Dostluk satın alınamıyor

“Satın alma sahiplen” diyerek evlerini ve bahçelerini yeni dostlarına açan hayvan severler anlatıyor

16 Kasım 2017 - 10:55

Her gün yüzlercesi aynı sonla karşılaşıyor. Bazıları 14 Şubat Sevgililer Günü’nde “hediye”, bazıları ise karne tatili dönemlerinde çocuklara “ödül” olarak veriliyor. Pet shoplardan satın alınan ancak sonra duyarsızca sokaklara terk edilen her hayvan çaresizliğe mahkum ediliyor.

Kadıköy Belediyesi, sorumsuzca sokağa terk edilen ve sokaklardaki yaşam koşullarına kolay bir şekilde uyum sağlayamayan hayvanları koruma altına alıyor, bakımını üstleniyor ve hayvanları mutlu olabilecekleri yuvalarına kavuşturuyor. Kadıköy Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü'nün paylaştığı bilgilere göre, şu an barınakta 380 köpek ve 200 kedi bulunuyor. 2016 yılında ise 280 köpek, 85 kedi sahiplendirildi. 2016 yılı içerisinde toplam 3 bin 856 kısırlaştırma işlemi de gerçekleştirildi. 2017 yılının ilk 9 ayında ise 129 hayvan sahiplendirilirken, 7691 hayvan tedavi edildi. 5056 hayvan aşılandı, 4036 hayvana ise kuduz aşısı yapıldı. 2344 kısırlaştırma işlemi yapılırken, sokağa terk edilen 3655 hayvan toplandı. 5582 hayvan ise kayıt altına alındı.

CAN DOSTLARIYLA BERABERLER

Birer hediyelik eşya gibi satılması yerine barınaklarda ya da sokaklarda yaşayan hayvanların sahiplenilmesi için her yıl yüzlerce kişi gönüllü oluyor. Dilara Evli, Ayşegül Köksal ile Nuri ve Gül Yılmazer çifti de hayvan dostu olanlardan bazıları. Farklı tarihlerde hayvan sahiplenen gönüllülerle hayatlarındaki değişiklikleri, barınaktan hayvan sahiplenmenin gerekliliğini konuştuk. 

ÇOCUKLARIN NEŞESİ: İRMA

Hayriye Kemal Kuşun Engelli Okulu Müdürü Ayşegül Köksal ile İrma’nın dostluğu geçtiğimiz mayıs ayında başlamış. Okulun öğrencileriyle birlikte Kadıköy Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Barındırma Merkezi’ni ziyaret eden Köksal, bir bacağı olmayan İrma’yı sahiplenmek istemiş. Köksal o süreci şöyle anlatıyor: “İrma’yı tanıdığımızda bir bacağını kaybedeli 3 ay olmuştu.  Öğrencilerimiz o kadar sevdi ki İrma’yı, o an alıp okula götürmek istediler. Öğrencilerimizin hayvan sevgisi bende sahiplenme duygusunu da beraberinde getirdi. ‘Neden İrma bizim olmasın? Engelli bir hayvan da sahiplenilebilir.’ diye düşünerek,  gerekli görüşmeleri yaptık. Barınak yetkilileri okulumuza gelip, İrma’nın yeni evi ile ilgili bilgiler aldı ve 1 hafta içerisinde artık İrma bizimleydi.” Köksal’ın görev yaptığı okul, orta ve ağır zihinsel engelli öğrencilerin eğitim gördüğü bir kurum. İrma’nın okula gelmesinden sonra öğrencilerin büyük bir moral bulduğunu söyleyen Köksal, hem İrma’daki hem de çocuklardaki değişimi şöyle anlatıyor: “Biz bu öğrencilerimizi hayata kazandırmaya çalışıyoruz. İrma da artık bizim bir öğrencimiz. Ona ilgi, sevgi ve şefkat gösteren öğrencilerimizde, ders esnasında daha az davranış problemi sergilediklerini gözlemledik. Öğrencilerimiz hayvan sevgisiyle her geçen gün biraz daha sorumluluk sahibi ve daha duygusal oluyorlar. Ve sosyal yönleri pozitif anlamda gelişiyor. En önemlisi hayvan sevgisiyle büyüyorlar. Sabah bizleri kapıda karşılayan İrma ise 3 bacakla yaşamasına rağmen normal bir köpekten farklı değil. Diğer köpeklerle oynuyor ve koşuyor. Yürüyüş sonrası öğle uykusu vardır İrma’nın. Öğle uykusundan sonra bahçede biraz oyun oynarız ve daha sonra İrma okulumuzun bahçesinde bulunan kedilerle zaman geçirir.” “Satın almak yerine, barınaklarda sahiplenmeyi bekleyen onca yavrunun seslerine kulak verelim” çağrısında bulunan Köksal, “Onların bizlere, bizlerin de onlara ihtiyacı olduğunu asla unutmayalım. ‘Satın alma, sahiplen” sloganıyla hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum’ mesajını veriyor.

