İstanbul’u gelecekte neler bekliyor?

Yerel seçimler sonrasında İstanbul’da ve Kadıköy’de neler değişecek? Kent savunucuları ve çevre gönüllüleriyle konuştuk

11 Nisan 2019 - 09:26

YSK’nın resmi olmayan sonuçlarına göre, CHP’li Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. 25 yıl sonra yeniden CHP’nin yöneteceği İstanbul’u yeni dönemde neler bekliyor? Kentin eksiklerine karşı hangi çözümler geliştirilebilir? Uzun yıllardır sorunlarla gündeme gelen Fikirtepe, Kurbağalıdere, Moda İskelesi, Rıhtım Projesi, Validebağ Korusu ve Kuzey Ormanları çözüme kavuşacak mı?

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Pınar Giritlioğlu, Haydarpaşa Dayanışması’ndan Tugay Kartal, Kuzey Ormanları Savunması’ndan Ayşe Yıkıcı, Validebağ Gönüllüleri’nden Arif Belgin ve Kadıköy Kent Dayanışması’ndan Üzeyir Uludağ ile konuştuk.

 “KAZANIMLAR GERİ ALINMALI”

Esin Köymen: Türkiye’de gittikçe derinleşen ekonomik kriz ve siyasal kriz bu seçimlerin sonuçlarında büyük ölçüde etkili oldu. İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana gibi büyük şehirleri elinde bulunduran iktidar bu şehirleri kaybetti. Bu şehirlerin Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmını elinde bulundurduğunu düşünürsek iktidar açısından büyük kayıp olduğunu görürüz. Bilimi ve kültürü dışlayan, kente dair verilecek olan kararlarda tek başına hareket eden bu yapının yeni dönemde değişeceğini umut ediyoruz. Yapılı çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi, korunması ve kullanılması; kamu yönetiminin, merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek odalarının ve ilgili tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur.

Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle özerk yapıları büyük oranda zedelenen ve merkeze bağlı hale getirilen belediyelerin yeniden özerk yapılarına kavuşması önemlidir. Bu bağlamda kaybedilen kazanımların geri alınması, ayrıca demokratik, eşitlikçi ve adaletin sağlandığı ortamın hem yerelde hem de ülke genelinde inşa edilebilmesi için yeni bir başlangıç yapılması gerekiyor.

“YERELİN GÜCÜNÜ ÖNEMSİYORUZ”

Pelin Pınar Giritlioğlu: 2002’den beri ülkeyi her kademedeki kurumlarıyla yöneten AKP’nin bu seçimlerde özellikle de büyük şehirlerde başarısız olmasında, izlenen politikaların büyük bir etkisi bulunuyor. 15 yıldır aynı hükümet tarafından yönetilen bu iki büyük şehrin bugün ulaşım, kentleşme ve konut politikası anlamında geldiği nokta bellidir. Büyük şehirlerde hesapsızca süregelen gayrimenkul projeleri, bu şehirlerin gerek alt yapısını, gerekse üst yapısını son derece olumsuz bir şekilde etkiledi. Orman alanları, tarım alanları, su havzaları büyük bir talana maruz bırakıldı.. Ulaşım sorunu, kentlere yüklenen bu yeni yükler sonucu giderek içinden çıkılamaz bir durum aldı.

Yerelin gücünü ve rolünü  önemsiyoruz ve etkinliğinin yeniden, çok daha fazla artması gerektiğine, yerelin ancak yerelden yönetilebileceğine inanıyoruz.

Yeni dönemde şehirlerin, doğanın, orman ve tarım alanlarının, kıyıların ve su havzalarının en sıkı şekilde korunduğu ve denetlendiği bir yönetim anlayışının benimsenmesini ısrarla savunuyoruz. Meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin gücüne inanan, onları önemseyen, bilimden ve akıldan yana olan, kamu yararını her şeyin üzerinde tutan, sokağa çıkan, halkına dokunan belediye başkanlarını karşımızda görmek istiyoruz. Diliyoruz ki yeni dönem, şehirlerimiz ve yaşayanlar adına bir umut ve kamuya bir nefes olsun.

