

“HİPERAKTİVİTEYE NEDEN OLUYOR”

Yaşadığı bir sağlık sorunu nedeniyle ürün etiketlerinin izini sürmeye başladığını dile getiren Musa Özsoy, doğal beslenmemiz gerektiğine dikkat çekti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ürik asit seviyem çok yüksek çıkmıştı. Nedeni ne olabilir diye araştırmaya başladığımda mısır şurubu ile karşılaştım. Sonra ürün etiketlerini incelemeye başladım. Muzlu sütte muz, çilekli sütte çilek, dondurmada süt, soğuk çayda çay, et suyunda et ve tavuk suyunda tavuk yok. Ne markaya ne firmaya ne de reklama inanmayın. Etiketi okuyun. Şekerlerin ve birçok ürünün içinde renklendiriciler var. Renklendiriciler hiperaktivitenin nedenleri arasında. Bu ürünler okul kantinlerinde de satılıyor. Sakızların içinde beyazlatıcı var.”

“GIDA BİR İNSAN HAKKIDIR”

Hayvansal gıdaların beslenmede önemli bir yer tuttuğuna işaret eden İstanbul Veteriner Hekimleri Derneği’nden Kemal Kutlay ise,“Proteini, esansiyel amino asitleri ve birtakım mineralleri hayvansal gıdalardan temin edebiliyoruz. Gençlerimize yeterli hayvansal proteini yetiştiremiyoruz. Bunun sonucunda, alınması gereken besin maddelerinin alınmadığı gizli açlık çıkmaktadır. Dünyada yaklaşık 2 buçuk milyar insan gizli açlıkla karşı karşıyadır. Karnını doyurmaktadır ama beslenememektir. Beslenememizin faturası nedir? Hayvansal gıdalar çinko bakımından zengindir. Çinko alınımının yetersizliğine bağlı olarak çocukların birçoğu bodur kalmakta ve zekâ gelişiminde yeterli seviyeye ulaşamamaktadır. Gıda bir insan hakkıdır. O yüzden yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşmak hakkımız.” dedi.

GIDA MADDESİ OLMAYAN GIDALAR…

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, obezitenin dünyanın karşılaştığı en önemli sağlık sorunlarından bir tanesi ve bulaşıcı olmayan salgın olduğunu belirtti. Obezitenin en önemli nedenlerinden bir tanesinin de gıda sektörünün yapısı ve işleyişi olduğuna değinen Prof. Dr. Osman Erk, “Onların ilgilendiği tek şey var o da kazanç. Kazanç elde etmek için de gerekli olan şey, raf ömrü uzun gıdalar. Bol miktarda tüketilmesi için de içerisinde iştah artıcı katkı maddesinin olması lazım.” dedi. “Günlük harcanan paraların yüzde 90’ından fazlası, doyuran ama beslemeyen gıdalara gidiyor.” diyen Osman Erk, konuşmasına şöyle devam etti; “Bu hazır endüstriyel gıdaların içinde ne yazık ki kalori var. Besin maddeleri kesinlikle yok. Ekmek ve kola gıda maddesi sayılan ama gıda olmayan besinlerden. Ekmek yapımı için 20 tane kimyasal katkı maddesi kullanılıyor. Ekmek tam tahıl olduğu, ekşi maya ile yapıldığı ve az miktarda tüketildiği zaman faydalı olabilir. Kola içinde bol miktarda tatlandırıcı, mısır şurubu, yanmış şeker, fosforik asit, koruyucular var. Sağlığa zararlı, abur cubur garip bir içecek. Bunlar sizi şişmanlatacak. Beyin sağlığınıza ve bağışıklık sisteminize katkısı olmayacaktır. Bağışıklık sisteminize katkısı olmadığı için vücudu kansere ve enfeksiyonlara karşı elverişli hale getirecektir.” Panelin ardından şenlik, Söz Gençlerin isimli forumdan sonra son buldu.


ARŞİV