HÜZNÜN YERİNİ SEVİNÇ ALDI

Barınaktan sıcak bir yuvaya kavuşan bir başka köpek de Midye, şimdiki adı ise Ruby. Üç yıl önce Nuri ve Gül Yılmazer tarafından sahiplenilen Ruby barınakta çok çekingen ve ürkekmiş. Nuri Yılmazer, Ruby’le tanışma hikâyelerini şöyle anlatıyor: “Ruby, diğer köpekler gibi barınağa gelen insanları görünce öne atlamadı. Zaten 4 yıldır barınaktaymış. Sanki insanların onu sahiplenebileceği fikrinden vazgeçmiş gibiydi. Hepsinin özel ilgi, sevgi gösterecek bir aileye ihtiyaçları var. Siz ne kadar sevgi verirseniz, onlar da bin katını veriyorlar. Ruby’nin ne yaşadığını bilmiyoruz fakat gözlerinde hüzün vardı ve o an dedik ki biz ona, o da bize sahip olmalı.”

Ruby,  Yılmazer çiftinin ilk evcil hayvanı değil. Ancak barınaktan sahiplendikleri ilk köpekleri Ruby.  Gül Yılmazer, Ruby’nin daha kırılgan, çekingen ve ürkek bir hayvan olduğunu ve daha çok ilgi, sevgi ve sabır istediğini söylüyor ve ekliyor: “Kabuğundan çıkması biraz vakit almış olsa da, o rahatlayınca verdiği mutluluk apayrı oldu. Tatile gittiğimizde yanımızda bizimle seyahat ediyor. Başta arabadan çekiniyordu fakat işin ucunda denize girmek, özgürce koşmak olduğunu görünce arabaya kendisi koşmaya başladı. Oyuncu değildi, baya bir süre sessizce oturdu evde. Ama vakit geçirip alışmaya başlayınca baya oyuncu olduğunu fark ettik.”

Nuri Yılmazer, hayvan sahiplenmenin gerçek bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor. Barınakların ve sokakların cins köpeklerle dolu olduğunu söyleyen Yılmazer, hayvanların satın alınamayacağını ve hayvan dostu edinmek isteyenlere şöyle sesleniyor: “Bazı insanlar bir anlık hevesle alıp sonunda karşılarındaki cana verecekleri üzüntüyü ve acıyı düşünmüyorlar. Satın almaktansa barınaktan ya da sokaktan aciz, geride bırakılmış, yardıma muhtaç bir hayvana evini açmak gerçekten en güzeli. Barınaklara gidip gezmek, yardımcı olmak bile bütün bakış açınızı değiştirir. Bir kere hallerini görünce insanların asla dönüp satın alacaklarını düşünmüyoruz. Bir dolu kedi, köpek barınaklarda sizleri bekliyor.  Lütfen satın almayın,  sahiplenin. Bakabilecek durumda değilseniz bile gidip görün, başlarını okşayın, geziye çıkartın veya eksiklerini gidermeye çalışın çünkü vereceği mutluluk paha biçilemez.”

