Ahmet Cemal’e veda

Ünlü isimlerin eserlerini Türkçe’ ye çeviren, deneme ve makalelerini çeşitli kitaplarda yayınlayan, roman, şiir, öykü dallarında eserler üreten ve bu eserleriyle çok sayıda ödüle layık görülen düşünce ve yazı insanı Ahmet Cemal yaşamını yitirdi. Cemal, Moda’dan son yolculuğuna uğurlandı

01 Ağustos 2017 - 15:03

Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan, Moda’da yazı ve kültür atölyesinde çok sayıda öğrenci yetiştiren, çok yönlü yazın insanı Cemal, bir süredir Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ( Eski Gata Askeri Hastanesi ) koroner yoğun bakım tedavisi görüyordu. Cemal, 1 Ağustos’ta kalp yetmezliği sebebiyle aramızdan ayrıldı. Cemal için Çarşamba günü Moda Cami’sinde cenaze töreni düzenlendi. cenaze namazı öncesinde kuzeni Neslihan Akın, Ahmet Cemal Kültür Merkezi öğrencileri Selami Üstübil ve Eran Ergül taziyeleri kabul etti. Törene Cemal’in yakınları, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlileri ve öğrencileri, aralarında yakın zamanda tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, gazete çalışanları, tiyatro eleştirmeni ve çevirmen Seçkin Selvi, yazar ve çevirmen Sevin Okyay’ın aralarında bulunduğu edebiyat ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı.

Yazar Mustafa Akar, ‘’Şiir, İtalyanların dediği gibi, başka dile tercüme edilemeyen şeydir ama Ahmet Cemal şiirleri mükemmel ötesi bir Türkçeyle çeviriyordu. Bir kitabı başka bir dile çevirmek, o kitabı yeniden yazmak gibi. Hem çevirdiğiniz dile, hem oranın kültürüne, tarihine hem de Türkçeye çok hakim olmanız gerekiyor. Şiir çevirmek ise başka bir uzmanlık alanı. Can Yücel, 'Şiir çevrilemez, aktarılabilir" derdi. Ahmet Cemal ise bunu hakkıyla yerine getiren biriydi’’ dedi. Oyuncu Fırat Tanış da "Çok önemli bir edebiyat ve düşünce insanını kaybettik. Kadıköy'de, çalıştığım tiyatroda karşılaştık, çok gidip gelirdi ve sohbetlerimiz oldu. Daha sonra birbirimizin evine çok gidip, geldik ve komşuluk da yaptık. Çok şakacı, dünya tatlısı bir insandı" diye konuştu. Ahmet Cemal'in talebesi olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Cahit Binici ise  "Hayatımızda,kişiliğimizde derin izler bırakmış bir hocadır’’ yorumunu yaptı. 

400 SÖZLÜKLÜ BİR ÇEVİRMEN!

Ahmet Cemal bundan tam bir yıl önce Gazete Kadıköy’ü Moda’daki atölye-evinde ağırlamıştı. Cemal röportajımızda yıllardır yaşadığı Moda’sında kurduğu kendi adını taşıyan kültür atölyesinin yeni dönemini anlatmış, Moda semtinden Türkiye’nin hali ahvaline dek pek çok konudaki görüşlerini paylaşmıştı.

Çok sayıda edebiyat ödülünün sahibi olan Cemal, Hermann Broch’tan yaptığı ‘Vergilius’un Ölümü’ çevirisiyle Avusturya Büyük Devlet Ödülü’ne layık görülmüştü. Röportajda bu çeviriyi aslında kendisi için yaptığını şöyle anlatmıştı: “O zamanlar Avusturya Kültür Ataşeliği’nde çalışıyordum. Ataşe de, Avusturya Lisesi’ndeki Almanca öğretmenimdi. Onun kütüphanesine sürekli kitaplar gelirdi dışarıdan. Ben o zaman Broch’u bilmiyordum, hâlbuki büyük yazarmış. Vergilius’un Ölümü ilgimi çekti, kendim için çevirmeye başladım. Hatta hiçbir yayınevi ile görüşmedim bile. O arada başka kitaplar girdi, derken süre uzadı. Kendi kendime ‘Ancak bu çeviriyi tamamlarsam kendimi çevirmen sayacağım’ dedim.”