“MEGA PROJELER İPTAL EDİLMELİ”

Ayşe Yıkıcı: İstanbul’da 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimler, demokrasi mücadelesi adına direnen ve dayanışma içerisinde olan tüm yaşam savunucularının ortak duruşunun önemli bir göstergesi oldu.İstanbul’da olumlu bir değişiklik olur mu henüz net bir cevap vermek zor. Seçimden 1 hafta önce bir çalıştay düzenledik ve şu taleplerin altını çizdik:“İstanbul’daki nüfus artışı mutlaka durdurulmalı ve sanayi kademeli bir şekilde Anadolu’ya kaydırılmalı. Kuzey Ormanları’nı inşaat şirketlerinin yağmasına açan ve halen Kuzey Ormanları’nın Çatalca, Kocaeli ve Sakarya kesimlerinde devam eden kuzey Marmara Otobanı derhal durdurulmalı, geri dönülmez bir doğa tahribatı yaratan tüm mega rant projeleri iptal edilmeli, İstanbul’u kuzeye taşımaya çalışan tüm projelerden vazgeçilmelidir.

İstanbul ve etkilediği kuzey ormanları için yeni bir “gerçek doğa projesi” hayata geçirilmelidir. İstanbul ve çevresinin yeşil dokusu artık daha güvenli hale gelecek, kentte yaşayan, düşünce ve inancı ne olursa olsun tüm insanların temiz havası, suyu, yaşam kalitesi bu günkü seviyesinde koruncak ve gelecek nesillere de en az bugünkü seviyede bir yeşil doku kalacaktır. Yaban hayatında, kalan canlılar daha güvenli bir şekilde yaşamını sürdürecek ve mevcut duruma uyum sağlamasına yardımcı olunmuş olacaktır. İstanbul’un ora ve fauna zenginliği ve bu zenginliğin daralan yaşam alanı korunmuş olacaktır. İstanbul kent içerisindeki parklar, gerçek anlamda park olarak tesis edilmeli ve alan miktarı artırılmalıdır.

“ÖNCELİĞİMİZ DOĞANIN KORUNMASI”

Arif Belgin: Seçim sonuçlarını siyasi olarak değil, sadece çevre gönüllüsü olarak değerlendirebilirim. Son yıllarda İstanbul'un doğası, yeşilliği, ağaçları çok büyük oranda tahrip edildi, yok edildi. İnsanlar beton kuleler içinde yaşamaya mahkum edildi. İstanbul'da doğal olarak varlığını sürdürebilen çok az alan var. Bunlardan biri de Validebağ Korusu. Eğer kaldıysa, İstanbul'daki boş ve çorak alanları millet bahçesi (yani park) yapmak varken, yüzyıllardır içindeki ağaçlarla, çalılarla, kuşlarla, böceklerle, kelebeklerle, kirpilerle, sincaplarla, kaplumbağalarla, tarihi eserlerle birlikte doğallığını sürdüren, 1999 yılından bu yana da 1. derece doğal ve tarihi SİT alanı olan Validebağ Korusu'nu dönüştürme ve yapılaşmaya açma çabasını anlamak mümkün değil. Validebağ Gönüllüleri olarak bu girişime karşıyız.

Çevre gönüllüsü olarak yeni bir döneme girip girmediğimizi bilmiyorum. Bizim için önemli olan, yönetimde bulunan kişilerin devletin kendi koyduğu kurallara, yasalara, mevzuata uymaları ve doğaya saygı göstermeleridir. Siyasi kişiler için seçmenlerine hoş görünüp oy toplamak adına birtakım faaliyetler yapmak önemlidir. Bunu anlayabiliyoruz. Ama bunları yaparken, mevzuata uyulması ve doğaya ve tarihe saygı gösterilmesi, kırmızı çizgilerimizdir. Şimdiye kadar bu iki önemli koşula da uyulmadığını, "ben yaptım, oldu" anlayışıyla hareket edildiğini gördük. Bundan sonrası için beklentimiz, daha önce de olduğu gibi, doğanın ve doğallığın korunmasına özen gösterilmesi, devletin kendi koyduğu mevzuata yetkililerin harfiyen uyması, halkı ilgilendirecek kararlara halkın, sivil toplum kuruluşlarının ve uzmanların ve bilim insanlarının katılmasının sağlanmasıdır.