LAGERTHA VE 5 YAVRUSU

Bir başka dostluk hikâyesi de Dilara Evli ile Lagertha’nın. İnternet sitelerinde gezinirken Lagertha’nın fotoğrafını gören Dilara Evli, hemen telefona sarılmış ve barınak yetkilileriyle iletişime geçmiş. Evli, anlatırken hala duygulandığı o anları şu sözlerle dile getiriyor: “Lagertha’nın sürekli ağladığını öğrenince ‘tamam,  bir an önce gidip almalıyım’ dedim.  Gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra Lagertha yeni yuvasına kavuştu. Arkadaşlarımızın köpekleriyle yaşamıştık belirli sürelerde. Onun dışında kedi de beslemiştik. Ama Lagertha’nın biraz daha farklı olacağını düşünüyoruz tabii, birincil velisi olduğum için ilk arkadaşım diyebilirim.”

Dilara Evli Lagertha’yı sahiplendikten sonra hamile olduğunu da öğrenmiş. Bir köpeği sahiplenen Evli, şu an Lagertha ve onun beş şirin yavrusuyla beraber yaşıyor. Evli, bu durumun kendisini daha mutlu ettiğini ifade ederek, “Veterinerin kapısının önünde iki saat bekledikten sonra hamilelik testinin pozitif çıktığını öğrendim ve o an her şeyin tamamen değişebileceğini fark ettim.” diyor.  Evli, Lagertha’nın barınakta çok mutsuz olduğunu ve bu yüzden tüylerinin döküldüğünü söylüyor. Ancak Lagertha yeni yuvasına kavuşunca daha mutlu görünmeye başlamış ve tüyleri yeniden uzamış. Evli, Lagertha’nın şu anki durumunu şöyle ifade ediyor: “Kuyruğunu da kemirmiş barınakta stresten, açık bir yara vardı, geldiğinde sürekli orayı yiyordu. Biz onu gördüğümüz zaman korkuyorduk, yine strese girdi falan diye sürekli tetikteydik. Ama şimdi kuyruğundaki yara tamamıyla geçti. Yeni tüyler çıkmaya başladı. Umarım çok daha iyi olacak.”  Bir hayvanı sahiplenmenin sorumluluk dışında bazı zorlukları da olduğunu söyleyen Evli, ancak bunun korkulacak bir şey olmadığını da vurguluyor. Evli, bir hayvanla dost olmak isteyenlere şu önerilerde bulunuyor: “Öncelikle barınaklardan sahiplenmeyi düşünsünler. Kurtarılacaksa barınaklardakiler kurtarılmalı. Barınaklardaki halleriyle evdeki hallerini görünce, bu hayvanları neden sahiplenmek gerektiğini daha iyi anlıyorsunuz. Sahiplenecek insanların öncelikle kendilerini tartmalarını tavsiye ediyorum.”

Bir hayvanı sahiplenmenin sorumluluk dışında bazı zorlukları da olduğunu söyleyen Evli, ancak bunun korkulacak bir şey olmadığını da vurguluyor. Evli, bir hayvanla dost olmak isteyenlere şu önerilerde bulunuyor: “Öncelikle barınaklardan sahiplenmeyi düşünsünler. Öncelikle kurtarılacaksa barınaklardakiler kurtarılmalı. Barınaklardaki halleriyle evdeki hallerini görünce, bu hayvanları neden sahiplenmek gerektiğini daha iyi anlıyorsunuz. Sahiplenecek insanların öncelikle kendilerini tartmalarını tavsiye ediyorum.”

Siz de Kadıköy Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Barındırma Merkezi’nden hayvan sahiplenmek istiyorsanız barınağı ziyaret edip, yetkililerle görüşebilirsiniz. Sahiplenmek istemeseniz bile ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyan hayvanlarla zaman geçirebilirsiniz.

Adres: Turgut Özal Bulvarı, TEM Otoyolu Sonu, Ataşehir, Kadıköy / İstanbul

Telefon: (0216) 415 67 61 - (0216) 499 83 90

Web : www.kadikoyunkopekleri.org


ARŞİV