Kitaplığında tam 400 farklı sözlük bulunan yazar, gülerek “Sözlük merakım var, buldukça alırım. Hayatımda futbol maçına gitmedim ama futbol terimleri sözlüğüm bile var” demişti.

“AYDIN KAVRAMININ İÇİ BOŞALTILDI”

Röportajı yaptığımız Temmuz ayı, “darbe girişimi”nin hemen ardıydı. Ahmet Cemal’e “Sanat ve edebiyat bu ortamdan nasıl etkilenecek sizce?” diye sorduğumuzda, “60’tan itibaren tüm darbeleri yaşadım. 12 Eylül’den bu yana olumsuz çok büyük değişimler oldu. Türkiye, bir din devletine doğru kaydı. Düşüncenin yerine inancı getirmek isteyen bir iktidar var başımızda. Bundan sonrasına dair bir öngörüde bulunmam gerekirse; bugünkü iktidar çok güçlenebilir ki ne yazık ki yabana atılacak bir ihtimal değil. Son bir yıldır hep söylediğim bir şey daha var; Türkiye’de iktidar değil muhalefet sorunu var. İktidarın ne olduğunu biliyoruz, kendilerini saklamıyorlar zaten. Ama muhalefet ne yazık ki çok yetersiz. ‘Biz elimizden geleni yapıyoruz, ama halk anlamıyor’ diyorlar. Adam bir konuşmasıyla milyonları sokağa dökebiliyor. Demek ki o onlara ulaşmanın uygun dilini bulmuş, muhalefet de bulmalı. Bulamıyorsanız ‘Halk anlamıyor’ demeyeceksiniz, sorunu kendinizde arayacaksınız.” yanıtını vermişti.

Ahmet Cemal aydının toplumsal sorumluluğu meselesine dair de “Aydın kavramının içi boşaltıldı. Olması gereken aydın ile kendine aydın diyenler örtüşmüyor. Her işin bir iklimi vardır. Mozart’a 12 yaşında iken opera ısmarlandı. Mozart burada yaşasaydı Mozart olamayacaktı. Ama şöyle olabilirdi; Köy Enstitüleri devam ettirilseydi bugün farklı bir yerde olacaktık, bunları konuşmazdık bile. Bugün ülkede 200 civarı üniversite var ama eğitim tarihimize bakınca 1953’ten bu yana bir gerilemenin tarihi maalesef. İlkokuldan üniversite sonuna dek, ‘nasıl düşünmesi gerektiği’ değil, ‘neleri düşünmesi gerektiğini ezberletmek’ yöntemi uygulanıyor. 21. yüzyılda böyle bir şey olmaz!” görüşünü ifade etmişti.

CEMAL’İN MODA’SI…

1.5 yaşından bu yana Moda’da yaşamını sürdürmüş olan Ahmet Cemal, bu semte olan bağlılığını da şu sözlerle anlatmıştı; “Moda’yı çok severdim, hala da seviyorum ama eskisi kadar çıkmıyorum. Benim sevdiğim Moda muhteşemdi, kozmopolit bir yerdi. Çocukluk gençlik yıllarımda bir mahalle grubumuz vardı; Avusturyalı, Türk, Kürt, Yugoslav, Musevi, Ermeni, Rum… Hepimizin ismi farklı idi ve bunu hiç yadırgamazdık. Sonra yıllar içinde –bilinen nedenlerle- onlar gittiler. Onlar gittiği ölçüde de tenhalaştık, yoksullaştık.”

