Cinayet değil libretto!

Polisiye romanlarıyla tanınan edebiyatçı Ahmet Ümit’in, “Ninatta’nın Bileziği” adlı romanından uyarlanan “Ninatta” operası perde açtı. Süreyya Operası’nda sahnelenecek olan yeni Türk operası Ninatta, savaş günlerinde yaşanan acıklı bir aşkı anlatıyor

04 Aralık 2017 - 16:16

Son dönem sanat hayatının ilklerinden biri, geçen hafta sonu Kadıköy’de yaşandı. Daha çok polisiye romanlarıyla bilinen yazar Ahmet Ümit’in , “Ninatta’nın Bileziği” adlı romanından uyarlanan “Ninatta” operası, dünya prömiyerini yaptı.

Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Sahnesi’nde 2 Aralık akşamı ilk kez perde açan eser, bir anlamda ilklerin de birleşimi olarak dikkat çekiyor. Genç sanatçı Evrim Demirel’in ilk opera bestesi, Ahmet Ümit’in ilk opera librettosundan doğan yeni bir Türk operası…

Mehmet Ergüven rejisiyle sahneye konulan eser, Anadolu’nun kalbinde yeryüzünün ilk büyük imparatorluğu olan Hitit topraklarında geçiyor. Açgözlü kralların toprak hırsı, kanla yazılan bir tarih ve yeryüzünün ilk büyük savaşı Kadeş… Ve tüm bunların içinde umarsız bir sevda; aşkını günah gibi yaşayan genç kadın Ninatta ile uğradığı lanetin bedelini savaşla ödeyen bir savaşçı komutan Nuvanza. Acımasız bir dünyada, aşkın derme çatma kalesine sığınmış bu iki insanın, umut ve barışla harmanlamış aşkı…

Eserde, Ninatta rolünü Özgecan Gençer ve Gülbin Günay, Nuvanza rolünü Erdem Erdoğan ve Ali Murat Erengül, Muvatelli rolünü Caner Akgün ve Alper Göçeri, İnara rolünü Cenk Bıyık ve Serkan Bodur, Manni rolünü Aylin Ateş, Nesrin Gönüldağ ve Deniz Likos, Arinna rolünü Jaklin Çarkçı ve Ayşe Özkan, Zuvappiş rolünü Turgut İpek ve  Engin Yavuz dönüşümlü olarak oynuyor. Orkestra şefliğini Zdravko Lazarov’un gerçekleştirdiği eserin koro şefliğini Paolo Villa, dekor tasarımı Ferhat Karakaya, kostüm tasarımını Serdar Başbuğ, ışık tasarımını Kemal Yiğitcan, hareket düzenini ise Canberk Yıldız üstlendi.

Başta Ahmet Ümit olmak üzere, İzzet Günay, Göksel Kortay ve Haldun Dormen’in katıldığı prömiyer gecesinde konuşan İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan,  eserin opera sanatçısı Aydın Gün anısına sahnelendiğini dile getirdi. Arıkan, “Başta Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, çağdaş yolda bizi görmek isteyen, bu umutla yaşayan tüm insanlar bilsinler ki bundan sonra bu bir örnek olacak ve ivme kazanacak. Umarım daha çok Türk operaları, Anadolu’da yaşanmış hikâyelere dayalı daha çok opera, tiyatro ve baleler bestelensin ve biz de sahneleyelim.” dedi.  Ninatta,  7 temsille Süreyya Operası’nda olacak. 

ROMAN NASIL OPERA OLDU?

Eserin prömiyerinin yapıldığı günün öğleninde ise Ahmet Ümit, Ninatta’yı anlattı. Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’ne (TESAK) misafir olan Ümit, Ninatta’nın ilk temsilinin yapılacağı gün bu hikayenin librettoya dönüşme sürecini aktardı. Romanın içinden şiirler de okuyan Ümit, fikrin ortaya çıkışını şöyle özetledi; “Bundan 5 yıl önce Antalya’da  bir imza günümde yanıma gelen Antalya Devlet Opera ve Bale sanatçısı, tenor Devrim Demirel, bu kitaptan bir opera yapma fikrinden bahsetti. Kitabın şiirsel dili de operaya yatkındı. Sonrasında süreç ilerledi. Genç besteci Evrim Demirel beste yaptı, ben de şarkı sözlerini (libretto) yazdım. Neticede Türkiye sanat tarihine Türkçe, enteresan bir opera kazandırmış olduk.”

Ümit, kitapları filme çevrilen bir yazar olarak kendisine sık sık “Eserinizin başka bir sanat dalına dönüşmesi size ne hissettiriyor?”  sorusunun yöneltildiği anımsatarak, “Benim kitabımdan, pek çok sanatçının katılımıyla bir opera üretildi. Böyle yeni bir eserin üretilmesine ön ayak olmak çok kıymetli…” yanıtını verdi.

Ahmet Ümit’in söyleşisine projenin fikir babası tenor Devrim Demirel ve bestecisi Evrim Demirel de katıldı. Evrim Demirel besteleme süreci hakkında bilgi vererek, opera yazmanın çok meşakkatli bir iş olduğunu söyledi. Söyleşi sorununda, Ahmet Ümit kitabını ve opera biletlerini imzaladı.

‘‘EDEBİYAT DEMOKRATİKTİR’’

Edebiyatın, diğer sanat dallarına göre daha demokratik olduğunu savunan Ahmet Ümit, bu iddiasını şu örnekle açıkladı; “Mesela bu kitabımı okuyan her okurumum kafasında bir Ninatta var. Ama bu akşam operanın yönetmeni bize birini gösterecek ve ‘İşte Ninatta bu’ diyecek! İyi bir roman, okurunun düş kurmasına izin verir. Bir sanat eserinin eğlendirme, estetik zevk verme, bilgilendirme gibi özelliklerinin yanı sıra, insan zihnini provoke etme özelliği çok önemli bence. Sanat insanın ruhunu doyurur, güzelleştirir, empatiyi arttır ki herkesin bencilleştiği günümüzde empati eksikliği en büyük sorunumuz.”

İSTANBUL’UN RENGİ KADIKÖY

Aslen Antepli olan ancak gençlik yıllarını Kadıköy’de geçiren Ahmet Ümit, söyleşi sonrası Kadıköy’e dair şu değerlendirmede bulundu; “1983-85 arası Acıbadem/Yıldızbakkal’da yaşadım. Sultanı Öldürmek romanım da Kadıköy’de geçiyor. Daha sonra başka romanlarda da Kadıköy’ü anlatmak gerekir. Çünkü bu ilçe, İstanbul’un en önemli renklerinden biri. Hele ki Beyoğlu’nun çöküş yaşadığı, çok renkli kimliğini kaybettiği bu günlerde. Kadıköy’ü hala çok severim, bağım hiç kopmadı.  Zaten şimdi de bu opera vesilesiyle sıkça gelip gittim. Çok memnunum bundan. Başta Kadıköylüler olmak üzere tüm sanatseverleri, ülkemizin zenginliklerinden yola çıkılarak yazılmış Ninatta operasını izlemeye davet ediyorum. Hoşça bir 1 buçuk saat geçirecekler. Pişman olmazlar, gelsinler…


ARŞİV