"ULAŞIM 24 SAAT DEVAM ETSİN”

Tugay Kartal: Haydarpaşa Gar ve limandaki kamusal alanda işlev değişikliğine gidilerek sermayenin kullanımına açılması ve bu yolla rant elde edilmesi girişimleri AKP ve AKP anlayışının yerel yönetimlerden sonra merkezi idarede de iktidara gelmesi ile başladı. Her ne kadar iktidar partisi İstanbul’da belediyeyi kaybetmişse de Haydarpaşa Gar ve Liman gibi kamusal alanlara Ankara’dan müdahale etme imkanı var. Zaten TCDD’nin özelleştirilmeyip elinde kalan tek limanı da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın portföyündedir. Bu nedenle Haydarpaşa Dayanışması açısından değişen bir şey yok hukuk mücadelesine ve “Pazar Eylemleri”ne devam edeceğiz 

Haydarpaşa Garda yangın sonrası restorasyon kapsamında gar binasının çatı katına verilmek istenen ticari fonksiyon ve iç avlu tarafına yapılmak istenen şeffaf asansör Kadıköy Belediyesi’nin direnci ile engellendi. Yeni dönemde de Kadıköy Belediyesi’nin Haydarpaşa Dayanışması ve Kadıköy’deki diğer mahalle dayanışmalarının yanında yer almasını bekliyoruz.

İBB den ise beklentilerimiz şunlar:

Devam eden metro projeleri tamamlanmalı, Bağdat Caddesi’ne cadde tramvayı yapılmalıdır. Deniz ulaşımı için ise denize kıyısı olan tüm yerleşim yerlerindeki iskeleler işler hale getirilmeli ve yeni iskeleler kurulmalıdır. Vapurlarda, belediye otobüslerinde ve metrolarda 24 saat toplu taşıma uygulaması hayata geçirilmeli. TURYOL ve benzeri şirketlerin kar getirmeyen saatlerde de sefer yapması sağlanmalı. Kent meydanlarına ve merkezlerine araç girişi yasaklanmalı. Ulaşım ücretleri söz verildiği gibi ucuzlatma değil maliyetini kurtarır şekilde tespit edilmeli. Uzun mesafe kısa mesafe ücreti olmamalı.  Kadıköy Rıhtımdaki toplu ulaşım araçları ring uygulaması ile sefer yapmalıdır.

“ŞEFFAF YÖNTEMLER UYGULANMALI”

Üzeyir Uludağ: Bilimsel planlama ilkelerine uymayan, kentte yaşayan insanların yaşam konforunu düşünmeyen, yaşam alanlarına müdahale eden, hayvanların hakkını gözetmeyen, parkları ve koruları imara açan, ormanları yok eden, yani kentleri rant alanı olarak gören siyasi anlayışın tasvip edilmediğini gördük.

Kadıköy’de, Fikirtepe’deki  yağmacı bir anlayış ile yapılan kentsel dönüşümden kaynaklanan problemler  olmak üzere çözülmesi gereken bir çok  problem var. Haydarpaşa Garı ve arazisinin özelleştirilmesi, beş yıldır bitmeyen Kurbağalıdere ıslah projesi, Kuşdili Çayırı’nın imara açılmak istenmesi, Kalamış Limanı’ndaki yapı artışı yıllardır Kadıköylülerin karşı çıktığı projelerdi. Bunun dışında Moda İskelesi’nin eski haline getirilmesi ve iskelenin deniz ulaşımında kullanılmasını istiyoruz.  Millet bahçesi yapılmak istenen Validebağ Korusu gibi  kamusal alanlara sahip çıkılmasını istiyoruz. Kadıköy’ün kent içi ulaşımı, kontrolsüz olarak yaygınlaşan bar ve kafelerin işletme sorunları ve ruhsatlandırılması gibi problemlerin her şeyden önce planlama ilkelerine uygun olarak düzenlenmesini istiyoruz. Bunlar yapılırken de sorunların çözümü için TMMOB, Tabipler Odası, mahalle dayanışmaları, kent dayanışmaları, mahalle meclislerinin katılımı ile şeffaf ve izlenebilir bir yöntemin uygulanmasını umuyoruz.


ARŞİV