YAZIYLA GEÇEN YAŞAM…

Edebiyatçı, yazar, çevirmen, üniversite hocası… Onlarca kitap yazdı, Kafka, Brecht, Goethe gibi usta yazarları Türkçe’ye çevirdi. Yıllarca çeşitli üniversitelerde sanat, estetik ve kültür üzerine dersler verdi. Çok yönlü bir aydın olan Ahmet Cemal, 1942’de İzmir’de doğdu. St. Georg Avusturya Lisesi’ni ve İÜ Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Aynı fakültede bir süre asistanlık yaptı. İstanbul’daki Avusturya Kültür Ataşeliği’nde çalıştı. İÜ Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde çeviri dersleri verdi. Yeni Ufuklar, Varlık, YAZKO Edebiyat, Gergedan, Argos ve Milliyet Sanat dergilerinde yazdı. 1980’de Mustafa Kemal Ağaoğlu tarafından kurulan Yazarlar ve Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi’nde (YAZKO) genel yayın koordinatörü olarak çalıştı. Aynı yerde YAZKO Çeviri dergisini kurdu ve yönetti. Anadolu Üniversitesi’nde 19 yıl süreyle, lisans, lisansüstü ve doktora eğitimi düzeyinde olmak üzere, İletişim Bilimleri Fakültesi’nde Sanat Tarihi, Estetik, Kültür Tarihi, Metin Yazımı ve Metin Çözümleme, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Temel Sanat Kavramları, Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde de Dünya Tiyatro Tarihi, Çağdaş Tiyatro, Tiyatro Edebiyatı ve Tiyatro Estetiği derslerini verdi. İstanbul ve Mimar Sinan üniversitelerinin tiyatro bölümlerinde Dünya Tiyatro Tarihi ve Tiyatro Edebiyatı derslerini üstlendi. Bahçeşehir Üniversitesi’nde beş yıl boyunca Antikçağ’dan Günümüze Eleştirel Düşüncenin Tarihi, Edebiyat ve Eleştirel Düşünce ve Estetik ve Temel Sanat Kavramları derslerini verdi.

ÇEVİRİLER, KİTAPLAR, ÖDÜLLER

Ingeborg Bachmann, Walter Benjamin, Bertolt Brecht, Hermann Broch, Elias Canetti, Paul Celan, Ernst Fischer, E.H. Gombrich, Goethe, Friedrich Hölderlin, Franz Kafka, Heinrich v. Kleist, Georg Lukács, Robert Musil, Friedrich Nietzsche, E.M. Remarque, Novalis, R. M. Rilke, Anna Seghers, Manès Sperber, Georg Trakl ve Stefan Zweig’ın çeşitli eserlerini Türkçe’ye çevirdi. Deneme ve makaleleri Yaşamdan Çevirdiklerim, Odak Noktasında Yaşananlar, Şeref Bey Artık Burada Yaşamıyor, Bizi Yaşatanlar ve Öldürenler, Aradığımız Tiyatro, Oynamak Varken, Sanat Üzerine Denemeler, Okuyan Gençliğe Mektuplar, İnsana Dönmek, Giderayak ve Lanetlenmiş Ağustosböcekleri ve Önce Şairleri Yaktılar başlığıyla kitaplaştı. Şiirleri Geçmiş Bir Dua Kitabından adıyla yayımlandı. Kıyıda Yaşamak başlıklı bir romanı ve Dokunmak başlıklı bir hikâye kitabı var. 1988 yılında Türk kültürüne yaptığı hizmetler nedeniyle Anadolu Üniversitesi Senatosu tarafından kendisine fahri doktora unvanı verildi. 2010 yılında Avusturya cumhurbaşkanı tarafından Avusturya Federal Cumhuriyeti Altın Liyakat Nişanı’na layık görüldü. Aynı yıl, Türkiye Cumhuriyeti ve Federal Almanya Cumhuriyeti tarafından ilk kez düzenlenen Tarabya Çeviri Ödülleri çerçevesinde, Almancadan Türkçeye çeviri dalında büyük ödülü aldı. Lanetlenmiş Ağostosböcekleri başlıklı deneme kitabıyla 2012 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından verilen Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Aynı yıl Dil Derneği tarafından kendisine Türk Dil Kurumu’nun 80. kuruluş yıldönümü nedeniyle ve Türk diline katkılarından ötürü Onur Ödülü verildi. 2013 yılında TÜYAP tarafından on sekizincisi düzenlenen İzmir Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı seçildi. 2014 yılında ise Hermann Broch’tan yaptığı Vergilius’un Ölümü başlıklı roman çevirisiyle Avusturya Devlet Çeviri Ödülü’ne layık görüldü. Cumhuriyet gazetesinde ve ilerihaber.org’da köşe yazarlığı yapan Ahmet Cemal  2013-2014 akademik yılında Nazım Hikmet Akademisi’nde “Sanatın, Bilimin ve Edebiyatın Toplumsal Tarihi”, “Başlangıçtan Günümüze Eleştirel Düşüncenin Gelişmesi” ve “Estetik” başlıklı dersleri verdi. 2014 Haziran’ında Akademi’den ayrılarak Moda’da öğrencileri ile birlikte Ahmet Cemal Kültür Atölyesi’ni (ACKA) kurdu.


ARŞİV